İzmir'de yağmurlu bir günde İzmir Türk Ocağının düzenlediği "Fransız Seyyahların Gözüyle Türkler" konulu konferansa katıldık. Bu konferans aynı zamanda 'Fırat Yılmaz ÇAKIROĞLU'nu anma programıydı. Şiir ve ardından Kuran okunarak başlayan program Prof. Dr. Mustafa Daş'ın konusunu sunması ile devam etti.
Başlangıçta Fransızca seyyahlar üzerine çeviri çalışmalarını anlattı. Çevirilerinin birisi TTK tarafından, diğeri Yeditepe yayınlarından basılacaktır. Bir diğer çeviri çalışmasına devam etmektedir.
Seyyahlar tarihçilerin 12. yüzyılda "turcica" terimini kullandıklarına mutabıktır. Burada seyyahların 12. yüzyıldan önce kullanıldığını belirtti. Türk kelimesinin hem Türkler için hemde Müslümanlar için kullanıldığı belirtildi. Osmanlı İmparatorluğu yanında Türk İmparatorluğu olarak da seyyahlar tarafından bahsedildiği söylendi.
Seyyahlar genelde çeşitli görevler için geliyordu. Diplomat, elçi vs. Görevleri yanında casusluk yapması için gönderilenlerde vardı. Ülkeyi karış karış gezip yazan seyyahlar da vardı. Bunun yanında seyyahların çok doyurucu olarak bir anlatım biçimi olmadıkları belirtildi.
Seyyahlar toplumsal hayata dair bilgiler nakletmişler. Türklerin kahvehanelerde(ortaçağ ve ilerisi için) kumar oyunları oynamadıkları satranç vb. oyunları oynadıklarını yazmışlardır. Oyunlarda bağrışma olmadığını oyun bitince sessizce yeniden oyuna başladıkları anlatılmıştır. Evde oturan kişilerin kitap okuyanların olduğu, arkadaşları ile muhabbet edenlerin ve oyun oynayanların olduğu belirtilmiştir.(Bir seyyahın yazdıklarından alıntı olarak anlatılmıştır.)
Seyyahların kahve ve şerbete ilgi duydukları ve uzun uzun kahve yapılışını anlattıkları belirtilmiştir. Kahvenin acı olduğunu alışık olmayanın 2 tane içmesinin fazla olacağını sevenlerin 2 tane içtiği belirtilmiştir. Kahvehanelerin uyku açan mekanlar olduğu ve Fransız görevlilerin hazırlaması gereken çok rapor olduğunda bu mekanlara gittikleri anlatıldı. Tütün çubukları da seyyahlar tarafındna bahsi geçen başka bir konudur.
Türklerin temizlik anlayışından, hamamlara gidişleri, gittikleri saatlerin, hamam ritüellerinin(ya da ritüel halinde işleyişinden) işleyişini seyyahlar anlatmışlardır. Seyyahlar kadınlardan da bahsetmişler. Evde Haremlik selamlık olarak erkek ve kadının ayrı oturmasını yadırgamışlardır. Çok eşliliği anlamazken çok eşli olmayı isteyecekleri şekilde fikirlerini beyan etmekten de geri durmamıştır.
Türkler ile Rumlar karşılaştırılmış, Rumların çoğunlukla kötülendiği bunun nedeninin Batı ile Doğu arasındaki mezhep çatışmasından kaynaklandığı anlatıldı.
Dinler arası diyaloğun olamayacağını çünkü Müslümanlık diğer dinlerin(yahudilik, hristiyanlık) peygamberlerini kabul ettiğini, onların Muhammed'i kabul etmesi durumunda zaten Müslüman olacakları söylendi. "La ilahe illallah" da birleşelim denildiği, Müslümanların ise Muhammed'den vazgeçmeyecekleri belirtildi.
Osmanlı Devleti veya Türklerin gücü yerinde olduğu zamanlar seyyahlar(batılılar) Türklerden olumlu bahsederken gücü düştüğü zaman olumsuz anlatımların başladığı belirtildi. Türk devleti güçlü olduğu zaman Batı'nın Türklere olumlu bakacağı söylendi. Bunun içinde birey olarak herkesin kendi işini en iyi şekilde yapması gerektiğine dikkat çekildi.
(Konferansı veren Prof. Dr. Mustafa Daş'a ve düzleyen İzmir Türk Ocaklarına teşekkürü borç bilirim) Konferns: 27.02.2015 Cuma günü yapılmıştır.
28.02.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder