DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

12 Kasım 2022 Cumartesi

1909 TARİHLİ ANGELİAFOROS'DA "TÜRKİYA'DA DİNSİZLİK" METNİ -1- (18 ARALIK 1909)

  

1909 TARİHLİ ANGELİAFOROS'DA "TÜRKİYA'DA DİNSİZLİK" METNİ -1- (18 ARALIK 1909)

İstanbul'da Fincancılar Yokuşu'nda bulunan Amerika Han'ında bulunan Matbaa-ı A. H. Boyacıyan'da basılan Yunan harfli Türkçe "Angeliaforos" süreli yayınında yayınlanan "Türkiya'da Dinsizilik" başlıklı yazının çeviriyazısına burada yer verilmektedir. Söz konusu Yunan harfli Türkçe metin "Angeliaforos" süreli yayınının 1909 senesi yayınlarının toplu basımında sayfa 804-806'de yer almaktadır; 18 Aralık 1909 tarihli baskısında "Türkiyada Dinsizlik" yazısı yer almıştır.

TÜRKİYA’DA DİNSİZLİK(ΤΟΥΡΚΙΑΔΑ ΤΙΝΣΙΖΛΙΚ)

(Bazı dostlara bu bentte bulunan üç sualleri irat ederek(-söyleyerek), onların cevabını talep etmiş idik. Bu bent o cevapların birincisidir.

Müellif Angeliaforos

1. Memleketimizde dinsizlik artıyor mu?

Evet, ve bu halihazırda diyarımızın en esefli vakıalarından biri ve hem de en büyüğüdür. Bundan 10-15 sene evvel dinsizlik sadece Fransa talimi görmüş olanların bir kısmına münhasırken, bugün her takımdan kimselerde ona doğru bir meyil görünmektedir. Bahusus(-özellikle) gençlerimizin diyanete doğru gösterdikleri bürûdet(-soğukluk) inkar olunamaz.

2. Artıyor ise sebebi sebebi nedir?

Bu suale cevap vermek ilk bakışta göründüğü kadar kolay değildir. Meseleyi ta temelinden teftiş edip, onu teşhis (diognosis) edebilmek için memleketin her tarafından dinsizliğe zahip olmuş(-bir zanna kapılmış) her takım kimselerle görüşmek, kemal-i serbesti(-tam bir serbestlik) ile beyan-ı efkar(-fikirleri beyan) etmelerine müsaade etmek ve alınan cevapları ariz ü amik(-enine boyuna) tetkikten geçirmek gerektir. Birkaç sene evvel İngiltere’de “Δέϊλι Τηλεγραφ”(-The Daily Telegraph) ve “Κλαρίον”(Clarion) gazeteleri kendi sütunlarını bu meseleye açıp, gerek diyanete inanan ve gerek inanmayan kimselerin efkarlarını fark gözetmeyerek neşrettiler. Böyle bir tedbir meselenin tam anlaşılması için elzem ise de ihtimalen diyarımız için şimdilik faydalı gözetilmez. Şu halde biz meseleye ancak anladığımız derecede cevap vermeye çalışacağız.

(a) Avrupa ve Amerika küre-i havasında olan dinsizlik sârî illeti(-bulaşıcı hastalığı) memleketimize dahi sirayet etmiştir. On sekizinci asırda Deizm ve on dokuzuncu asırda Agnostiklik Avrupa’nın ruhani küre-i havasını zehirlediği gibi, yirminci asrın ilk 9-10 senelerinde dahi onların yerine açık ve pervasız bir dinsizlik(Atheism) meydana gelmiştir. Onun sebebine girişmeyeceğiz; lakin şunu demek isteriz ki, vapur, şimendifer, telgraf, kitaplar ve saire dinsizlik mikroplarını kuvvetli bir tarzda memleketimize girdirmiş ve hala girdirmektedirler. Yakınlarda talebemizden 13-14 yaşında bir çocuğa postadan çıkan bir gazete dikkatimizi celp eyledi. Mezkur gazete dinsizliğin bir mürevvici(-destekleyicisi) olup, bu çocuğun Amerika’dan hısımı(-akrabası) olan bir genç tarafından gösterilmişti. Biraz ziyade tahkikatına giriştiğimizde anladık ki mezkur genç mektuplarında dahi dinsizlik talim etmekte bulunmuştur. Buna mümasil(-benzeyen) âhar(başka) birkaç vakıa dahi şahsen biliyoruz. Asrımızın dinsizliğin en görgülü ciheti onda propaganda gayreti olmasıdır.

(b) Dinsizlerimizden büyük bir kısmı hakikaten ikna olmuş idiklerinden değil, illa moda halinde ona zahip olmuşlardır(inanmışlardır). Ne kadar çok gençlerimiz fes ve kunduralarında olduğu gibi din meselesinde dahi moda arıyorlar. Medeni ve azat(-serbest) efkarlı denilmek için dinsizlik taslamak lazım imiş gibi hareket edenler eksik değildir.

(c) Kiliseler Hristiyanlığı ahalimizin müteallim(-ilim tahsil eden) ve münevver takımını celp edecek halde bulunmuyorlar. Gerek garbi kilise ve gerek şarki kiliseler şahsi efkara asla müsaade etmeyip, kilise akaidine şartsız itaat talep etmiştirler ve İncilin ruhundan ise harflerine kuvvet verip insani efkar ve iradedi(-irade/arzu) esir halinde kullanmak cehdinde(-gayreti) bulunmuşlardır. Halbuki asrımızda herkes inandığı şeyin makul olmasını aradığı gibi onu kabul edip etmemekte kendini hür hissetmek ister. Kiliseler buna müsaade etmiyorlar ve adem kendi hürriyetini ve efkarını kurban etmekten ise kendini esir etmeye çalışan diyanetten vazgeçiyor. Protestan kilisesi ibtidasında(-başlangıcında) buna şediten(-şiddetli) protesto etmiş, onun yerine hürriyet mebdesini(-ilkesini) kabul etmiş olduğundan o kilisede dinsizlik sair(-başka) kiliselerde olduğu kadar çok değildir. Yine de şurası ikrar edilmelidir ki Protestan kilisesi dahi bu mebdeye(-ilekeye) layıkıyla sahip olmamıştır.

Tekrar, kiliseye öyle şeyler ithal edilmiştir ki ona ne talim eden ne de talim olunan inanır. Bu husus kiliseye ve dini efkar ve mebde sahibi kimselerin nazarında(-bakışında) düşürüyor, şöyle ki onlar kiliseye cahil kimselere ve koca karılara münasip bir tesisat halinde bakıyorlar. Kilise ve Hristiyanlık tefrik edilmeyip(-ayrılmayıp) ikisi de bertaraf ediliyor(-saf dışı ediliyor). Protestan kiliseleri dahi hayatsız ve kuru bir hal kesp etmiş olup(-edinmiş), hariçten sairleri(-başkaları) celp edemedikten(-kendine çekemedikten) maada(-başka) kendi evlatlarını dahi uzaklaştırıyor.

(ç) Kitab-ı Mukkaddes’de zikrolunan bazı vakıaların layığı ile anlaşılmadığı dinsizliğe sevk ediyor. Hilkat(-yaratılış) ve ilmin mutabakat edip etmemesi, Balaam’ın merkebinin söylemesi, ay ve güneşin durması, Hristos’un bakireden doğmuş olması ve kıyamı(-dirilmesi) vesaire gibi meseleler asılsız masallar halinde gözetilmektedirler. Bunu çokça kolejlerimizde talim kabul etmiş olan gençlerimizde görmüşüz. Görünüyor ki mekteplerimizde bu meseleler talim olunduğu sırada yeter kadar vakit verilmediğinden talebenin fikrinde hallolunmamış kalıyorlar. Bu gençlerin çoğu halis(-samimi) olup, anlamak istiyorlar ve eğer kilise olur olmaz şeylere airetikosluk(-heretiklik) deyip değneği çekmezse onları ikna etmek müşkül değildir.

(d) İhtilal cemiyetlerin tesiri dinsizlik neşri(-yayılması) babında az olmamıştır. Bu bapta(-konuda) gazeteler yeter kadar yazdılar. Yine de biz biliriz öyle bir ihtilal cemiyetine mensup bir memur ki şahsen dinsizliğe karşı olmakla beraber sairlerin(-başkaların) bu baptaki(-konudaki) mesleğini şediden(-şiddetle) takbih ediyor(kınıyor).

(e) Gerek 14-15 sene evvel ve gerek 5-6 ay evvel vuku bulan kıtal(savaş) vakıaları çok fikirlerde Allah ve din hakkında şüphe meydana getirmiştirler. Bisuç(-suçsuz) bir kadın ve masumun bir vahşi cani elinde parçalandığı sırada merkumenin berdevam(-devamlı) Allah’a ve Iesus’a çağırıp da cevapsız kalması çoklarını sürçtürüyor(-yanıltıyor). Tarihte buna mümasil(-benzeyen) vakıalarda aynı güçlük meydana gelmiştir.

3.) Ahalimiz arasında dinsizliğin ilerlemesini men etmek için ne vasıtalar tavsiye edersiniz?

(a) Kiliseler hakiki Hristiyanlığı göstermelidirler. Kadim kiliseler dahili ıslahatı geçirdikçe ahali kendilerden soğumakta devam edecek. Kilise bir takım ayin ve adet ve akait mahali(-mekanı) değil, illa ruhani hayat merkezi olmak gerektir. Kiliselerimiz ciddi ve devamı intibaha(-uyanışa) muhtaçtır. “Yeni Ömr” vaaz edenleri bir takım zayıflıklar ve kusurları için kovalamaktan ise minberlerimiz o hakikati cidden vaaz etmek gerektirler. Ve bunun neticesi şuraya geliyor, yani Hristiyanlar hakiki Hristiyanlar halinde yaşamak gerektirler.

(b) Ruhbanlar hakiki Hristiyan olmakla beraber vaktin meselelerine âgâh(-uyanık) ve onlara kanaat-bahtş(-inandırıcı) cevap verebilir, muktedir kimseler olmak gerektirler. Yukarıda zikrettiğimiz meseleler biz ister istemez meydana getirilecekler ve onları körü körüne inanmaya davet etmekle karlı çıkmazız.

(c) Bu meseleler hakkında ahalinin anladığı şiivete risaleler neşretmek faydalı olur zannındayız; Hristiyanlar ahaliyi mezkur(-zikredilen) meseleler hakkında cahil bırakmak üzere sukut etseler bile dinsizliğin resulleri boş durmayacaklar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder