A
Ahir: 1. son, sonraki 2. biten, hitam bulan.
Arhagelos: başmelek.
Arhiereas: Rum Ortodoks kilisesinde en üst derecedeki rahip, başrahip, piskopos, patrik.
Astar: eski ve Şarki Türkçe'de alt taht, zir demek olan ast'dan. 1. esvabda yüzü teşkil eden kumaşın altına yani içine kaplanan bez vesaire 2. sıva ve boya vesaire altına geçirilen kaba kat. 3. örtü, perde.
Aziz: 1. kıymettar, kıymetli 2. hürmetli, muhterem, muazzez, mükerrem 3. ali kadr, ref'ud derece 4. kuvvet, kudret ve celal sahibi.
Arhagelos: başmelek.
Arhiereas: Rum Ortodoks kilisesinde en üst derecedeki rahip, başrahip, piskopos, patrik.
Astar: eski ve Şarki Türkçe'de alt taht, zir demek olan ast'dan. 1. esvabda yüzü teşkil eden kumaşın altına yani içine kaplanan bez vesaire 2. sıva ve boya vesaire altına geçirilen kaba kat. 3. örtü, perde.
Aziz: 1. kıymettar, kıymetli 2. hürmetli, muhterem, muazzez, mükerrem 3. ali kadr, ref'ud derece 4. kuvvet, kudret ve celal sahibi.
D
Dader: kardeş, birader.
Dehr: zaman, uzun müddet, devir, hengam.
Dur: uzak, baid.
Dehr: zaman, uzun müddet, devir, hengam.
Dur: uzak, baid.
E
Ecir: 1. bir iş mukabilinde verilen şey, karşılık 2. sevab.
Ehl-i Beyt: ev ahalisi.
Ekklise: kilise.
Ehl-i Beyt: ev ahalisi.
Ekklise: kilise.
Emval: mal.
Encam: son, nihayet, akıbet.
Epitropos: kilise kurulu üyesi.
Encam: son, nihayet, akıbet.
Epitropos: kilise kurulu üyesi.
Eyyam: 1. zaman, hengam, devr. 2. nüfus, iktidar.
F
Fahr: öğünülecek şey, medar-ı iftihar.
Fer: 1. parlaklık, ziya, nur, aydınlık 2. zinet, süs, fevnak 3. tantana, debdebe, şan ve şevket, celadet.
Fer: 1. parlaklık, ziya, nur, aydınlık 2. zinet, süs, fevnak 3. tantana, debdebe, şan ve şevket, celadet.
G
Giriftar: 1. tutulmuş, tutsak, esir 2. düşkün, müptela, düçar.
H
Hamdullah: Allah'a şükürler olsun.
Hazık: mahir, maharetli, ilim veya sanatında vukuf ve malumat-ı tammesi olan.
Hazık: mahir, maharetli, ilim veya sanatında vukuf ve malumat-ı tammesi olan.
Hitam: 1. bitme, tükenme, payana erme, tamam. 2. son, nihayet, payan.
Huda: 1. Allah, Tanrı, Rabb 2. efendi, sahip.
İ
İbraz: meydana koyma, izhar
İhrac: 1. çıkarma, dışarıya atma 2. İstihsal etme.
İhsan: 1. iyilik etme, güzel muamele 2. bağışlama 3. verilen bağışlana şey 4. lütuf, inayet.
İhsan: 1. iyilik etme, güzel muamele 2. bağışlama 3. verilen bağışlana şey 4. lütuf, inayet.
İhya: 1. diretme, canlandırma 2. taze hayat verircesine şenlendirilip imar etme 3. kuvvet ve teravet verme 4. sevindirme 5. yeniden kuvvet ve şan kazandırma 6. uyandırma, vücuda getirme.
İmtat: 1. yardım, muavenet, na-çar kalmış bir adamın yardımına yetişme. 2. kendinden kuvvetli bir düşman karşısında bulunan bir kumandan yahut fırkaya muavenet etmek üzere gönderilen asker: imdad bekliyordu, imdad geldi.
İmtat: 1. yardım, muavenet, na-çar kalmış bir adamın yardımına yetişme. 2. kendinden kuvvetli bir düşman karşısında bulunan bir kumandan yahut fırkaya muavenet etmek üzere gönderilen asker: imdad bekliyordu, imdad geldi.
İnayet: 1. dikkat, sa'y, himmet, gayret 2. kerem, ihsan, lutf, iyilik
İnayetli: lutf u kerem sahibi
İrtihal: dünyadan ahirete göçme, rıhlet, vefat, ölme.
İtmam: bitirme, ikmal, payana erdirme.
İnayetli: lutf u kerem sahibi
İrtihal: dünyadan ahirete göçme, rıhlet, vefat, ölme.
İtmam: bitirme, ikmal, payana erdirme.
K
Kadim: 1. eski, atik, dirin 2. iptidası olmayan, ezeli 3. evvelini bilir kimse olmayan.
Karye: kura, köy, rusta.
Karye: kura, köy, rusta.
M
Mehman: misafir
Mesken: oturulan yer, ikamet olunan mahal, ikametgah.
Me'yus: ye's getirmiş, ümidi kesmiş, ümitsiz, nevmid.
Muazzam: 1. büyük, iri, cesim 2. tazimli, mükerrem, mübeccel 3. ağır, ehemmiyetli.
Me'yus: ye's getirmiş, ümidi kesmiş, ümitsiz, nevmid.
Muazzam: 1. büyük, iri, cesim 2. tazimli, mükerrem, mübeccel 3. ağır, ehemmiyetli.
Müceddeden: yeni olarak.
Müftehir: 1. öğünen, iftihar eden. 2. Şanlı, şerefli.
Mukattes: takdis olunmuş, pak, ava'ib ve nevakıstan müberre, mübarek.
Mukattes: takdis olunmuş, pak, ava'ib ve nevakıstan müberre, mübarek.
Müste'an: kendisinden yardım beklenen kimse.
Muvakkat: daimi olmayan, az vakit sürüp geçen, süreksiz.
O
Oğul: erkek evlad, ibn, ferzend, püser, zade.
Ş
Şadman: sevinçli, mesrur, mahzuz, memnun .
T
Takdis: 1. pak ve mübarek addetme, muazzez ve mukaddes tutma, kudsiyet verme 2. hamd ve şükür ve sena etme 3. pek ziyade hürmet ve ikram etme, ta'zim eyleme.
Teslis: 1. üçe iblağ veya taksim 2. şarabı bir sülüse tebahhur edecek kadar kaynatma 3. ekanim-i selaseye yani uluhiyyetin haşa üç unsurdan mürekkep olduğuna inanma: ehl-i teslis, ashab-ı teslis: ekanim-i selaseye inanan Hıristiyanlar.
Tevellüt: doğma, dünyaya gelme viladet.
Torun: 1. evlad evladı, hafid, hafide, nebıre, sıbt 2. iki yaşında deve yavrusu(bunun aslı torum'dur).
Turab: toprak, toz.
V
Vala: yüksek, yüce, ali, bülend.
Z
Zahmin: yaralı, mecruh.
Zair: ziyaret eden, teberrük maksadıyla görmeye giden.
Zarraf(Sarraf): banker, muameleci, akçe bozmak ve tebdil etmek ile akçeye müteallik her nevi muamelatta iştigal eden adam.
Zair: ziyaret eden, teberrük maksadıyla görmeye giden.
Zarraf(Sarraf): banker, muameleci, akçe bozmak ve tebdil etmek ile akçeye müteallik her nevi muamelatta iştigal eden adam.
Konya Aya Eleni Kilise Kitabesi.
Not: Zamanla çalışma genişletilecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder