Nevşehirli Ortodoks ‘Karamanlar’ın, İstanbul’da kurduğu “Papa Georgios Cemiyeti” 1912(1913 için) tarihinde ve 1913(1914 için) tarihinde salname yani yıllıklar çıkarırlar. 1913 tarihinde çıkarılan salname “1914 Tarihli Karamanlıca Bir Nevşehir Salnamesi” olarak günümüz harflerine aktarılmış ve yayınlanmıştır. Bizim yayınlayacağımız yazı 1913 tarihi için Yunan harfli Türkçe olarak hazırlanmış salnamede bulunup, 1912 tarihinde İstanbul’da basılmıştır.
İç kapağında “Anadolu Rumlarına mahsus ilmi, edebi, fenni musavver SALNAME” ve “Nevşehirlilerin Papa Georgias Cemiyeti tarafından neşr olunur” yazmaktadır. Biz salname içinde bulunan “vakt-u-zeman ve tarih” metnini aktararak sizlere sunuyoruz.
Metin içinde () parantez kullanımı metne ait olup, [] kapalı parantez kullanımı bize aittir. [1], [2] ve [3] işaretleri metin içindeki dipnotları göstermek için kullanılmış ve metin sonuna dipnot açıklamaları verilmiştir. Ayrıca metinden sonra gelen bilge sözleri de aktarılarak verilmiştir.
Metin içinde () parantez kullanımı metne ait olup, [] kapalı parantez kullanımı bize aittir. [1], [2] ve [3] işaretleri metin içindeki dipnotları göstermek için kullanılmış ve metin sonuna dipnot açıklamaları verilmiştir. Ayrıca metinden sonra gelen bilge sözleri de aktarılarak verilmiştir.
Bu metin ilk olarak Herkes Dergisinde beş parça halinde yayınlandı.
1. Gün
2. Hafta
3. Ay
4. Sene
5. Tarih
1. Gün
2. Hafta
3. Ay
4. Sene
5. Tarih
Vakt-u-zeman ve Tarih(Vakit, Zaman ve Tarih) |
Vakt-u Zeman ve Tarih
Vakit diye iki vukuat arasında geçen zamana denir. Vakit için fikri, insanlar, kâinatta sonradan ortaya çıkan uygun değişimlerden almıştır. Vakti ölçmek, saymak için esas olarak bir ahad(monas), bir ilk nokta edinmek lazımdı. Böyle bir ahad[ilk nokta] kabul etmek için insan tabiatta(dünyada) aynı zamanda sabit olarak tekrarlanan çeşitli izleri mikyas(ölçü) olarak kullanmıştır. Ve özellikle zaman için en önce aldığı fikir, gündüzün ardından gecenin ve gecenin ardından gündüzün gelmesi gibi, şaşmaksızın ortaya çıkan, bir özellik, yani izlerden ortaya çıktığı için, vakte mikyas[ölçü] olarak en önce aldığı ahad[ilk nokta] güneşin görünüşe göre doğduğu ve battığı durum olur.
Şu halde vaktin ilk mikyası, ölçüsü olmak üzere gece ile gündüz alınmıştır. Daha basit söyleyelim: güneşin bir döndüğünde öbür döndüğüne kadar geçen zaman vaktin ilk ve birinci mikyası[ölçüsü] olmuştur.
Gün, yani, “Gece-gündüz” (ımeronuktion): “Gün”, yani güneşin ufukta bir görünüşü ile öbür görünüşüne kadar geçen zaman, küre-i arzın(yer, dünya) kendi mihveri[ekseni] üzerinde dönmesi ile meydana gelir.
Bu dönmesi esnasında ki dünya [küre-i arz], yüzünün her yerini, sırası ile güneşe gösterilmiş oluyor. Şu suretle yerin güneşe karşı bulunan yerlerinde gündüz olduğu halde, güneşin gölgesi içinde bulunan, yani güneşe karşı bulunmayan mahallerinde gece oluyor.
Yerin, yani küre-i arzın bir defa kendi mihveri[ekseni] üzerinde dönmesi ile meydana gelen vakte “güneş günü”/yevm-i şemsi deniyor. Ve insan kendi ömründe bu güne itibar ve bu günü ölçü olarak kullanmakta olduğu için bu güne Siyasi(politika) namı verilmiştir. Bu günden başka erbab-ı-fenni ziraatte kullanılan iki çeşit gün daha vardır.
1.) “Yıldız günü”/yevm-i necmi(astrikí iméra). Bu gün bir yıldızın aynı meridyen( mesimvrinós) çizgisine dönmesine kadar geçen zamandan meydana geliyor, ki bu zaman yerin tamamen kendi mihveri üzerinde bir kere dönmesinden meydana gelen zamana eşittir.
“Yıldız günü” güneş gününden 5 dakika miktarı geri kalır. Bu fark ise, şundan meydana gelir ki Yer, kendi etrafında döndüğünden başka, birde güneşin etrafında dönüyor olduğundan, bu devrini bitirdiğinde, ve döndüğünde, güneşi bırakmış olduğu noktada bulamıyor, ve güneşi bulmak için 4 dakika bir zaman daha sarf ediyor.
2.) “Kameri Gün”(seliniakí). Bu gün 24 saat ve 50 dakikadan ibarettir. Bu gün, kamerin, yani ayın, aynı meridyenin döndüğü kadar sarf ettiği zamandır ve meydana gelen fark ise, kamerin Yer etrafında dönmesinden ileri geliyor.
“Gece gündüz” 24 saatten, ve bir saat 60 dakikadan, ve bir dakika 60 saniyeden ibarettir. Saatlerin hesabı, alafranga gece yarısından öğleye kadar 12, ve öğleden gece yarısına 12, ki zaman 24 saat itibarı ile olur. Alaturka ise, bir akşam güneş battıktan itibaren başlayıp öbür akşama kadar iki defa 12=24 saat hesap olunur. Gökbilim(astronomia) usulüne gelince, bu usul, bir öğleden başlayarak diğer öğleye kadar sırası ile 24 saati hesap etmekten ibarettir.
Vakitin başka ölçüleri: İnsan bir günden daha uzun zamanları ölçmek için başka ölçülerde bulunmuştur. Bu ölçülerin, bazısı, yani hefte, ay ve sene vb., tabii alametlere inşa edilmiş, bazısı da göz kararı olarak alınmıştır, yani, Indiktion, Iovilaion, karın(asır) ve on asır(bin sene) benzeri ölçüler.
HEFTE. 7 gün bir heftedir. “Heftenin” icadını Yehudiler hilkat-i dünyaya[dünyanın yaratılmasına] kadar vardırır. Allah’ın dünyayı 6 günde halk edip yedinci gün istirahat ettiğine bina ederler. Fakat haftanın ölçü sureti ile alınması aslen ayın 4 fasıllarına istinat edilmiştir. Bu fasılların ki her birisi takriben 7 günden ibarettir. Haftayı milel-i şarkiyenin(Doğu milletlerinin) heman hepsi kabul ederlerdi. Romalılar Mısırlılardan, ve Hristiyan milletler Romalılardan almış ve sonra Osmanlılara geçmiştir.
Haftanın günleri muhtelif milletlerde muhtelif isimler ile olur idi. Yahudiler: Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci; Tehiyye=Parasketi(yarın için tehiyye, hazırlık), ve Savvaton(İstirahat) günü diye hesap ederlerdi. Mısırlılar heftenin bahar gününe 7 belli yıldızların birer ismini verirlerdi. “Güneş”, “Ay”, “Merih”(Ares), “Utarid”(Ermiş), “Müşteri”(Zeus), “Zöhre”(Afroditi), “Zühal”(Kronos), günü diye sayarlardı. Bu isimleri Romalılarda aldılar. Hristiyan milletlerden Rumlar, (Eski Yunanlar hafta kullanmazdı) Birinci günden başkasını Yahudiler gibi hesap edip birinci güne “Kuryaki”(Rabbin günü) dediler.
Europa Hristiyan milletler, Birinci ve Yedinci günden başkasını, Mısırlı ve Romalılar usulünü korudular, Birinci güne onlarda Kuryaki ve Yedinci güne Yahudiler gibi Savvaton dediler. Ve Slavlar haftanın günlerine: Tatil günü, Tatil ertesi, İkinci, Orta, Dördüncü, Beşinci, ve Savvaton isimlerini verdiler. Acemler ve Araplar ise: Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci ve Yedinci derler. Altıncı güne ise Cuma(ibadet için tecemmü-toplanma-) derler. Türkler birinci, ikinci ve yedinci günden başkasını Acemler gibi sayarlar ve birinci güne Pazar, ikinciye Pazar ertesi ve yedinciye Cuma ismi verirler.
Ay, gök ayının göründüğünden başlayarak diğer göründüğüne kadar geçen günlerden ibarettir. Keza ay hesabı da muhteliftir:
1.) Şehr-i Kameri-i devri. Bu ay 27 gün, 5 saat, 43 dakika ve 23 saniyeden ibarettir ki kamerin[ay] Yer[dünya] etrafında bir kere devrinden hâsıl olan zaman demektir.
2.) Şehr-i Kameri-i riyaziye. Bu ay kamerin bir görünüşünden ikinci görünüşüne kadar geçen zamandan hâsıl olup, 29 gün, 12 saat, 44 dakika ve 3 saniyeden ibarettir.
3.) Şehr-i siyasi. Bu ay yalınız 30 yahod 29 günden ibarettir.
4.) Şehr-i Şemsi. Bu ay ilmi heyetçe(astronomikos) kabul olunan sene-yi şemsiyenin[güneş senesi] temam 12 parçasından bir parçası olup, 30 gün, 10 saat, 29 dakika ve 4 saniyeden ibarettir.
5.) Şehr-i Şemsi-yi Siyasi. Bu ay yakınız 30 yahod 31 günden ibarettir.
Yukarıda beyan olunan aylardan, 1nci, 2nci ve 4nci aylar erbab-ı fenn-i heyet(astronomoi) nezdinde kullanılır. Pratikler[ameliat] âleminde ise, siyasi denilen iki aylar, yani 3ncü ki Yahudi ve İslamlarda kullanmaktadır ve son 5inci ki Eski Romalılarda ve şimdi bizde caridir, kullanılıyor.
Yahudilerin aylarının ismi şunlardır:
“Tişri” 30 gün, “(h)eşvan” 29, “Kislev” 30, “Tevet” 29, “Şevat” 30, “Adar” 30, “Veadar” 29, “Nisan” 30, “İyar” 30, “Sivan” 30, “Tamuz” 29, “Av” 30, ve “İlul” 29 dur.
Araplar aylarına şu isimleri verirler:
“Muharrem” 29 gün, “Safer” 29, “Rebi-ül-evvel” 30, “Rebi-ül-ahir” 29, “Recep” 30, “Şaban” 30, “Ramazan” 30, “Şavval” 29, “Zilkade” 29 ve “Zilhicre” 30.
Atik Atinalılar aylarının isimleri şunlardır:
“(H)ekatombaion, Metageitnion, Boedromion, Maimaterion, Ptanephion, Poseideon, Gamelion, Anthesterion, Elaphebolion, Mounikhion, Thargelion ve Skirophorion. Adı geçen aylardan birincisi takriben bizim Iulios ayına denktir. Atinalılar, gün için hafta ayırmamışlardır, ayı üçe taksim etmişler ve birinci 10 güne ayın “evaili”, ikinciye “gurresi” ve üçüncüsüne “ahiri” demişlerdir.
Romalılar gelince, bunlar aylarına şimdi bizim istiane ettiğimiz isimleri, yani “Martios, Aprilios ve küsur namları verirlerdi. Bunlardan “Martios” Latince “Mars”(Ares=harp ilahı), “Aprilios” “Aprio”(açmak, yani bahar çiçeklerinin açması), “Maios” “Maia” (Maia ilahesi), “Iunios” “Zuno”((H)era ilahesi), “Iulios”(Iulios Kaysar), “Augustos”(Augustos Kaysar), “Semtembrios”(yedinci), “Oktobrios”(sekizinci), “Noembrios”(dokuzuncu), “Dekembrios”(onuncu), “Ianuarios”(ilk gününde zikr-i tahsis olunmuş “Ianus” ilah) ve “Februaruios”(“Febrona” ilahesi ki kefaret kurbanı kesilirdi) manasını alınırdı. Romalılar sene başına Marttan, yani ilkbahardan itibar ederlerdi. Biz ise Ianuariosdan, yani Iesus Hristos[İsa] doğumuna muadil aydan hesap ederiz.
Osmanlılar dini olarak Arabi ayları ve siyasi olarak Romalıların şemsi aylarını kullanırlar. Siyasi ayların bazısının, (Mart, Mayıs ve Agostos gibi) isimlerini Romalılardan, ve diğerlerinin (Nisan, Temmuz, Eylül, Teşvin ve Şubat gibi) Yahudilerden almışlardır.
Sene: Yerin güneş etrafında bir defa devr etmesinden, dönmesinden hasıl olan günlerden ibarettir. Bu devr tamamı 365 gün, 5 saat, 48 dakika, 47 saniye ve 5 saliseden ibarettir. Bu sene erbab-ı fenni heyete[astronomi] mahsus “şemsi”[güneş] senedir. Kabul edilen bir sene daha vardır, ki bu “kameri”[ay] namı ile 29 yahod 30 günü şamil 12 aydan, yani ceman[toplam] 354 günden ibaret olan senedir.
Eski kavimler “kameri” seneyi kullanırlardı, fakat daima “şemsi” seneyi esas kabul ederlerdi. Ve “kameri” seneyi “şemsi” seneye uygun getirmek için, bazısı senenin nihayetine fevk-el-ade[fevkâlade] günler ilave ederlerdi; bazısı da “kameri” senelerden bir miktar sene alarak, eklenen (Emvolimon) aylar sureti ile aynı miktarda “kameri” senelere zamm ve böylece eşitliği bulurlardı.
Muhtelif milletler tarafından bu iki seneleri yekdiğerine uydurmak için çok teşebbüsler olmuş ise de neticesiz kalmıştır. Eski Mısırlılar, ve Iulios Kaysar zamanına kadar Romalılar, safi olarak “şemsi” seneyi kullanırlardı; bu sene 12 aydan ibaret 365 gün olup, anca sene nihayetine “munzam günler”[eklenen günler] namı ile 5 gün zamm ederlerdi. Hâlbuki sene yine yanlıştı. Çünkü bu hesap ile yapılan sene her sene takriben 6 saat gayp ediyordu, yani geri kalıyordu; bu halin devamından ise, 720 sene zarfında, yaz ayına tesadüf etmesi gibi, mühim bir değişme meydana gelecekti. İşte bu hatalı seneyi ıslah etme kastı ile Iulios Kaysar, Hristos’tan 45 sene evvel, meşhur astronomos Aleksandreialı Sosigenes’i davet ve hatanın ıslahı hususunu mûmâileyhe emr-i-ihale etti. Sosigenes bu hatayı taht-ı nazarda[göz önünde] tutarak iki tür sene tahsis etti. Birisi, Mısırlılar ve Romalılarda kullanılmış ve 365 günden ibaret olan sene, diğeri de her 4 senede bir munzam günlü 366 günden ibaret olan senedir. Ve evvelce senenin sonuna zamm olunan munzam günleri aylara taksim etti. Şöyle ki bazı ayları 31 ve bazısını da 30 ve son ayıda 28 gün suretinde tahsis etti. Ve munzam[eklenen] denilen günü de, 4 senede bir defa olmak şartı ile, Februsariosun 6ncı gününe zamm olduğu için, munzamlı fevruariosun[tarih eklenmiş Şubat] bulunduğu seneye “visekton” namı verildi, ki “disekton”, yani iki defa altılı demektir. Çünkü Fevruariosun[Şubat] altısı iki gün devam ederdi. Fakat şimdi bizde böyle olmayıp, munzam günün Fevruariosun nihayetine 4 senede bir defa ilave etmekle, ay, o sene için, 29 gün hesap olunuyor ise de Visekton yahod Disekton tabiri terk edilememiştir[1].
İşte bu vech ile[üslupla] ıslah olunmuş ve Iulianon[2] namını almış olan Imerologun Hristiyan milletlerin cümlesi de kabul ettiler. Lakin bu ıslahatın vukundan[gerçekleşmesinden] sonrada Sosigenes’in tertip ve tahsis ettiği senede yine hatadan külliyen salim[sıhhatli] olamadı. Ne kadar ufak olur ise olsun, her sene için takriben 11 dakika ve 12 saniye miktarında yine bir fark görülüyordu. Bu fark, uzun seneler devam edecek olur ise, senenin mevsimlerinin günlerinden sapması cihetinden[bakımından] mühim bir tebeddülat[değişiklik] meydana çıkaracakdı; şöyle ki 134 sene zarfında bir gün zai’ olacaktı[yayılmış olacaktı] ve 24000 sene zarfında Imerologion 180 gün miktarında geri kalacaktı; ve şu halde, Iulios ayında şiddetli sıcaklar hiss olunacaktı.
Vyzantin[Bizans] İmparatoru Andronikos Palaiologos zamanında(1283-1332) Nikıforos Grigoras tarafından Iulianon Imerologonun ıslahı teklif olunmuş ise de o zaman tensip edilmemişti.
Muahharen[sonradan] astronomos Ludovikos Lilios tavsiyesi ile, 1582 senesinde, Papaz Grigorios IG’, ’Iulianon senesini şemsi seneye mutabık[uygun] getirmeyi azm edip, o vakite kadar hâsıl olmuş 10 günden ibaret bir farkın kazanılması için, 1582 senesi Oktovrios ayının 5inci gününün 15inci günü itibar edilmesini emr etti. Ve her 400 senede takriben hâsıl olan 3 gün geri kalmak keyfiyetinin meydana gelmemesi için, 400 senenin yani 4 asırın bir asırından madaasının[başkasının] Visekton sayılmamasını tahsis etti; mesela 1700, 1800, 1900 senelerinin visekton sayılmayıp da 2000 senesinin visekton sayılmasını tertip etti. İşte bizim Iulianon Imerologionumuz arasında vuku bulan[meydana gelen] 13 gün fark bu sebepten ileri gelmiştir. Ve bu fark Gregoryan’un Imerologionun her 100 senesinde 1 gün artmak sureti ile devam edip gitmektedir. Bu Gregoryan’un Imerologionu tedricen Garbi Europanın[Batı Avrupa] kavimlerinin cümlesi de kabul etmiştir.
Hâlbuki Gregoryan’un Imerologion bu ıslahı ile beraber yine mükemmel olamamıştır, anca kati[kesin] mükemmeliyete pek yakın varmıştır. Çünkü senede takriben 25 saniye kadar geri kalıyor ve bu sebepten daha mükemmel olması için bir daha ıslâhiyet görmesi tasavvur olunuyor. Ve milel-i şarkiyenin[şark halklarının] Gregoryan’un Imerologionu kabulde tehiri[sonraya bırakmaları] bundan ileri geliyor.
Tarih: Senenin hesap olunmasına, ölçülmesine bir “ahad”(monas), bir tahsis olunduktan sonra, bu ölçü, bu mikyas[ölçek] ile mukayese edilmek, geçmiş ile gelecek zaman için bir mebde[başlangıç] ittihaz olunmak üzere[alarak], bir de “tarih” bulunmak icap ederdi[gerekliydi]. Böyle bir tarihi muhtelif milletler muhtelif vukuatlar ile[olaylarla], yani ya mezhebi, ya siyasi yahod tarihi mühim vukuatlar ile tayin ve tahsis etmiştirler. Mesela: Yahudiler dünyanın yaratılmasından (Hristos’tan evvel 3761 senesinden kendilerince), Mısırdan huruçları(1530 p. h.)[3] [çıkmaları] senesinden, Solomon ibadethanesi inşası ve saire senelerinden tarih başlamıştırlar. Romalılar Roma’nın inşasından (753 p.h.), Hellenoslar Kekroph’un virudinden? (1582 p. h.), Troya’nın(eski Çanak kale) istilasından, lakin en sonra, 4 senede bir kere icra olunan Olympiakoi agones(Olympia güreşleri) tesisinden(776 p.h.), Hristiyanlar Iesus Hristos’un tevellüdünden[İsa’nın doğumundan] ve İslamlar Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretinden(622 m. h.) itibar ve hesap ederler.
Hristiyanların tarihi sonradan, 532 senesinde Dyonisos namına bir Rahip tarafından icat olunmuş, ve Dionysios tarihi denmiş, ve daha sonra istimal[kabul] olunmaya başlamıştır. `Ανοτολικη `Εκκλησια [Anadolu Kilisesi] 17nci asrın evveline kadar dünyanın yaratılmasından tarih tutardı, ve Hristos’un tevellüdünden[İsa’nın doğumundan] 5508 sene hesap ederdi, ve sene başını Σεπεμβριοσ[Eylülün] birinci gününden itibar ederdi, ve bu tarihe “Vyzantini Kronologia”[Bizans Kronolojisi] denirdi. Bu tarih 1623 senesinde Πατριαρχισ Κυριλλοσ λουκαρισ [Patrik Cyrillos Lukaris] zamanında iptal olunup Hristos’un tevellüdünden başlayan tarih kabul olundu.
Bu tarihten başka, `Εκκλησια [Kilise], öteden beri bir de `Ιντιτιων [Indiktion] hesabınca tarih kullanırdı. Bu `Ιντιτιων tarihi, 312 senesi 7)vrios 1ınden başlamak üzere, Μεγασ Κωνσταντινοσ [Büyük Konstantinos] tarafından tahsis olunmuştur ve bu da resmi vergi tarh-u-tashihine[vergi tahsis tarihine] dair evvelinden cari olan Romalıların nizamatından[kanunundan] ileri gelmiştir. Nizamat-ı Mezkur[adı geçen kanun] ahkamında[hükümlerinde] yeni vergi tarihi 15 senede bir icra olunup, buna latince “indikto” yani tarh(επινεμησισ) denirdi. Ve çünkü bir Indiktion devresi 15 seneden ibarettir ve birinci devre 312 senesinde başlamıştır ve bu 312’ye 3 daha zam ile hâsıl olan 315 rakamı 15 ile kusursuz olarak tamam darp[δαρπ] olunabiliyor, şu halde, Hristos’tan sonraki bir seneni Indiktion hesabınca kaçıncı sene ad edileceğini bulmak için şöyle bir hesap yaparız: İstediğimiz seneye 3 rakamını zam ettikten sonra, yekunu[toplamı] 15 ile taksim ederiz[böleriz] ve bu hesaptan çıkan harici kısmet[pay] (πηλικον) Hristos’tan o seneye kadar geçmiş Indiktion devrelerinin miktarını ve artan(υπολοιπον) son Indiktionun kaçıncı senesi olduğunu gösterir. Mesela: işbu 1913 senesine 3 zammı ile 1916’ıyı, ve bunu 15 ile taksimden 127’yi harici kısmet[dış payı] olarak ve 11’i artmış olarak buluruz, ki Hristos’tan 1913 senesine kadar 127 Indiktion devresi gitmiş, ve bu sene 127’inci Indiktionun 11’inci senesi (yahud Megas Konstantinos indiktion senesinden 106’ncı Indiktionun 14’ınci senesi)dir demektir.
`Εκκλησια[Kilise], Hristos’un tevellüdünden[İsa’nın doğumundan] başlayan tarih senesini, Ianuarios 1’den itibar ederek kullanılır ve evrak-ı resmiyesinde 7)vrios 1’den başlamak üzere Indiktion tarihinde kullanılır.
AHVAL-İ HÜKEMA (Filozof/Bilge halleri)
– Acele ile iyi iş görmek ikisi bir arada olmaz. (Tales)
– Yabancı ademe sadaka için müracaat et, tanıdık ademe uyud itsun[etsin] ve akrabaya hiçbir şey itsun muvaffak olacaksın.
– Dost idinmek kolay ise, düşman idinmek daha kolaydır.
– Faziletin taktir olunmadığı yerde kötülük yüz bulur.
– Yabancı ademe sadaka için müracaat et, tanıdık ademe uyud itsun[etsin] ve akrabaya hiçbir şey itsun muvaffak olacaksın.
– Dost idinmek kolay ise, düşman idinmek daha kolaydır.
– Faziletin taktir olunmadığı yerde kötülük yüz bulur.
Metin Dipnotları:
[1] Bunun terk edilip de başka münasip tabir istimal olunmamasının sebebi acaba nedir? M.H.A.
[2] Bu nam ile tezkar olunmasının[zikredilmesinin] sebebi, balada[yukarıda] beyan olduğu üzere, ıslah edenin isminin Iulios Kaysar olmasıdır. M. H. A.
[2] Bu nam ile tezkar olunmasının[zikredilmesinin] sebebi, balada[yukarıda] beyan olduğu üzere, ıslah edenin isminin Iulios Kaysar olmasıdır. M. H. A.
[3] İhtisara[kısaltmaya] rivayet etme üzere, Imerologionumuzda[takvimizde] tarih bahsinde, al-el-ıtlak[alelıtlak: genel olarak] kabul olunmuş usul ittihaz[kabul] edilecektir. Şöyle ki: Hristos’tan evvel için P. H. (=pro Hristu), Hristos’tan sonra için M. H.(=meta Hriston) hurufları[harfleri] yazılacaktır. M. H. A.
-- TYT Tarih Konuları --
YanıtlaSil2017 – 2018 eğitim öğretim yılı ile birlikte hayatımıza giren YKS ile birçok öğrenci müfredat ve soru dağılımı konusunda sorun yaşamakta. Özellikle çalışmaya yeni başlayacaklar için ders çalışma programı hazırlama konusunda hayati bir önemi bulunmaktadır. YKSDestek.com ekibi olarak sizlere bu başlığımızda TYT Tarih Konu Dağılımı ve YKS Tarih Konuları ‘nı aktarmaya çalışacağız. TYT Tarih Konuları