DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

5 Kasım 2023 Pazar

ANNAPURNA(TİYATRO)

 

Annapurna

    Sahnede bir karavan, nefes nefese bir el freni ile kitap okuyan bir adam karavanın tepesinde, sahne karanlık, sadece el fenerinden gelen ışık ile görünenler gözlere aşikar. Sayfalara giden parmak, aşağı yukarı hareket eden el feneri, adamın zar zor nefes alması ile orantılı. Adamın nefes alıp vermesinden anlaşılıyor bir rahatsızlığı olduğu, akla geliyor bu halde kitap okumaya çalışan adamın kitap sevgisi, oyunun ilerleyen sahnelerinde karakterin yazar olduğunun aşikar olması hiç şaşırtıcı değil. İniyor karavandan aşağıya, sabah olmuş her yer aydınlık, adam çıplak, boxerı olmasa anadan üryan olacak; üzerine yağlar içinde olan mutfak önlüğünü takıyor, beyaz bir önlük olduğuna kimse şahit olmaz. Karavan bu enflasyonda aylık 10.000 TL'ye kiraya verilebilecek bir daireyi ya da kümesi andırıyor. Sol tarafta kitaplar yığılı bir köşe yatak niyetine dekor edilmiş, hemen yanında masa ve oturma alanı ve karşısında mutfak tezgahı, karavanın sağ tarafında banyo, tuvalet ve lavabo yer alıyor. Sol tarafta kalan merdiven ile karavanın üzerine çıkılıyor. Bir karavan ile dekor halledilmiş. Karavan yeterince eski tasarlanmış ki karakterin yıllara yayılan yaşantısı, karavan dekoru ile aktarılabilsin. Karavanın kapısı sağ tarafında kalırken, sol tarafa doğru mutfak tezgahı üstünde pencere yer alıyor. Ve en önemli dekor anadan üryan olmasına ramak kalan, yağlı önlüğü ile Ulysses karakteri. Eline aldığı bir tava ile sosis kızartmaya başlayacağı sırada oyun boyu göreceğimiz ikinci karakter Emma içeri girer. Gözlerinde gözlükleri, ellerinde valizleri, turkuaza çalan elbiseleri ile kapıda durur, Ulysses'da şaşkınlık içinde ona bakakalır. Jenifer isminde olduğunu öğreneceğimiz köpek, durmadan havlamaktadır, Emma'nın arabasına havladığını düşünebilirsek de Ulysses'e "sosislerim" nerede demektedir.

    Jenifer'ın havlama sesleri arasında Ulysses'in şaşkınlık dolu "vay be" sözleri sahnede yankılanmaktadır. Kadın vay be nidalarından bıkmış bir halde, sadece bu mu Ulysses demesine rağmen, daha da yükselen bir ses belki de gürültü ile, köpeğin sesini bastırırcasına VAY BE'ler devam eder. Vay be sanki bir karaktere bürünmüş gibidir. Köşede duran kitaplar kadar dekor haline gelmek üzereyken diyalog gelişir. Peki bu köpek hiç susmaz mı? Bunca yıl sonra kadının gelişine anlam veremez Ulysses, bir yandan sosisleri kızartır, bir yandan Emma'ya neden geldiğini sorar. Ellerinde valizleriyle yirmi yıl sonra çıkıp gelen Emma'nın bu davranışının bir anlamı yoktur. Emma bir yandan birdenbire gelivermişse ne olduğunu söylerken, adamın üzerine bir şeyler giymesini istemektedir ve bir de köpeğin susmasını... Ulysses, üzerine bir şeyler giymemek için bahaneler sıralar, havalar sıcaktır, buralarda herkes çıplak durur, çamaşır yıkamakla uğraşmak istememektedir. Ve bu konuşmalar köpeğin havlamalarını bastırmak için belki, belki de konunun hararetinden olabildiğince yüksek sesle, yükselip alçalan tonlarla yapılır. Ulysses, karavan kapısını açar, Ulysses'i sahnede görmeyiz artık, Jenifer'ın üzerine koşup sabırsızlandığını, acele eden Ulysses'ın tavanın sıcağı ile elini yaktığını anlarız. Jenifer afiyetle yemeğini yer ve susar; Ulysses ve Emma sakin bir ses ile tartışmaya devam ederler. Ulysses, üzerine bir şeyler giymeye karar verir, boxerı üzerine şort geçirir, elinde kirli bir gömlekle konuşmaya devam eder. Ulysses, Emma'nın yirmi yıl önce, bir gece ansızın neden gittiğine anlam veremez. Emma'ya oyun boyu bunu soracaktır? Neden çocuğunu da alıp, birkaç parça eşya ile onu terk etmiştir? Emma, Ulysses'e daha temiz bir gömlek bulur, gömleği giymeye çalışırken, enfeksiyondan dolayı Ulysses'in acı çektiğini görürüz, Emma gömleği giymesine yardımcı olur, gömleğin üzerine ise oksijen tüpü bulunan çantayı gerisin geri Ulysses takar.  

        Emma, Ulysses terk ettikten sonra Peter adında bir adamla evlenmiş, yıllarca bu evliliği sürdürdükten sonra Peter'ı terk edip, Ulysses'ın kirler ve paslar içindeki karavanına çıkagelmiştir. Oyun diyaloglar halinde ilerlediği için, Ulysses'ı terk ettikten sonra Emma'nın başından geçenleri parça parça öğrenmekteyiz. Peter'ı hiç sevmemiştir, aklında hep Ulysses ile mazisi vardır-unutmak istese de-, Peter meslek yüksek okulunda okumuştur ki Ulysses'in alay konusu ettiği unsurlardan biridir, meslek yüksek okulunda işleri rast gitmeyince, bir gün kuru temizleme işine girmeye karar verir. İlk başta işleri yolunda gider, Emma ve Peter, kuru temizleme kral ve kraliçesi olarak anılırlar yerel haberlerde, ta ki onlardan yarı fiyatına kuru temizleme işi yapacak yeni birileri ortaya çıkana kadar ve batarlar. Yanlış anlamadıysam, bu batışla Emma'nın evi terk etmesi arasında çok uzun bir süre yok. Kuru temizleme kral ve kraliçesi olmaları da Ulysses'in nefes nefese olmasına rağmen dalga geçmekten geri durmadığı bir konudur.

        Ulysses, en çok oğlu Sam'ı merak eder, gönderdiği mektupları okumuş mudur? On beş yıl boyunca, ta ki mektuplar geri dönmeye başlayıncaya kadar, hiç cevap gelmemesine rağmen, oğluna yazmıştır. Emma, sahnenin başlarında Ulysses'in mektuplarını okuduğunu ima etse de ilerleyen sahnelerde Sam'e hiçbir mektubun ulaşmadığını anlarız. Mektuplar, Emma'nın annesinin evine gitmiş, annesi ölene kadar mektupları saklamış, vefatı sonrasında yazılan mektuplar tekrar Ulysses'in eline dönmüştür, Ulysses'de mektup göndermeyi bırakmıştır. Ulysses'in mektupların geri gelmesi ile Emma'nın annesinin ölümü arasındaki bağlantıyı anlaması üzerinden etkileyici bir sahne yakalanmış. Ardından da Sam'ın yıllar sonra mektupları okuyup, annesine darıldığını, hatta ona parmak işareti yaparak annesinden uzaklaştığını öğreniriz. Sam'in gözünde babası kahramandır, onu bulmak için dedektif tutar ve hasta olduğunu öğrenir. Bu meseleyle de Emma'nın asıl derdi ortaya çıkar, Sam'in babasının yanına gidip, onun rezalet halini görmesini istememektedir. Sahnenin yarısında karavanı adam etmeye uğraşır. Valizlerinden enteresan şeyler çıkar, evden çiçek vazosunu getirmiştir, komidinindeki sepeti de, karavandaki masaya kırmızı bir örtü örter, üzerine vazoyu ve sepeti koyar, paket içindeki elmaları sepete boşaltır, elmanın birisini eline alır, büyük bir ısırık alır.

        Ulysses'in ölümüne az kalmıştır, Sam'in ve dolayısıyla Emma'nın bundan haberi vardır. Emma, bu durumu Ulysses'e söylemekten hiç çekinmez. Ulysses, Emma'ya neden çekip gittiğini sorduğu bir seferinde, Emma hiçbir şey hatırlamıyor musun? der; o zamanlar aşırı içki tüketen Ulysses, hiçbir şey hatırlamadığını söyler. Anlatmasını ister, nefes nefese kalır, masadaki kırmızı örtüyü çeker, nefes alamamaktadır, Emma'ya dolapları göstererek ilacını vermesini işaret eder, konuşamamakta, nefes alamamaktadır, Emma arayışları sonunda bir kutunun içinde ilacı bulur ve Ulysses'e verir, Ulysses'in kendisine gelmesi biraz süre alır, birkaç kez ilacı kullanır.

        Oyun Emma ve Ulysses'in diyalogları ile sürüp gider, diyaloglar ilerledikçe Emma ve Ulysses birbirleri ile daha içten konuşurlar. Ulysses, Emma'nın kendisini terk etmesi sonrasında aralarındaki ilişkiyi Annapurna isimli bir kitapta, metafor halinde yazmıştır; bunu yayıncıya vermesini ister. Annapurna dağı üzerinden kurguladığı hikayeyi anlatır. İki dağcının hazin sonu etkileyicidir, sahnedeki hikayeyi güçlendirmiştir. Ulysses oyunun belli yerlerinde içkiyi bıraktığından söz eder. Emma ile Ulysses'in tartışmalarından birisi de Ulysses'in mutluyduk iddiasıdır. Emma ise mutluysak neden sürekli içki içiyordun diye sorar. Ulysses, içkiyi bırakma hikayesini anlatır. Birgün sabah kalkmış ve arabasının camının önünün kırık olduğunu görmüştür. Karakola gitmiş ama bir şikayet olmadığını öğrenmiş. Karakol yine de Ulysses ısrar ederse ceza verebileceklerini söylemiş, Ulysses ise istememiş lakin vicdan azabından o günden sonra içkiyi bırakmış, çarptığının geyik olduğuna inanmak istese de emin değildir, hatırlayamamaktadır, içi içini yemektedir. Ne yaptım ben Emma?, der. 

        Bu aşamadan sonra Emma, Sam'i de alıp Ulysses'ı terk ettiği geceden bahseder. Emma masayı kurmuş, masanın bir kenarında Ulysses içkisini içmekte, gazetesini okumaktadır; Sam ise masanın diğer ucunda oturup bir şeylerle uğraşmaktadır. Ulysses ve Sam'in görüntüsünden memnun Emma, markete bira almaya gider, geldiğinde ortalığın dağınık olduğunu görür, anlam veremez, Sam ve Ulysses'i arar. Yatak odasında Ulysses'i ayakta görür, Sam ise yataktadır; yatağı açıp baktığında Sam'in kulağının kanadığını görür, Sam'i alır, arabaya götürür, onu durdurmaya çalışan Ulysses'in yüzünü tırnaklar. Ulysses'in Sam'e zarar vermesinden dolayı orayı terk ettiği anlaşılır. Ulysses tüm yaptıklarından pişmandır, ben ne yaptım demeye başlar. 

        Ulysses, o gün sabah kalkıp dağınıklığı görmüş, Emma ve Sam'in orada olmasına anlam verememiştir. Geceye dair hiçbir şey hatırlamaz. Üniversitede çalışan Ulysses, fakülteden çıkar çıkmaz arabada demlenmeye başlamaktadır. Emma, akşamları içki içerken hemen kötüleşmesinin sebebini o an anlar. Ulysses, ağlamakta, yaptıklarından pişman, nefes nefese kalır, hava alması için Emma onu karavanın üzerine çıkarır. Konu değişsin diye Emma, kendisine yazdığı şiiri Ulysses'in okumasını ister. Şiiri okurken Ulysses kötüleşir, yere yığılır, Emma delirmişcesine ilacı arar, ilacı bulduğunda artık her şey için çok geçtir. Ulysses'in beklenen ölümü gelmiştir. Emma, Ulysses'in başında ağlarken, cansız beden yerde yatmaktadır, Ulysses artık dünyaya gözlerini kapatmıştır, sahnenin ışıkları da söner. Kapkaranlık bir sahnenin içerisinde duygular kalır.

***

Oyun Adı: Annapurna

Oyuncular: Ayşe Berna KONUR(EMMA), Levent ŞENBAY(ULYSSES)

Yazar: Sharr WHİTE

Çevirmen: Beyhan KARADAĞ

Yönetmen: İlhan YAZAR

***

Annapurna/İzmir Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi

Annapurna/İzmir Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi

Annapurna/İzmir Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi 


        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder