Anadolu'nun Ortodoks Topluluğu: Karamanlılar

Anadolu'nun Ortodoks Topluluğu: Karamanlılar 10.04.2017 Yasin ÇETİN Bu yazıda Ortodoks Karamanlılar v...

14 Nisan 2025 Pazartesi

"Yılların, binyılların meselesi: Baba&Oğul"

 

"Yılların, binyılların meselesi: Baba&Oğul"

***

Bir dört yolun kesişiminde, deniz manzarasına doğru bakıyor, limana girmek için bekleyen birkaç ticaret gemisi, uçuşan martılar, denize doğru s şeklinde inen yokuş bir yol. Dört yoldan biri, olasılık hepsi, birinden gelip birine gidilen, kavşaklar beklemek için değil, deniz manzarasında kısa bir nefes almaktan öteye gitmeyecek bir süre. Dümdüz inen yokuş yola sapıyor, çok gitmeden, ilerideki liseden sola dönüyor, lisenin bitiminden sağa döndüğü an tarihi bir muhitin içinde buluyor kendini. Kediler yüz yıl önce insanlara baktıkları gibi ona tedirgin bakışlar atıyorlar, kimisi yanından sakince geçip gidiyor, kimisi de durduğu yerden kısa bir bakış atmakla yetiniyor. Eski evler, geçmişin itibarlı konakları- günümüzün döküntüleri, tarih kokuyor da kokuyu alacak vatandaş tükendikçe tükenmekte. Daracık sokaklar, belli ki eskiden evden eve komşu komşuyla pencereden sohbet edermiş, şimdi belki yine ediyorlar, sanki daha çok kavga etmek için pencereye çıkıyorlar. Göğe doğru yükselen minarenin yanında merdivenler başlıyor, anı evi ve muhtarlık olarak kullanılan binalar haricinde sağlı sollu bakımsız binalar. Sokağın sonunda yıkılma tehlikesi barındıran iki bina tellerle örülmüş. Tellerin karşısındaki duvarda bir pencere tuğla ile kapatılmış ve bina boyanmış, zamanında pencere olan yere dikenli tel çizilmiş, yakından bakıldığında tellerin bağlantı yerlerine eller çizilmiş, farklı farklı işaret yapan eller, orta parmak, rock & roll , zafer, yumruk, el sıkışma işaretleri belirli bir düzende kendilerini tekrarlıyorlar. Sanat ile direniş arasındaki bağlantıyı yansıtıyor.


Sağa dönüyor, bir L yapıp ilerliyor, sol, sağ yapıyor sokaklar arasında zik zak, tik tak, zaman geçiyor. Bedestenin büyük camilerinden birinin yanından tekrar sağ yapınca ulaşmak istediği yere geliyor. Geniş bir pasaj, sağlı sollu dükkanlar, bir elbise mağazasının karşısında iddia bayisi, tuhafiye ve işçi-güvenlik görevlisi kıyafeti mağazası, bilemeci ile tuhafiye, kıyafetci ile avizeci, kıyafetci ile fotoğraf tamircisi vs. karşılıklı sıralanmış dükkanlar, pasajın diğer çıkışında ayakkabı satıcısı bulunuyor. İşi tuhafiyecilerden biriyle, yaşlı bir adam, "up" animasyonundaki karakteri andırıyor, düzgün bir adam profili çiziyor, esnaf ağzını herkes maruz görüyor, "hallederiz," "şu kadar ama sana bu kadar olur," vs. Karadenizli bir çaycıyı kızdırmayı seviyor, kızdırıyor ama küfrünü de yiyor. Pasajda komşuları ile arası iyi, komşularına takılıyor, komşuları ona takılıyor, sonra hepsi Karadenizli çaycıya takılıyorlar. Siyaset konuşmayı seviyor, tüm siyasetçiler aynı, yalancı, diyor. O gün durgun bacağı ağrıyor, fıtıktan ama gardını düşürme sebebi başka. Yılların, binyılların meselesi: Baba&Oğul. İki oğlu var, biri iyi, işinde gücünde; ikincisi alkolik, oğul dediysem de bir dede yaşında, yaşı 50. 50 yaşında, evliliği tutturamamış, iş hayatı yolunda değil, işe alkollü gitmiş, atılacak muhtemelen, diyor. Neyi yanlış yaptık da Allah bizi cezalandırıyor, diyor. Öyle düşünme diyor karşısındaki genç, diğeri de oğul değil mi? Ama zihninde Freud, Lacan, Jung dolanmaya başlıyor, gerçekten bir şeyleri yanlış yapmış olabilir mi? Dışardan pamuk gibi bir adam, geçen uğradığında torununun karne törenine gitmişti ama genç bir babayken hali için yeterli veri var mı? Yok, diyor. Kafasından bunlar geçerken eşzamanlı olarak tuhafiyeciyi dinliyor, baba ve oğul ve tuhafiyeci. 


"Halim biraz tuhaf

Bir tuhafiyede

Hengame içinde bir tuhaflık

Tuhafiyede halim biraz tuhaf..."


***


Gaye Boralıoğlu'nun "Dünyadan Aşağı" kitabı elinde, bir silah patlar ve hikaye başlar. Murat Gülsoy'un "Baba, Oğul ve Kutsal Roman" kitabını çok kısa süre sonra eline alacak, "Duvarda Duran Silah Patlar", Çehov konusunda cahil. Dünyadan aşağı bir karakter dikiliyor karşımıza, kafasından vurulmuş cehennemin dibine atılmak üzere, Platon'un tiranı hiç çıkamaz Tartalos'un dibinden, Boralıoğlu'nun Hilmi Aydın'ı kurtulur cehennem ateşinden, şimdilik!, vaktini beklemektedir, bir bilinçaltında çoktan cehenneme gitse de babaya oğul tarafından tanınan bir armağan. Kıymet bilir mi? Bir kitabın satırlarını okuduğunda, kovulduğu cennete girmek için düzelecek midir? Yoksa cennetten dünyaya kovulup, dünyadan cehenneme mi kovulacak, Platon'un tiranı gibi tartalos'un dibine mi sürüklenecek? 


Selim Aydın sen nasıl bir günah işledin de sana böyle bir oğul verdi Kaos. Günahın en büyüğü ilgisizlik mi? Kronos'u kapıda yapayalnız bırakmak mı? Göklerdeki Uranos'un Gaia'ya ettiği haksızlık, Kronos'un zalimliğini mi doğurdu. Zeus yok olmamak için kaleme sarılmış da babasının midesine oturacak kelimeleri dizmiş, bir kurgu tasarlamış. Uranos, Kronos, Zeus-Taimat, Enki, Marduk- Selim Aydın, Hilmi Aydın, Ali Cemal Aydın. Tekrar tekrar kuşaklar çatışıyor, tekrar tekrar babalar oğullarının karşısına çıkıyor. Turgenyev aşkına! Silah sesi duyuluyor, Taimat başından vuruluyor, Kronos başından vuruluyor ve şimdi Hilmi Aydın başından vuruluyor. Marduk silahı tutan, Zeus silahı tutan ve Ali Cemal Aydın silahı tutan. Tartalos'un derinlikleri açılıyor, hepsini kucaklayacak... Ey babalar çocuğunuz silahı eline almadan kendinize gelin! İsa aşkına, çocuğunuzu terk etmeyin! İbrahim aşkına, çocuğunuzu kurban etmeyin! 


Hayatı bir savaş alanına çevirmeyin ki Herodotos'un kehaneti gerçekleşmesin: "barış zamanı oğullar babalarını, savaş zamanı babalar oğullarını gömer." Ya da Agamemnon örneğinde kızını kurban eder. Neymiş batıda oğullar babalarını(Oidipus örneği), doğuda babalar oğullarını gömermiş(Bazarov örneği). Öncelikle Enuma Eliş doğunun en eski mitlerinden biridir, oğul olan Marduk ataları olan Apsu ve Taimat'u gömer, genç kuşağın eski kuşağa zaferidir bu, Marduk tanrıların kralı olur. Evet evet, Zeus'un Kronos'u yenip tanrıların kralı olması gibi. Yüzümüzü batıya çevirelim, Oidipus evet babasını gömer ama Agamemnon'da kızını kurban etmiştir. Agamemnon'un kızını kurban etmesi, hatta biraz daha geriye alırsak, Helena'nın kaçırılması ile olay bitmez; baba kızını kurban eder; kızın annesi kocasını öldürtür; babası öldürülen Orestes ve Elektra, annesi ile üvey babasını öldürür. Medea tragedyasında İason'un iki çocuğu anneleri tarafından öldürülür. Bazı laflar genelleştirir ağızlara pelesenk olur, topla toplayabilirsen.


Zaten batıyla doğuyu ayıran kavram tamamen kültürümüze at değil mi? Kültür olmasa 'kuşak'lardan bahsedebilir miydik? Ya da baba ve oğlun karşı karşıya gelmesinden bahsedebilir miydik? Sanmayın ki çatışmanın, şiddetin ve savaşın kültürel temeli yok. Onlar da uygarlık (modernlik) dediğimiz kavrama dahil!     

   

“Eli, Eli, lema şevaktani?”

1 yorum:

  1. Kitap okumayı çok seviyorum yeni bir kitap okudum kitabın adı Krallar Vadisi yazarı Taylan Adsay serinin birinci kitabı ben kitabı çok beğendim okumanızı öneririm

    YanıtlaSil