![]() |
BIKKINLIK GETİREN KARAKTERLER KOMEDYASI HİLMİ AYDIN'I SELAMLAR |
Yazıdaki karakterler için: Bilgi
Hilmi Aydın: Gaye Boralıoğlu'nun "Dünyadan Aşağı" kitabındaki baş karakterdir.
***
Sahne 1:
Hilmi Aydın, Yedikule Hisarı'nda gerçekleşecek olan Tapınak Şövalyeleri toplantısına gitmektedir. Özel şoförü onu belirli bir mesafede indirir, şoförün toplantı mekanını bilmesini istemez, Hisar'ın kapısını çalar, takım elbiseli yaşlı bir adam şifreyi sorar, Hilmi Aydın, "memento mori" deyince Hisar'ın kapısı açılır, yaşlı adamın gösterdiği yoldan ilerler, hazırlanması için yalnız bırakılır, beyaz pelerinini giyer ve toplantının gerçekleşeceği yere doğru gitmeye başlarlar. Hilmi aydın kendini daire bir salonun ortasında bulur, yarım ay şeklindeki balkona sarı pelerinli üyeler sırayla dizilmeye başlar, balkon duvarının üstündeki kumaşlarda yılan başları ile daire şeklinde semboller bulunmaktadır, aynı sembolde bir flama da Hisar iç duvarına asılmıştır. Sıra sıra dizilen kişiler, "herkese huzur getirmek için çaba harca!" sözlerini tekrarlar, sırayla şu cümleler tekrarlanacaktır:
1- herkese huzur getirmek için çaba harca!2- yokluğunda kimsenin göremeyeceği tanrı'nın iffetini hep muhafaza et.3- konuşmak günahsız değildir.4- hayat ve ölüm dilin gücündedir.5- kişi iyi şeyleri bile söylemekten kaçınmalı.6- dilimi hep tuttum.7- ekmeğinizi bile sessizlik içinde yiyiniz.8- herkese ihtiyacına göre verilmiştir.9- ruhu tanrı'dan gelip gelmediğini görmek için test edin.10- kötü olanları aranızdan çıkarın!11. Bizi duy ve bize itaat et.
Sarı pelerinli kişilerin sözleri tekrar etmesinden sonra siyah pelerinli ve yılan asalı kişi içeri gelip, sözleri tekrarlar ve Hisar'daki tek taştan koltuğa oturur. Yeni sözler söylenirken bir yandan da kırmızı pelerinli kişiler Hilmi Aydın'ın etrafında birer birer daire oluşturacak şekilde yerleşirler. Hilmi Aydın'ın durduğu zeminde bir dairedir ve bu dairenin etrafında yedi yılan başı bulunmaktadır. Hilmi Aydın böyle bir ortamda Tapınak Şövalyeleri arasına kabul edilir.
***
Sahne 2:
Kemal Basmacı, Hilmi Aydın'ın Tapınak Şövalyeleri arasına kabul edilişini anlattığı sırada, bu sahneyi Füsun'ların evinde izlediği bir filmde ya da dizide gördüğünü düşündü, o sırada Füsun'u izliyordu gerçi ama arada gözleri televizyondaki yedi başlı yılandan oluşan daireye dönmüştü. Füsun'un mutfakta olduğu bir sıra televizyondaki akışı bir süre izliyordu. Hilmi Aydın'ın bir şeyleri uydurduğu belliydi, ne gereksiz adam diye düşündü.
Fredirick Clegg'in bu anlatı sırasında tek düşündüğü daha önceden Hilmi Aydın'ın bahsettiği Mine isimli kızı kaçırıp, kaçıramayacağıydı. Kelebek koleksiyonu için iyi bir parça mıydı?, Miranda'ya ne kadar benziyordu acaba? Miranda gibi kendi annesinin saçlarına sahip olabilir miydi? Bu Mine nasıl olmuştu da Hilmi Aydın ile beraber olmuştu. Miranda bu adama hiç yüz vermezdi, gerçi Miranda o yaşlı adama aşık değil miydi? Minibüsü Mine'nin evinin önüne çeksem, kimse yokken tiner ile bayıltıp kaçırırım, ona mahzende Miranda'nın kaldığı yeri ayarlarım. Miranda öldü, annem öldü ama Mine yaşar, bana aşık olur. Ona kelebek koleksiyonumu gösteririm, eminim çok etkilenecektir diye düşünüyordu.
David Lurie, Hilmi Aydın'ın zırvalarını dinlemekten çok rahatsızdır, günümüzde Tapınak Şövalyeleri diye bir şey kalmış olabilir mi diye içinden gülmektedir. Aklına Melanie ile yaşadıkları gelmiştir, kendisinin Hilmi Aydın gibi genç bir kadından hoşlanmış olmasından utanmıştı. Melanie'yı kendine aşık hissediyordu ama o sadece ona hoca olarak saygı duyuyordu, hayatı alt üst olmuştu. Hilmi Aydın ile bu benzerliği canını sıksa da Mine ile beraberliğinden sonra eşinin boşamasından dolayı ona acıyordu. Aklından böyle bir adamı boşamayacak kadın olmadığına emindi, sahi tek kelime kitap okumayan, kültürsüz bu adamla kim evlenirdi. David, genç kızlara olan takıntısını bir kenara bırakıp, yaşına uygun birileri ile flörtleşmesi gerektiğini düşündü, tabi bir anlık düşünceden ileri gitmedi.
Timur, Tapınak Şövalyeleri kavramını duyar duymaz gidip kendine bir bira almıştı, bu kafayla bu adamı dinleyemeyecekti. Bir an önce bu tantana bitsin de bir bara kendimi atayım diye düşünüyordu. Ne rezil bir herifti bu Hilmi Aydın, kendisine kadınların bayıldığını düşünüyordu ama eskort Rus bile kaçmıştı, eskorta evlenme teklifi etmekte neyin nesiydi? Babasından kalma lokantayı batırmasını nasıl olur da kendisinin müziği bırakması ile bir tutardı, "si*tirsin gitsindi", bir kere onun müziğine genç kızlar bayılıyordu, iyi parada kazanmıştı. Hilmi Aydın, babasından çaldığı tariflerle kendini yemek sektörünün yıldızı sanıyordu, "si*tirsin gitsindi."
Kemal, Clegg, Lurie, Timur birden yuhalamaya başladı, Hilmi Aydın onların alkışladığını ve ıslık çaldığını düşünüyordu. Bıkkınlık Getiren Karakterler Komedyası'nda konuşma yapmasını da Tapınak Şövalyeleri'nin karşısında yaptığını düşünüyordu, dışardaki yuhulamalar zihninde alkışa dönüyor, bıkkınlık getiren halinin "erkeklik" olduğu fikriyle böbürleniyordu.
***
Sahne 3
Ben Hilmi Aydın, babamdan aldığım lokantayı, Balat'ın en meşhur yemek restoranına çevirdim, herkes kapıda sıra oluşturuyordu, sonra sıkıldım, burayı kapattım, sıkılmasaydım dünyanın en iyi mekanına çevirirdim. Hem Tapınak Şövalyesi olmak, yemek sektörünün yıldızı olmaktan önemli. Tapınak Şövalyelerini daha ileri adıma taşıyacağım. Hayatımda hep olduğu gibi basamakları bir bir çıkacağım. Göreceksiniz, yumruğumuz bir demir gibi inecek.
-Timur, Hilmi Aydın konuşurken, bu iyice kafayı sıyırmış diye diğerlerinin kulağına fısıldadı-
Karım, ben, Hilmi Aydın'ı terk ederek çok şey kaybetti, baksın şimdi tüm kadınların bana hayranlığına hüzünlü bir halle, geri döneceğimi düşünüyorsa çok yanılıyor, genç bir Rus kadınla dünya evine gireceğim, bu kadın ile Tapınak Şövalyeleri için çok büyük işlere imza atacağız. Oğlum olacak o Ali Güven'de görecek, ondan daha saygılı bir evlat yapacağız, belki Tapınak Şövalyeleri'nin veliahttı olacak. Öyle babasının kafasına falan sıkmaya kalkmayacak. O restauranta çalışanlar görecekler, yanımda ne harika adamlar çalıştıracağım. Karım, çalışanlarım, oğlum ve hatta imam efendi bile düşüşümü görmeyi hülya ettiler ama ben şimdi burada Tapınak Şövalyeleri'nin arasındayım.
-Clegg, bu sırada Rus bir kadının Miranda'nın saçlarına sahip olamayacağını düşünüyordu-
Hilmi Aydın göreceksiniz, Tapınak Şövayeleri'nin en tepesine çıkacak, sizlere dünyanın kapılarını açacak, sizinle yürüyecek, sizi hep destekleyecek, Hilmi Aydın sizlerle büyüyecek.
-Lurie, Basmacı'ya müze hakkında bir şeyler soruyor-
Evet, müze, Hilmi Aydın'ın yaşantısına bir müze yapacaklar. Müzemde Tapınak Şövalyeleri'ni nasıl başka bir noktaya taşıdığım anlatılacak. Karımın beni terk ettiğine ne kadar pişman olduğunu orada göreceksiniz, oğlumun kafama ateş etmesine rağmen nasıl hayatta kaldığımı orada göreceksiniz, babamdan kalan lokantayı nasıl Türkiye'nin en önemli restaurantına çevirdiğimi orada göreceksiniz.
-Timur "beyler ben bir viski alıyorum, bu adam bira kafasıyla çekilmiyor, isteyen var mı?"-
Halkın bana ne kadar saygı duyduğunu, yaptığım yardımları, iyilikleri orada göreceksiniz. Dört tarafa ne şartlarda ekmek dağıttığımı biliyor musunuz? Bir müzede hepsini göreceksiniz.
-David, "travestinin nasıl evine gittiğini görecek miyiz?," Timur'a dönerek "bir viski de ben alayım."-
Tapınak Şövalyeleri'ne en iyi viskileri ben getireceğim, -içinden düşünür Selim Aydın'ın viski tarifi var mıdır?-, evet, evet, en iyi viskileri sizlere ben getireceğim, göreceksiniz, sadece viski mi?, hayır, rakı, votka, en iyi biraları yapacağım size.
-Timur, Hilmi Aydın'ın sabahtan beri ilk defa adam akıllı bir şey dediğini düşündü.-
En güzel kadınlarla parti yapacaksınız, Hilmi Aydın sözü size.
-Clegg, mahzeni için daha çok genç kız fikrinden hoşlandı-
Hilmi Aydın bir markadır, burayı bambaşka bir yer haline getirecek, hepsi görecekler, eski karım, kafama sıkan oğlum, cami cemaati, özellikle o imam görecek, o Rus k*ltağı da görecek.
-Timur, "abi bu ne içmiş, ne içtiyse bize de versin."-
***
Sahne 4
Hilmi Aydın'ın susacağı yoktu, konuştukça çenesi açılıyordu, durumdan sıkılan Fredirick, Mine'nin evini araştırmak üzere mekandan ayrıldı, Miranda'ya benziyordur umarım diye içinden geçirdi. Kemal Basmacı, Füsun için yaptığı müzeye doğru yol aldı, cebindeki Füsun küpesini eliyle çeviriyordu. David Lurie, Timur ile beraber ayrıldılar, genç üniversitelerin takıldığı bir bara gitmeye karar verdiler. Hilmi Aydın yarım saat daha konuştuktan sonra herkesin gittiğini fark etti. Balat'a gitmek için harekete geçti, ona sorsanız Yedikule Hisarı'ndan evine gidiyordu. Tapınak Şövalyeleri toplantısı bitmişti. Oysa ki gerçekte, Bıkkınlık Getiren Karakterler Kumpanyası'nın mekanından ayrılıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder