GÜLÜN ADI ROMANINDA ARİSTOTELES, İSA VE GÜLMEK |
Yasin ÇETİN
Editör: Simge Armutçu
İnsanlar hayvandır ama akıllıdır, insanın ayırıcı özelliği gülme yeteneğidir.[1]
Bir Ortaçağ manastırında, yedi gün içerisinde geçer Gülün Adı romanı. Bu manastır Ortaçağ’ın büyük kütüphanelerinden birine ev sahipliği yapar. Her şey normal giderken manastırda bir ceset bulunur. Tam o sırada papalık ve imparatorluk tarafları arasında geçecek toplantı için William ve Adso manastıra gelirler. Cesedin perde arkasını öğrenmek için başrahip, William’a başvurur ve olaylar gelişir. William soruşturması sırasında birçok kişi ile diyalog kurar. Bu konuşmalarda Aristoteles’in ve Jorge’nin gülme üzerine düşünceleri ve İsa’nın gülmediği üzerine tartışmalar yaşanır. Bu tartışmalar dikkatimizi çektiği için bu yazıda, Umberto Eco’nun Gülün Adı romanında gülme üzerine yazılanları ele aldık.
Jorge: Gülmek İblis İşidir
“Verba vana aut risui apta non logui” [Boş ya da gülünecek sözlerin söylenmesi uygun değildir.][2] sözleri manastırın kütüphanesinde duyulur. Söz, Gülün Adı eserindeki önemli bir karakter olan yaşlı rahip Jorge’den gelir. Eserin bu karakteri aracılığı ile bağnaz bir rahibin gülmeye karşıtlığı ustalıkla kaleme dökülür. Olay örgüsü içinde, manastırın kütüphanesinde rahipler ve romanın baş karakterleri William ile Adso, masanın üzerindeki bir kitabın süs kenarları üzerine konuşmaktadır. Bu süslere rahiplerin tebessüm ile gülmesine Burgoslu Jorge müdahale eder. Yukarıdaki Latince cümleden sonra, gülünç bir konu hakkında konuştuklarını (kitap kenar süsleri kastediliyor) söyler ve manastır yaşamının ilkelerinden birini hatırlatmak amacında olduğunu belirtir. Şöyle devam eder: “Mezmur yazarının dediği gibi, bir rahip suskunluk andı içtiği için güzel konuşmalardan kaçınıyorsa, bu onun kötü sözlerden kaçınması gereğinin daha güçlü bir nedenidir.”[3]
Jorge kitaptaki kenar resimleri üzerine rahiplerin gülmesini ve konuşmasını kötü söz olarak değerlendirmektedir. Eserin ileri sayfalarında kitapların gülünç resimlerle süslenmesinin caiz olmadığı görüşünü dile getirecektir.[4] William karakterinin tarikatına gönderme yapar, o tarikatın yersiz neşeye hoşgörülü olduğunu rahatsız bir şekilde ifade eder. William gülme konusunda daha ılımlı bir tavırla kenar süsleri hakkındaki görüşlerini, “kenar resimleri çoğu kez güldürür insanı. Ama eğiticidir.” sözleri ile belirtir.[5] Tartışma ilerleyince Jorge daha sert bir yapı ile rahipleri hedef alır. İnsanın gülünç şeylere gülmesi üzerine nutkunu, “Tanrı’nın buyruğunu düşünmektense insanlığın yapıtlarını değerlendirmek daha zevkli. Gözlerinizdeki istekten ve gülüşlerinizden utanın.” şeklinde soluk soluğa bitirir.[6] Kenar süslerinin gülünçlüğü tartışması, Jorge’nin Deccal’e konuyu bağlaması ile sona erer. Jorge, Deccal’in geleceğine dair saplantısını bağırarak şöyle haykırır: “Geliyor! Son günlerinizi benekli derili, kıvrık kuyruklu küçük canavarlara gülerek boşa harcamayın! Son yedi günü boşa harcamayın!”[7]
Eserin, Birinci Gün -İkindiden Sonra bölümünde yukarıdaki diyalog yaşanır. Birinci Gün -Akşam bölümünde, başkarakterler William ile Adso, yemekte başrahibin konukları olurlar. Yemekten önce, Kural olarak adlandırılan metinden bölümler okunmaktadır. Jorge, Kural’ın okunan bir bölümünde -alçak sesle- okunan sözün kenar süsleri hakkında da geçerli olduğunu söyler. Kural’ın bu bölümü, “Ama biz, bayağılıkları, saçmalıkları ve şakaları, nerede olursa olsun, sonsuza dek mahkûm ederiz ve çömezimizin bu tür konuşmalar için ağzını açmaya izin vermeyiz.” sözlerini içermektedir.[8] Jorge gülmenin iyi olmadığını savunurken bu akşam yemeğinde ılımlı tavrını sürdüren William’ın gülmenin kimi zaman iyi olabileceğini savunması içerisinde tartışma devam eder. Başrahip sessizlik için uyarmadan önce Jorge, gülmenin ölüme ve bedenin çürümesine yakın bir şey olduğunu söyler. Yemekten sonra William ile Adso arasındaki diyalog sonrasında Adso gülümser ve bunun üzerine William, “Gülmesene. Gördün, bu duvarlar arasında gülmek iyi bir ün kazandırmıyor insana” der.[9]
Şiire karşı olan Jorge[10] güldürülere karşı olduğunu, onların kâfirler tarafından yazıldığını belirtir. William’ın gülmenin banyo gibi yararlı olduğu, nedensiz can sıkıntısına ilaç olduğu inancına Jorge karşı çıkar. Jorge gülmenin insanı sarstığını, yüz çizgilerini bozduğunu, insanı maymuna benzettiğini dile getirir. William ise, “Maymunlar gülmez; gülmek insana özgüdür, insanın ussallığının belirtisidir.” diyerek karşı çıkar. Burada William’ın gülme ve akıl arasında bir bağlantı kurduğu görülmektedir. Jorge hararetlenir ve gülme ile delilik arasında bağlantı kurar. Aynı zamanda gülmenin, insanın kötü şeylere karşı savaşma isteğini yok ettiğini vurgular. Kural’a atıf yapar: “Decimus humilitatis gradus est: su non sit facilis ac promptus in risu, qua scriptum est: stultus in risu exaltat vocem suam.” [Alçakgönüllülüğün onuncu derecesi gülmeye yatkın olmamaktır. Çünkü şöyle yazılmıştır: Yüksek sesle gülen delidir.][11]
William da, Quintilianus’un sözüne atıf yaparak, gülmenin birçok durumda yüreklendirilmesi gerektiğini söyler. Genç Plinus’un, “Aliquando praeteria rideo, jocor, Iudo, homo sun” [Bazen güler, neşelenir, oynarım da; ben insanım.] sözleri ile gülmeyi savunur. Jorge, kendine yakışan bir biçimle, onların kâfir olduğunu söyleyerek Kural’a atıf yapar: “Scurrilatates vero vel verba otiosa et risum moventia aeterna clausura in omnibus locis damnamus, et ad talia eloquia discipulum aperire os non permittimus.” [Gülmeceler ister saçma sapan sözcükler ister gülme olsun, sonsuza dek set çekelim; her yerde kınayalım ve öğrencinin böyle konuşmalar için ağzını açmasına izin vermeyelim.][12] Jorge tartışmanın devamında, Ermiş Efraim’e atıf yaparak, açık saçıklıktan/esprilerden zehirli yılanlardan kaçar gibi kaçmak gerektiğini söyler. William da tartışmanın diğer tarafı olarak bu duruma karşı gelir. Alçakgönüllü neşeye izin olduğuna dair örnekler verir. Kural’da atıfta bulunduğu İncil’in bölümünün, en azından dingin bir ruhun sessiz gülüşüne izin verdiğini savunur.[13] Jorge tartışmayı ilerleterek, gerçeğe ve iyi şeylere gülünemeyeceğini, gülmenin kuşkuyu artırdığını, aptalın gülerken içinden, “Deus non est” [Tanrı yoktur.] dediğini savunur.[14] William gülmeyi savunmaya devam eder. İnsanın aklına hoş gelenin Tanrı’nın aklına da hoş geleceğini, saçma bir görüşün yetkesini kaldırmayı gülmenin sağlayabileceği bir araç olduğunu, gülmenin kötüleri şaşırtmaya ve onların aptallıklarını açığa çıkarmaya yarayacağını söyler. Jorge boş bir tartışmaya sokulduğu için sinirlenir ve gülmenin doğru olmadığını savunmaya devam eder. Jorge, William’ın “kardeşim” dediği insanları bir çılgınlar cümbüşüne sürüklediğini söyler. Tartışma sertleştikten sonra birden yumuşar ve sona erer. İkinci Gün -Sabah bölümündeki tartışma böylece sona erer.[15]
Jorge: Köylünün Efendi Olması
Jorge, gülmenin bedenin bir güçsüzlüğü/yozlaşması/yavanlığı olduğunu söyler ve devam eder: Onun için, gülme, köylünün eğlencesi ve sarhoşun özgürlüğüdür. Kilisenin bu yozlaşmaya izin vermesine sinirli olduğu sözlerinden anlaşılmaktadır. Gülmeyi basit insanların savunması, halk için kutsal olmayan bir gizem olarak tarif eder.[16] Gülmenin köylü üzerindeki etkisinin korkudan kurtulmak olduğuna işaret eder. Bu korku şeytanın korkusudur. “Köylü, şarap boğazından lıkır lıkır geçerken güldüğü zaman kendini bey sanır. Çünkü derebeylik ilişkilerini tepetaklak etmiştir.” sözlerini Jorge dile getirir. Gülmeye verilen bu güç dikkat çekicidir. Jorge gibi bir rahip, gülmekten, tüm iktidarı değiştireceği için korkmaktadır. Aristoteles’in Poetika eserindeki gülme anlayışının köylünün midesel olarak gülmesini zekâ davranışına dönüştüreceğine işaret eder. Jorge, kitabın gülmeyi yasallaştıracağından, tüm dengeleri alt üst edeceğinden son derece korkmaktadır. Gülmenin bir anlığına köylüyü korkudan kurtaracağını ama yasanın kendini korku ile kabul ettirdiğini, yasanın Tanrı korkusunun ta kendisi olduğunu belirtir. Gülme sırasında bir köylünün ölmeyi önemsemeyeceğini, gülme özgürlüğünün sona erdiği anda dinsel töre, Tanrısal tasarıma göre ölüm korkusunu salacağını söyler.[17]
Jorge’ye göre basit insanlar konuşmamalıdır.[18] Hristiyanlık babalarına gönderme yaparak, halkın eğlencesi olan gülmenin özgürlüğünün dizginlenmesinin/aşağılanmasının sertlikle yıldırılması gerektiğini söyler. Alay sanatının kabul edilmesi durumunda bir soylunun özgür olmayan bir şey olarak görüleceğini, günün birinde birisinin, “Tanrı’nın insan olarak ortaya çıkmasına gülerim.” diyeceğini ve o zaman onların (Jorge gibilerin) küfrü durduracak silahları olmayacağını… İşte Jorge korkularını yüksek sesle dile getirir ve devam eder[19]: “Çünkü küfür, bedensel maddenin kendilerini yellenmede ve geğirmede ortaya koyan karanlık güçlerini çevresine toplar, böylece yellenme ve geğirme, yalnız ruhun hakkı olan şeyi, diledikleri yerde esme hakkını iddia ederler!”
Zekâ davranışı olarak gülme ve mizahın iktidar ilişkisini değiştirebileceğine dair bir düşünsel ortama sokmaktadır Eco bizi; köylünün efendi olması korkusu üzerinden, gülerek iktidara karşı durmanın mümkün olabileceğini düşünürüz.
Aristoteles ve Gülme
İkinci Gün -Tan Sökümü bölümünde, Gülün Adı romanının karakterlerinden olan Venantius’un Aristoteles’te gülme hakkındaki görüşlerini okuruz. Aristoteles’in esprilerden ve sözcük oyunlarından, gerçeği daha iyi ortaya koyma araçları olarak bahsettiğinden söz eder. Buradan yola çıkarak, gülmenin gerçeğin bir aracı olabilirse kötü bir şey olmaması gerektiğini söyler.[20] Jorge’nin ağzından bu konuların Aristoteles’in Poetika isimli kitabında benzetimlerle ilgili bölümde geçtiğini okuruz.[21] Venantius, Poetika kitabının ikinci bölümünün gülmeye ayrıldığını, böylesi büyük bir filozof bütün bir kitabı gülmeye ayırmışsa, gülmenin önemli bir şey olduğunu söyler. Venantius, Aristoteles’in gülmenin iyi bir şey ve gerçeğin aracı olduğunu konu edindiğini dile getirir.[22]
Eserin sonuna doğru William ve Jorge arasında Aristoteles’in Poetika eseri üzerine tartışma geçer. Bu tartışmada William Aristoteles’in gülmeyi iyi bir güç olarak gördüğünü dile getirir. Güldürüler hakkında ise zekice bilmeceler ve beklenmedik kapalı benzetimler ile eğitici bir değer taşıdıklarını düşündüğünü söyler.[23] Jorge ise gülmeye karşı olduğu için Aristoteles’in bu eserinden nefret ediyor ve bu eserin kimse tarafından okunmasını istemiyor. Aristoteles’i filozof[24] olarak anan Jorge, Poetika isimli eserin gülmeyi sanat düzeyine taşımasından yakınıyor. Bilginlerin gülme karşısında tavrının sert olması gerektiğini düşünen Jorge, Aristoteles’in gülmenin kapısını bilginlere açtığını olumsuz bir ifadeyle dile döküyor. Gülmenin felsefe ve Tanrı biliminin konusu olmasını istemiyor ve Aristoteles’in eserinin bunları sağlayacağını belirtiyor. Aristoteles’in eserinin şeytan korkusundan kurtulmayı bilgelik olarak öğretebileceğini, köylü ve efendi arasındaki ilişkinin tepetaklak edilmesini yasallaştırabileceğini, gülme eylemine zekâ katabileceğini, eserden insanın amacının gülme olduğu görüşü çıkarılabileceğini dile getirir. Kitabın içerisinden, “korkudan kurtularak ölümü yok etmek için yeni ve yıkıcı bir umut doğabilir.” diye yakınmaya devam eder Jorge[25] ve şöyle devam eder: “Oysa bu kitap güldürüyü, taşlama ve mim’i eksikliklerin, kötülüklerin, güçsüzlüklerin yansılanmasıyla tutkuların artırılmasını sağlayacak olağanüstü bir ilaç sayarak yapmacık bilginleri (iblisçe bir geri çevirmeyle) aşağılık olanı kabul ederek, yüce olanı kurtarmaya itecektir. Bu kitap insanın(…) yeryüzünde Cockaigne ülkesinin bolluğunu isteyebileceği düşüncesini doğurabilir. Ama böyle bir şeye sahip olamayız, olmamalıyız. Coena Cypriani’nin maskaralarına hiç utanç duymadan gülen genç rahiplere bak.”[26]
Aristoteles’in sözleri, Jorge’ye göre kuralsız ve önemsiz şakaları doğruladığında, kıyıda kalan merkeze sıçrayacak; böylece merkezin tüm izleri silinecektir. Jorge, gücü ellerinden kaybedeceklerini, şiş göbekli, koca kafalı cücelerin manastırın kitaplığını yöneteceğini, uşakların yasa koyacağını, hiçbir yasanın olmadığı bu durumda onların o yasaya boyun eğmek zorunda kalacaklarını söyler. Bir gün biri Aristoteles’in eserini okuyup -Jorge’ye göre- filozofluk taslayarak gülme sanatını bir silah haline getirecek, tüm kutsal ve saygın imgelerin yıkılmasını sağlayabilecektir.[27] Jorge, kitabın kendince tehlikesini şu sözlerle desteklemeye çalışır: “Bu kitap basit insanların dilinin bilgelik taşıyıcısı olduğu düşüncesini haklı çıkarabilir.”[28]
Gülün Adı eserinde anlatıcı konumunda olan Adso karakterine William karakteri, Jorge’nin Aristoteles korkusu, gülme ve gerçeklik hakkında şunları dile getirir: “Jorge, Aristo’nun ikinci kitabından korkuyordu. Çünkü o kitap, belki de gerçekten, kölesi olmayalım diye tüm gerçeklerin yüzünü nasıl değiştirebileceğimizi öğretiyordu. Belki de insanları sevenlerin görevi, onları gerçeklere güldürmektir. Çünkü biricik gerçek, gerçeğe duyulan çılgınca tutkudan kendimizi kurtarmayı öğrenmektir.”[29]
İsa Hiç Güldü Mü?
İsa’nın gülme meselesi, ‘kitap kenarı süslerine gülünüp gülünemeyeceği, gülünç eserler tasarlamanın caizliği’ tartışmalarında kendine yer bulmuştur. Jorge, kitaplıktaki ilk tartışmadan itibaren İsa’nın gülmediğini, saçma şeylere (kenar süsleri vs.) başvurmadığını, onun mesellerinde gülünecek bir şey olmadığı iddiasını dile getirmiştir.[30] Akşam yemeğinde gerçekleşen tartışmada ise Giovanni Boccodero’ya atıf yaparak İsa’nın hiç gülmediğini dile getirir. William, İsa’yı kastederek, “İnsanın doğasında olan hiçbir şeyi yasaklamıyordu.” der ve gülmenin -Tanrıbilimcilerin öğrettiği şekliyle- insana özgü olduğunu dile getirir. Jorge’nin karşılığı Latince bir alıntıdır (Petrus Cantor): “Forte potuit sed non legitur eo usus fuisse” [Çok iyi biliyordu (gülmeyi) ama bunu yaptığı hiçbir yerde yazılı değil.][31]
Kitabın İkinci Gün -Sabah bölümünde, Venantius’un ilgisini neyin çektiği üzerine William görüşlerini açıklar. Venantius’un güldürü sorunu ile ilgilendiğini, masal ve eski güldürüleri birbirine benzettiğini, ikisinin de tragedyalar gibi gerçek yaşanmışlıklardan söz etmediğini ve -Isidorus’dan alıntı yaparak- bunların kurgu olduğunu söyler: “Fabulae poetae a fando nominaverunt quia bin sunt res factae sed tanım loquendo fictae” [Ozanların masalları olgulardan değil, kurgulardan söz eder.][32] Bunun üzerine Jorge güldürülere karşıt görüşlerini ve İsa’nın güldürü ve masal anlatmamış olmasını dile getirir: “Güldürüler, kâfirler tarafından seyircileri güldürmek için yazıldı, iyi de olmadı. Efendimiz İsa, hiç güldürü ya da masal anlatmadı; yalnızca cenneti nasıl elde edeceğimizi bize öğreten açık seçik meseller anlattı o.”[33] William, Jorge’nin karşıtlığını anlamaya çalışarak, “İsa’nın gülmüş olabileceği düşüncesine niçin bu kadar karşısınız?” diye sorar ve gülmenin faydalı olabileceğini kanıtlamaya çalışır.[34] Jorge tartışmanın devamında gerçeğe ve iyi şeylere gülünemeyeceğini, İsa’nın gülmeme nedeninin bu olduğunu iddia eder ve gülmeyi kuşkunun kışkırtıcısı olarak tanımlar. William’ın gülmeyi savunmasından sıkılan Jorge, kendisini boş tartışmaya sürüklediği için William’a kızar ve “Ama İsa’nın gülmediğini siz de biliyorsunuz.” der.[35] William ise İsa’nın en azından havarilerin gönül-gücünü yükseltmek için esprili sözler söylediğine inandığını söyler. Tanrı’nın bile nükteli konuştuğu zamanlar olduğunu iddia eder.[36] Jorge, William’ı kardeşlerini bir cümbüşe sürüklemekle suçlar. Bu konuşmanın gerçekleştiği günün akşamı Adso, William’a, “İncil niçin İsa’nın güldüğünü söylemiyor hiç?” diye sorar. William ise şöyle cevap verir: “Beni pek ilgilendirmiyor bu sorun. Kanımca hiçbir zaman gülmedi o. Çünkü Tanrı’nın oğlunun olması gerektiği gibi, her şeyi bilen birisi olarak, biz Hristiyanların nasıl davranacağımızı biliyordu.”[37]
Ve Tanrı Güler
527. sayfada simyayla ilgili bir Mısır kitapçığına gönderme yapılır. Bu kitap İ.S. 3. yüzyıla aittir. Sözü geçen kitap dünyanın yaratılışını Tanrı’nın gülmesine bağlar. Jorge kitabın içeriğini şöyle dile getirir: “Tanrı güler gülmez yedi ilah doğdu ve dünyayı yönetti, kahkahalarla gülünce ışık belirdi, ikinci gülüşünde su oldu; gülüşün yedinci gününde ruh oluştu.”[38]
Ve Gülme Üzerine Birkaç Söz
İnsanın doğal bir davranışı olan gülmeyi yasaklayan ve zincire vurmaya çalışan düşüncelere itibar etmemek gerekir. Felsefenin temel kavramlarından olan ölçü içerisinde gülmeyi elden bırakmamak insan için en temel amaçlardan biri olabilir. Eco’nun romanında olduğu gibi, insanın anlamlarından birisi de gülmektir. Romandaki tabirle midesel gülme değil, zekâ işlevi ile gülme insana yakışır. Bu işlevsel gülüşle iktidar güçlerine karşı tavır alınabilir, gülmek ezileni ezen karşısında güçlü kılabilir. Jorge’nin gülmekten korkması üzerine düşündüğümüz zaman, efendiye/soyluya/ezene karşı gülmek gerçekten bir silaha dönüşebilir. O zaman değişimden korkan, yozlaşmış tüm güçlere karşı bir gülüş ile yazıya son veriyoruz: Ve zincire vurulmuş Prometheus, Zeus’a kahkahalar içinde güler.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] Eco, a.g.e., s. 228.
[2] Eco, a.g.e., s. 100.
[3] Eco, a.g.e., s. 100.
[4] Eco, a.g.e., s. 134.
[5] Eco, a.g.e., s. 101.
[6] Eco, a.g.e., s. 103.
[7] Eco, a.g.e., s. 105.
[8] Eco, a.g.e., s. 117.
[9] Eco, a.g.e., s. 117-118.
[10] Eco, a.g.e., s. 134.
[11] Eco, a.g.e., s. 155-156.
[12] Eco, a.g.e., s. 156.
[13] Eco, a.g.e., s. 157.
[14] Eco, a.g.e., s. 157-158.
[15] Eco, a.g.e., s. 158-159.
[16] Eco, a.g.e., s. 534.
[17] Eco, a.g.e., s. 535-536.
[18] Eco, a.g.e., s. 539.
[19] Eco, a.g.e., s. 537-538.
[20] Eco, a.g.e., s. 134.
[21] Eco, a.g.e., s. 134.
[22] Eco, a.g.e., s. 135.
[23] Eco, a.g.e., s. 532.
[24] Eco, a.g.e., s. 533.
[25] Eco, a.g.e., s. 535.
[26] Eco, a.g.e., s. 536.
[27] Eco, a.g.e., s. 536-537.
[28] Eco, a.g.e., s. 539.
[29] Eco, a.g.e., s. 553.
[30] Eco, a.g.e., s. 105.
[31] Eco, a.g.e., s. 117.
[32] Eco, a.g.e., s. 155.
[33] Eco, a.g.e., s. 155.
[34] Eco, a.g.e, s. 156.
[35] Eco, a.g.e., s. 157-158.
[36] Eco, a.g.e., s. 158-159.
[37] Eco, a.g.e., s. 190.
[38] Eco, a.g.e., s. 527.
***
GÜLÜN ADI ROMANINDA ARİSTOTELES, İSA VE GÜLMEK isimli yazı Künye Online/Künye Felsefe platformunda yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder