|
LAKIRTI KARIN DOYURMAZ, ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKARAN KART BULUNMAZ |
ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKARAN KART
Kurum odasında oturuyoruz, odada üç masa var, ayak basacak yer az; odalar mı küçük, yoksa tıkış mıkış sıkıştırılan çalışanlar mı fazla? Kapıdan salınan sendika temsilcisi toplu sözleşmede talep edilecek konular hakkında doldurmamız için masalarımıza form bırakıyor, bir yandan da telefonda konuşuyor; EYT vurmasına rağmen emekli olmayan çalışma arkadaşım, bir gün önce sendika kimlik kartı bırakan temsilciye, bu kartlar ne işe yarıyor diyor. Kimlik kartı cevabından memnun değil, bir şeyler bekliyor karttan belki de şapkadan tavşan çıkarmasını. Temsilci, ne olacak kredi kartı olarak mı kullanacaksın diyor; en azından bir kahve alabilseydik lakırdısı üzerine, gelin ben aşağıda size kahve yapayım cevabını alıyor ve anlıyoruz ki şapkadan tavşan çıkaran kart diye bir şey yoktur.
SPOR SALONU, LOJMAN, UÇAK İSTERUK
Formlar önümüzde, maaşlardan şikayetçiyiz, maaş maaş maaş diyerek Napolyon'u anıyoruz. Ne yazacağız, enflasyondan şikayet edeceğiz, refahımızın yerlerde olmasına yakınacağız, enflasyonun altında nasıl ezildik diye birbirimizi gaza getireceğiz. Lojman hakkı, devletin sosyal ve dinlenme tesislerinden yararlanma fırsatı vs. tamam da oda arkadaşımın kuruma yürüyüş pisti istemesine ne demeli, yok bir de uçak isteruk, kazan kaldırırık...
SEN İMAMA, BEN DOKTORA
Doldurulan formları sendika temsilcisine götürüyorum, hazır bir kat aşağıya inmişken kurum doktorunun yanında biraz oturayım istiyorum. Hoş sohbeti yanında güzel bir hikaye anlatıyor. Görev yaptığı bir hastanede gasilhane işleri ile ilgilenen imam ile girdikleri diyalog enteresan. Ki konu buraya okullara atanacak imamlardan geldi, birkaç yıl önce KYK yurtlarına da imam atanması kararı alınmıştı. Hala neden uçaklara, trenlere ve belediye otobüslerine imam atanmıyor? Neyse hikayeye dönelim, imamların atanmasına laf söylemek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak üstümüze vazifemi, onu da ülkeye giren binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan 'vatandaş'lar yapsın.
İmam, gasilhane işlerini görmekte, adetten gelen harçlığını cebine almaktadır. Gün gelir bir kurban bayramı günü, doktor imama sitem eder, "kurban bayramı, sadece kendini görme, cemaate kavurmaları sadece imama değil, hastane çalışanlarına da ikram etmeleri yönünde vaaz ver". İmam da ayrı sitemkardır, cevabı yapıştırır: "doktor bey, ben seni izliyorum, ölmekte olan hasta gelince 40-45 dk kalp masajı yapıyorsun, kan ter içinde kalıyorsun, demiyorsun ki azıcık yapayım imama göndereyim; sen imama gönderesin, imam da sana göndersin"
Rahatça okunabilen ve okunurken o rahatlığın içinde düşünmeye sevk eden bu düşüncenin içerisinde , beklenti ve iki mesleğin her ne kadar karşıtmış gibi görünse de pek ala birbirini tamamlayabileceği üzerine ironik
YanıtlaSilbir yazı teşekkürler.