DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

27 Mayıs 2023 Cumartesi

MİSYONER ÇİNLİ KADINLAR ÜZERİNE 1896 TARİHLİ YUNAN HARFLİ TÜRKÇE METİN

 Yunan harfli Türkçe süreli yayın olan Çocuklar İçin Angeliaforos'un  1 Nisan 1896 tarihli sayısında "Kitab-ı Mukaddes'i Vaaz Eden Kadınlar" isimli metnin çeviriyazımını ve metin ile verilen görselini verdik. Metinde Çin'de kadınların ayaklarının küçük kalması için yapılan uygulama konu edilmiş; bazı Çinli kadınların Kitab-ı Mukkaddes'i vaaz ettiğine değinilmiş, bir ırmakta bulunan kız çocuğunun söz konusu kadınlar gibi olması için yetiştirildiği anlatılmıştır. Bazı kelimelerin anlamına ulaşabilmeniz için kelime üzerine sözlük bağlantısı oluşturulmuştur. Renkli kelimelerin üzerine tıklarsanız, sizi sözlüğe yönlendirecektir.

KİTAB-I MUKADDES'İ VAAZ EDEN KADINLAR, KARAMANLICA 1 NİSAN 1896


KITAB-I MUKKADDES'İ VAAZ EDEN KADINLAR
ΚΙΤΑΠΗ ΜΟΥΚΑΤΤΕΣΙ ΒΑΑΖ ΕΤΕΝ ΚΑΤΗΝΛΑΡ

Bu resimde görülen kadınların ne milletten olduklarını derhal anladınız mı? Der misiniz ki "Onlar Çinli kadınlardırlar?"

Evvet, onlar Çinlidirler; lakin putperest değildirler. Onların yüzler ve hal u kıyafetleri Hristiyan olduklarına hiç şüphe bırakmıyor.

Bunlar bir güruh kadınlardır ki Hristos'u kabul etmişler. Onların yürekleri hemcinsleri hakkında şefkat u muhabbetle dolu olarak, helas müjdesini kendi memleketlerinin kadınlarına ilan u tebşir etmek için bütün vakitlerini sarf etmektedirler. O kadınlar ki Hristos'un muhabbetinden ve hep insanların canı için Onun eda etmiş olduğu kıymetten henüz bîhaberdirler. 

Çin-i maçin'de Hristiyan doğmamış olan küçük kızlar sekiz yaşlarına girince onların ayaklarının parmakları ayaklarının altına getirilerek o vechle bağlanılır. Bu bağlar her gün sıkıştırılmalıdır; bir halde ki zavallı kızlar, ayakları küçülecektir diye, aylarca işkence çekerler.

Çinliler kendi ayaklarına "üç parmak altın zanbak çiçekleri" tesmiye ederler ve onların tabii surette büyümelerine müsaade etmeyi ayıp sayarlar. Bir ya iki seneye kadar ayaktaki ağrılar devam ederler; bir derece ki bîçâre kızcığızlar ayaklarını yere koyamazlar. Bu müddetten sonra ise ağrı duymaksızın asla yürüyemezler.

Buracıkta bil münasebe Çin'de vaki Amoi nam nehirde icra-i sefer eden bir gemi hakkında bir hikaye nakledeceğiz. Mezkur gemide bulunan bir yolcu bakar ki suyun yüzünde tuhaf bir biçimde bir küp yüzüyor ve içinden de bir ses geliyor. Geminin kaptanı küpün içindeki ne olduğunu anlamak istemeksizin yollarına devam etmeyi teklif eder ise de yolcu onda ne bulunduğunu mutlaka anlamak ister. Küpü açtıklarında bakarlar ki içinde güzel bir küçük kız bulunuyor. Onun ebeveyni, telef olsun diye, onu ırmağa atmışlardı. Küçük kız Hristiyan terbiyesiyle büyütülür, terbiyeli bir Hristiyan karı olur ve nihayet, resimde gördüğünüz kadınlar gibi, Kitab-ı Mukaddes'e aşina kadınlar sırasına girer. 

Canen ve bedenen günahın ve batıl itikatların zincirleri altında ezilmekte olan kendi kız karındaşlarına helas müjdesi götürmek bu kadınlar için ne mübarek bir imtiyazdır. 


KİTAB-I MUKADDES'İ VAAZ EDEN KADINLAR, KARAMANLICA 1 NİSAN 1896




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder