DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

2 Şubat 2024 Cuma

DORIAN GRAY'İN PORTRESİ

 

DORIAN GRAY'İN PORTRESİ



Dorian Gray'in Portresi kalemin aktığı eserlerden, mürekkep yerinde duramamış, hop hop şinanay diyerek ustalıklı bir üslupla Oscar Wilde'in kaleminden kağıda halay başı edasıyla dökülmüş. Cümleler birbirini kovalamış, akıcı bir anlatı ortaya konulmuş ama arada durup düşünmenizi gerektirecek paragraflar pas geçilmemiş. Büyülü bir gerçeklik var mı var, anlamlı diyaloglar derya deniz, gerilim arka sokaklar edasında, entrika ve dedikodu gani gani-tabi bize ne düşeş kiminle düşüp kalkmış-, aşk biraz ayran gönüllü biraz ölümüne fedakarlık; en önemlisi de bir labirent kendi içimize çeken, ancak bir aynada veya portrede görebileceğimiz taraflar aşikar olacak. Oscar Wilde'ın kurduğu karakterler, kelimeler, cümleler paragraflar bizi bize sordurtacak cinsten, amanın amanın ben kimlerdenmişim, nasıl bir mahlukatmışım, tabi güzelim inanmam aynaya. 


Dönemin aristokrasisi iş başında, yemekler, şölenler, içkiler, eğlenceler; şatafatlı bir hayat bu. Para soydan soya geçiyor, bir acayip hayat anlayışı, emek kelimesini bilmeyen bir sosyete anlayışı. Hedonizmin teorik karakteri, hedonist olduğunu sanan batakhane kurdu, unutmak için binbir çare rezillik. Unutmak unutmak ne kutsal şey, beynin beynini yerde zihninin haberi olmaz. Anlayacağınız biraz psikoloji. 


Gençlik başımda duman, Gılgamış mıyım ölümsüzlük peşine düşeyim, Lokman Hekim miyim gençlik peşine düşeyim, şu neoliberal dünyada daha fazla yaşayıp neyleyim, hangi kapıları çalıp, kimlere güveneyim deyip, ressamın karşına dikileyim, bir de kulağıma üflesin Malumatfuruş bir asil, ben hangi beddualara geleyim. Aynanın karşısında ben nasıl sabahı edeyim...


Oscar Wilde, bolca antik döneme ve İtalya'ya gönderme yapar, güzellik deyince aklına gelir Yunan heykelleri, portre deyince İtalya'da dolaşır, Aydınlanma dönemi etkisi göze çarpar. Beden ve ruh peşimize takılır, bir yerlerde onu bırakmak gerekir. Londra sokaklarında gezimizin sonuna gelirken, ben gideyim bir iki Platon'a söveyim. Siz de gidin Dorian Gray'in Portresi'ni okuyun. Buraya kadar yazıyı okuyanlara teşekkür ederiz... 


Kelimeler Albayım kelimeler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder