Koku Romanı Üstüne |
Abla balıkları ayıklayayım mı? Ah ablacım, balığın içinden çocuk çıktı, idam sehpası çoktan kuruldu, elden ele verelim ablam. Kokusuz bir bebeğe düşen, koku almayan annelik, duvarın ötesini görmek için her zaman gerek var mı gözlere?
İşte yaşı geldi, artık bilmeli kimi efendi kimi köle. Kabul et çocuğum sen köle olarak vaftiz edildin, kölelikle eyle-eyleme geç, zihnindeki dünyada ancak kokunla özgür olabilirsin. Tabakhanede nasıl tabak olmaz, bu deriyle ne yapmalı şimdi, bir muhafazakarın evine mi dalmalı? Ah aç gözlü efendi, al yararlan etimden suyumdan, bana öğret koku yapmanın tekniklerini, bakarsın zengin ederim seni, belki ben de özgürlüğün yolunu bulurum, şişt aman efendiler duymasın özgür olmak istediğini, onlar severler ancak köleleri ve köle ruhluları, ancak bilmezler ki kendi zincirlerini. Prometheus aşkına.
Kokular kokular, giriyor nöronlarıma, bilgi dediğin bir nevi koku değil mi? Aldım onu içime, bir daha bırakmam, unutmam, ben bu yoldan hiç şaşmam, işte yapacağım en iyi kokuyu. Bir megali idea bu, büyük bir fikrim var, adım duyulacak tüm dünyada, en iyi kokuyu bulan adam. Ah Hitler'e dönüşmese bari. Dionysos aşkına...
Şimdi gitmem lazım dağ başlarına, dağlarda biriktirdiğim kokuları tatmalıyım sadece, kimse bilmese de en güzel koku için bir dakika bile düşünmedim bir canı boğazlayıverdim, onu şişelere dizdim, en derin ambarlarda sakladım, her gece tekrar tekrar zihnimden çıkardım. Haricinde tahammül edemem bir insan kokusuna. Derken birden kaplayıverdi ortalığı bir sis halesi. Sisler içinde kayboluverdim, ulan nerede benim kokum, dağın başında rüzgar esiyor, kıçım açıkta kaldı, bari üşütmesek, Hygieia aşkına...
Kendime yaptım büyük bir maske, bilim topluluğunu çevirdim sirke. İşimiz bittiyse ben kaçayım, biraz daha köle olmam gerek, camın, taşın kokusunu çıkarmam gerek. Kazanın dibinde ölüyor çiçekler, hocam bu kazan doğurmaz deme işte ne kokular doğuruyor. Aphrodit aşkına....
Köle olmanın sonuna geldik, öyle bir kokuyla kendimi taçlandıracağım, bakire çiçekleri toplayıp bir güzel karıştıracağım, yeni filizinden çiçeklenen meyveleri toplayıp halkalar haline getireceğim. Herkes tedirgin, ve olanlar bir kişiye belirgin; küçük bir oyun işimi kolaylaştırır da eleveririm kendimi. Kurulsun şimdi ana rahmimdeki idam sehpaları, benim elimde melek kokuları, zihinler darmaduman, Dionysos sahneye çıksın, hadi arkadaşlar bana müsade. Tapmanıza hiç gerek yok, megali idea diye bir şey yok, siz siz olun faşizmin taşlarını döşemeyin. İşte yüce Paris bu elimdeki kanım, bu da etim; afiyet olsun. Alice aşkına.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder