![]() |
STOA 4: KİNİK TEMELLER: ÖZGÜR OLMAK |
Yazar Özgür Gündüz, bizleri, Zenon'un fırtınalı bir deniz yolculuğunda gemisinin sulara gömüldüğü andan alıp Atina sokaklarında bir Kinik felsefe erbabıyla karşılaşmasına kadar uzanan serüvenine davet ediyor. Kinik Temeller serisini bu bölümle son limana ulaştırırken, Stoa Felsefesi’nin Kinik köklerine Zenon ve Sinoplu Diogenes’in kurgusal karşılaşması üzerinden bakmaya devam ediyoruz.
Zenon, Diogenes’in yanından ayrılırken, bizleri de Kinik Temeller gemisinden inip Stoa Felsefesi’nin doğuşuna ve gelişimine tanıklık edeceğimiz yeni bir yolculuğa çağırıyor. O halde, şimdi serinin son bölümünü temaşa ediniz ve gemiden inerken özgürlüğünüze engel olan nesneleri ve düşünceleri geride bırakmayı unutmayınız! Metaboles iyi yolculuklar diler.
***
- STOACILIK 1: ZENON'UN FIRTINALI YOLCULUĞU
- STOACILIK 2: KİNİK TEMELLER: "DOĞAYA UYGUN YAŞAMAK"
- STOACILIK 3: KİNİK TEMELLER: "ERDEMLİ OLMAK"
3. Asıl Özgürlük: Tutkulardan Arınmak
![]() |
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir. |
Sabahın ilk ışıkları çınar ağacının gövdesine uzun gölgeler
düşürüyordu. Zenon ve Diogenes, her zamanki gibi ağacın altında buluşmuştu. Bir
süre sessizce oturdular. Sonra Diogenes, Zenon’a dönerek beklenmedik bir soru
sordu:
“Söyle bana, Zenon. Özgür müsün?”
Zenon, soruya şaşırmıştı ama çok düşünmeden cevap verdi:
“Evet, elbette. İstediğim yere gidebiliyorum, istediğimi yapabiliyorum. Kimse bana ne yapacağımı söylemiyor.”
Diogenes hafifçe gülümsedi, yerden küçük bir taş aldı ve
havaya fırlattı. Taş, birkaç metre ötedeki toprağa düştü. Sonra Zenon’a döndü:
“Peki, bu taş özgür mü?”
![]() |
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir. |
Zenon kaşlarını çattı:
“Hayır. O, nereye düşeceğine kendisi karar veremez.”
Diogenes başını salladı:
“Aynen öyle, Zenon. Sen de nereye sürükleneceğini kendin belirlemiyorsun. Dışarıdan bakınca özgür gibisin ama gerçekten öyle misin? Tutkuların, arzuların, korkuların seni yönlendirmiyor mu? Eğer bir şey seni yönetiyorsa, ona bağımlıysan, yine de özgür olduğunu söyleyebilir misin?”
Zenon düşündü. Diogenes’in ne demek istediğini anlamıştı ama hâlâ emin değildi:
“Ama tutkular insanın bir parçası değil mi? Onlardan tamamen kurtulmak mümkün mü?”
Diogenes hafifçe güldü:
“Tutkularından kaçamazsın, ancak onların seni yönetmesine izin vermemelisin. Örneğin, açgözlülüğü ele alalım. İnsan daha fazla zenginlik ister; fakat zenginlik arttıkça, onu kaybetme korkusu da başlar. Böylece servetin getirdiği şey mutluluk değil, endişe olur. İnsan neye bağımlı hale gelirse, ona köle olur—para, şöhret, güç, sevgi… Bunları elde etmek için yaşayan biri, aslında onlar tarafından yönetiliyordur.”
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir.
Yerden kuru bir dal aldı ve havaya kaldırdı:
“Biliyor musun Zenon? Rüzgâra kapılmış bir yapraktan farkı yoktur tutkularına yenilen insanın. Bugün servet peşinde koşar, yarın övgüye aç kalır, öbür gün arzularının peşinden sürüklenir. Oysa gerçekten özgür insan, kendi dümenini elinde tutandır. Çünkü onu sürükleyen dış bir kuvvet yoktur.”
Zenon başını salladı:
“Öyleyse özgürlük, tutkularımızdan kurtulmak mı?”
Diogenes ciddi bir ifadeyle yanıtladı:
“Özgürlük, tutkularını yok etmek değil, onların seni yönetmesine izin vermemektir. İnsan tutkularını tanımalı ve onları kendi yararına kullanabilmelidir. Eğer tutkuların seni yönetirse, kendi yaşamının sahibi değil, bir kölesi olursun.”
Zenon, sözleri düşündü. Derin bir nefes alarak sordu:
“Peki, bunu nasıl başarabilirim?”
Diogenes bir süre sessiz kaldı, sonra elindeki kuru dalı
yere bıraktı:
“Bunun yolu, tutkularının seni nereye götürdüğünü görmektir. Açgözlüysen, seni nelerin yönlendirdiğini fark et. Korkuyorsan, seni zincirleyen şeyin ne olduğunu anlamaya çalış. Sahip olmaya çalışmak yerine, sahip olmadan yaşamayı öğrenmelisin. Eğer hiçbir şeye bağımlı olmazsan, hiçbir şey seni zincirleyemez.”
Sonra gözlerini Zenon’a dikti ve net bir sesle ekledi:
“İçindeki zincirleri kıran insan, dışarıdan gelen hiçbir zincire ihtiyaç duymaz.” Gerçek özgürlüğü bu bakış açısından aramak lazım Zenon.
![]() |
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir. |
4. Toplumsal Normlara ve Lükse Meydan Okumak
Zenon, bir süredir Diogenes ile vakit geçiriyor onu dinliyor,
izliyordu. Diogenes’in yaşam tarzına yakından baktıkça, onun yalnızca sade
yaşamakla kalmayıp, toplumun kurallarına açıkça meydan okuduğunu fark etti. Bu,
Zenon’un zihninde büyük bir soru işareti oluşturuyordu. Sonunda merakını
gizleyemedi ve sordu:
“Toplumsal düzeni neden bu kadar küçümsüyorsun? İnsan, başkalarıyla birlikte yaşamak zorunda değil mi?”
Diogenes, Zenon’un sorusunu duyunca hafifçe gülümsedi. Diogenes,
pazar yerindeki insanları işaret etti. Gösterişli kumaşlar için pazarlık yapan
tüccarlar, başkalarının hayranlığını kazanmak için altın yüzüklerini sergileyen
zenginler, kalabalığa uyum sağlamak adına yapmacık kahkahalar atanlar…
“Şu sahneye iyi bak, Zenon. Sence bu insanlar gerçekten ne yaptıklarını biliyor mu? Toplum dediğin şey, bireyin doğasına uygun bir yaşam mı sunuyor, yoksa her birey kendi hırslarını ve arzularını mı dayatıyor? Düzen sandığımız şey, uyumdan ziyade kaosa mı sebep oluyor?”
![]() |
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir. |
Zenon bir an duraksadı, sonra başını iki yana salladı.
“Evet, bencillik örneklerine sıkça rastlıyoruz,” “Ama bunu toplumun tamamına mal etmek doğru olur mu? Üstelik, toplum içinde bir yer edinmek insanı güvende hissettirmez mi? Bir düzen içinde yaşamak, insanı daha erdemli kılmaz mı?”
Diogenes omuz silkti.
“Eğer bu düzen, insanı kendi doğasından koparıyorsa, erdemden nasıl söz edebiliriz? İnsanlar statü kazanmak, zenginleşmek, başkalarının onayını almak için yaşar. Ama ne kadar çok sahip olurlarsa, o kadar daha fazlasını isterler. Oysa asıl özgürlük, hiçbir şeye bağımlı olmamaktır.”
Diogenes, bir avuç çakıl taşı alıp Zenon’un önüne bıraktı.
“Bak şu taşlara. Hepsi olduğu gibi, basit ve doğal. Ama eğer bir taşın üzerine altın suyu sürsem, onun değeri artar mı, yoksa doğallığını mı kaybeder?”
![]() |
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir. |
Zenon düşündü ve cevap verdi:
“Altın onu taş olmaktan çıkarmaz ama sadeliğini ve özünü örter.”
Diogenes başını salladı.
“İnsan da böyledir. Lüks, gösteriş ve statüyle üzerini kapladıkça kendisinden uzaklaşır. Toplumsal normlar, insanı kendisini unutmaya zorlar. İşte bu yüzden ben, basit yaşarım ve toplumun dayattığı hiçbir rolü kabul etmem.”
Zenon kaşlarını çattı.
“Ama bu seni yalnızlaştırmaz mı?”
Diogenes gülümsedi.
“Yalnızlık, insanın kendisini bulamadığı yerdedir, Zenon. Oysa ben, kendi ruhumla dost olmayı öğrendim ve ona gönülden bağlıyım. Ama toplum… O, seni, özgür bir bağlılıkla değil, zorunlu bir bağımlılıkla kendine çeker.”
Gözlerini Zenon’a dikerek devam etti:
“Bağlılık ile bağımlılık arasındaki farkı biliyor musun? Bağlılık, insanın özgür iradesiyle seçtiği bir yöneliştir; bağımlılık ise zorunluluktan doğan bir boyunduruk. Biri seni güçlendirir, diğeri zincire vurur. İnsan, başkalarının beklentilerine hapsolduğunda, kendi doğasını unutmaya başlar. İşte asıl yalnızlık budur. Ben sana gerçek mutluluğun adresini veriyorum.”
![]() |
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir. |
Bir an sessizlik oldu. Sonra Diogenes, batmakta olan güneşi
işaret etti.
“Güneş, onu izleyenlerden habersiz doğar ve batar. O, başkalarının alkışına ihtiyaç duymaz. İnsan da böyle olmalı: Kendisi için var olmalı, başkalarının onayı için değil.”
Zenon, Diogenes’in sözlerine hayranlık duyuyordu ama içinde hâlâ çözülmemiş bir şeyler vardı ve şöyle sordu:
“Ama herkes toplumu reddederse, insanlık nasıl bir arada yaşayabilir? İlerleme nasıl gerçekleşebilir?”
Diogenes omuz silkerek cevap verdi:
“Başkalarına karşı sorumluluk hissetmek seni zincire vurur. Kendi doğana uygun yaşa ve başkalarına karışma.”
Zenon başını hayır anlamında iki yana salladı.
“Ama insan sadece kendini düşünerek erdemli olabilir mi? Eğer herkes sadece kendi özgürlüğünü önemserse, kimse kimseye yardım etmez, kimse adalet aramaz, toplumsal bir ilerleme dahi sağlanamaz… İnsan yalnızca bireysel özgürlüğü için mi yaşamalı?”
Diogenes hafifçe gülümsedi ama bu soruya derinlemesine yanıt vermedi.
“Eğer insanlar gerçekten doğasına uygun yaşasaydı, böyle sorulara bile gerek kalmazdı.”
“Belki de özgürlük, sadece bireyin bağımsızlığı değil, aynı zamanda başkalarıyla uyum içinde yaşamasıdır”
![]() |
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir. |
5. Gereksiz Olanın Yükü/ Yeni Bir Yol
"Geçen gün nehrin karşısında avuçlarıyla su içen çocuğu hatırlıyor musun?"
"O gün, ihtiyacım olduğunu sandığım bir şeyden kurtuldum."
![]() |
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir. |
Zenon, bir an duraksadı. Sonra kaşlarını çattı.
"Ama o kâseyi neden kırdın? Onu bir başkasına veremez miydin? Kırma ihtiyacın bile bir tür bağımlılık değil mi?"
"Ah, Zenon… Asıl mesele kâseyi kırmak değildi ki, ona duyduğum ihtiyacı kırmaktı. Çocuk bana şunu öğretti: Bizi saran zincirler, nesneler değil, onlara yüklediğimiz anlamlardır."
"Ama her şeyi reddetmek de bir saplantı olabilir.""Özgürlük, ne sahip olmak ne de tamamen vazgeçmek değil; ikisi arasında bir yerde durmak olmalı."
"Belki de gerçek özgürlük, neye tutunduğunu bilmekte gizlidir. Bir kâseyi taşımak değil, taşıdığın şeyin seni taşımadığından emin olmaktır."
![]() |
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir. |
"Bugüne kadar bana gösterdiklerin için teşekkür ederim, ama benim yolum başka bir yere çıkıyor. Burada ayrılıyoruz."
![]() |
Temsilidir, Yapay Zeka ile üretilmiştir. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder