DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

10 Mart 2024 Pazar

ZAMAN VE MEKAN İÇİNDE ÖZNENİN ALGISI

Zaman ve Mekan İçinde Özne Algısı 



Trenlerin hızlı olup olmaması bağlama bağlıdır, hangi zamanda, mekanda ise hızlı ve yavaş olması değişir ve algılayan öznenin algısı bu yargıda etkindir. Önceki yüzyıllarda kömürlü trenler hızlıydı, 21. yüzyılda ise yüksek hızlı tren teknolojisi karşısında kömürlü trenler yavaş kaldı. Türkiye sınırları içindeki bir yüksek hızlı tren saatte 250-300 km hız yapabilmekteyken, başka ülkelerde saatte 400-600 km hız yapan trenlerin olması, Türkiye'deki trenlerin yüksek hızlı tren mahiyetlerinin sorgulanma sebebi olmaz mı? En azından dünyadaki en hızlı trenin, şimdiki zamanda Türkiye sınırları içinde olmadığını söyleyebiliriz. Duruma bakışımızı zaman ve mekanı göz önüne alarak değerlendiririz. 


Bir de algılayan öznenin durumu algılamasına bakalım. Bir özne ki buradaki öznemiz bir insan ve onun zihinsel algılaması üzerine olacak. Japonya'da biri hızlı trene binmiş, varsayalım ki bu tren saatte 450 km hız yapmış, öznemiz bu hızı deneyimlemişse, 250 km yapan bir trene bindiğinde, bu trenin hızlı tren olduğunu düşünmesini gerektirecek bir şey yoktur. Çünkü özne deneyimleri sayesinde bir kıyaslama yapabilmektedir. Bir de kara trene binse, sanırım kaplumbağa tren yakıştırması yapması kaçınılmaz olurdu. Bunu yapabilmesi için öznenin kaplumbağa, kömürlü tren, 250km hıza ulaşan tren ve 450 km hıza ulaşan tren hakkında deneyimi veya bilgisi olması gerekir. Türkiye'nin bir köyündeki 450 km hıza ulaşan trenden habersiz olan bir özneyi, 250 km hıza ulaşan trene bindirirseniz; bunu kaplumbağa hızı, traktör hızı, kömürlü tren hızı ile karşılaştırdığında hızlı tren algısı oluşacaktır ve kahvehanede okey taşını masaya vururken arkadaşlarına deneyimini anlatacaktır. Anlatacaktır anlatmasına da karşısındaki köylünün kafasında deneyim olmadığı için anlatılanı tam kavrayamayabilir. Bir Afrika kabilesinden birini kömürlü trene bindirmeye nasıl ikna ederdik? Bütün ulaşımını o güne kadar ayakları ile sağlamış bir kabile üyesi için tren fikri tamamen yenidir. Ray, tren nedir ki? Yılan gibi hareket eden, ateş yandığında çıkan dumana benzer bir şeyi havaya salgılayan ama aynı zamanda devasa büyüklükte olan bir şey. Bütün insan algısı bir bağlam ve deneyim içerisinde anlam kazanıyor.


Amerika'yı Avrupalılar keşfetmeden önceki hayatlarında atabinme deneyimleri yoktu, bu yüzden ata binip gelen Avrupalıları, bir mitleri ile birleştirip, tanrıların gelişi olarak algıladılar. 20. yüzyılın başındaki Anadolu insanlarına bisiklet 'cin arabası' olarak gelmişti. Zaman değişmekte, mekan değişmekte, öznenin deneyimi değişmekte ve her şey değiştikçe de öznenin algısı değişmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder