DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

21 Temmuz 2014 Pazartesi

İlk Blog



İlk blog yazım nasıl olmalı, bilmiyorum. Bir şekilde başlayacağız. Bunun bir yöntem bilimi var mı? Niye blog yazmak istediğim aslında bir okuyucu bulmak değil, ama kim fikirlerinin okunmamasını ister. Kafka vasiyetinde yazdığı her şeyin yakılmasını istemiş, ben bir kafka değilim demek ki, bir de Kafka okunmak istemediği için mi, böyle bir vasiyet bıraktı yoksa başka bir amacımı vardı diye sormadan da edemiyorum. 


Şanlıurfa'da gelen haber ise beni biraz üzdü. Merakla takip ettiğim Göbeklitepe kazısının başındaki Klaus Schmidt vefat ettiği haberini okudum. Ümidim kazının başına işinin ehli bir arkeolog gelecek yıldan itibaren devam etmesidir. M. Ö. 11.000 ile 8.000 arasına tarihlenen T biçimindeki taşlardan oluşur. Yerleşim yeri değil inanç merkezi olduğu düşünülmektedir. Taşların insan formunda olduğuna dair kanıtlar tespit edilmiştir. Taşların üstlerinde hayvan motifleri dikkat çeker. Yuvarlak alana dikilen küçük taşların ortasında iki büyük T biçiminde taşlar düşündürücüdür. Bu konuda daha fazla bilgi için "Bilim ve Teknik" dergisinin Temmuz 2014 sayısına bakabilirsiniz. 

Tarihte bilinen ilk inanç merkezinden, tarihte ilkleri yapan Sümerlere yolculuğumuzu devam ettirelim. "Tarih yazı ile başlar." Bunun nedeni yazının duyguları ve düşünceleri aktaran en iyi araç olmasındandır. Sümerler yazıyı icat ederek duygu ve düşüncelerini bize en iyi şekilde aktaran ilk toplumdur. İlk bilenen ninni, atasözü, reçete, destan gibi yazı ile bize aktarılabilecek olguların ilklerini onların bize bıraktığı tabletlerden okuruz. Ben çiviyazısı bilmediğimden dolayı tabletleri okuyamam, ama bu işle geçinen kişilerden okuyabiliyorum. Bunu yapan "Samuel Noah Kramer" isimli araştırmacıya ne kadar teşekkür etsem azdır. Bu bilgileri onun "Tarih Sümer'de Başlar" kitabında okudum. Elbette bu alanda tek kişi değil belki isminin geçmesi gereken bir çok isim vardır. 

Bir diğer okuduğum kitap L.W. King ve H.R. Kall'ın 1930'dan önce yazdıkları kesin olan "Mısır, Kalde, Suriye, Babil ve Asur Tarihi" kitabıdır. Kitap arkeolojik olarak ele alınmış, Mısır'ın kral mezarları tartışılmadan önce M.Ö 70.000-10.000 arasında Afrika'nın zannedildiği gibi yeşil olmadığını kalıntılarla yola çıkarak iddia ediyorlar. Piramitlerin nasıl yapıldığını açıklayan sayfalar dikkat çekiyor. Yapılış taktiği ve kullanılan aletlere ışık tutuluyor. Kitapta kendinizi Mısır, Suriye, Irak ve İran topraklarında buluyorsunuz. Sadece o kadar ile değil Girit ve Mısır arasındaki ilişkiden ve Girit'in nasıl Mısır'dan etkilendiğini anlatıyor. Girit'te bulunan M.Ö. 2000 yıllarına tarihlenen Minos Uygarlığı adı verilen uygarlık Batının ilk uygarlığı kabul edilir. 

Bu kadar tarihten sonra tarih ile bugünü biraz karşılaştırmak istiyorum. 11. yüzyılda yazılmış olan Nizamül-Mülk'ün "Siyasetname" eserini yeni bitirdim. Kitapta "adalet" kavramı o kadar çok geçmektedir ki bazen usanıyorsun. Hükümdarın her işi nasıl yapacağını anlattıktan sonra adil olması gerekliliğini yazar. Bu kadar adaletten dem vururken ülkemizdeki adaletsizlikleri düşünüyorum da bize hiç yakışmıyor. Ülkemizi yöneten insanlar adil mi?, hiç sanmıyorum. Şimdi diyeceksiniz diğer ülkeler farksız mı?, bana ne sen onlar gibi mi olmak zorundasın. Bunun yanında onların iyi hallerinden dem vururum. Bilim ve Teknik hatta diğer konularda da pek ilerde olduğumuz söylenemez. Peki neden dem vururum biliyor musunuz?, Onların silahı var, teknolojide senden ilerdeler, en ufak maddeyi onlardan alıyoruz. Neden biz silah, teknoloji ve diğer maddeleri üretemiyoruz. Bu uykudan ne zaman uyanacağız. Birisi bizden olana saldırdığında bu durumda ancak bakarız. Ancak beddua ederiz. İsrail Filistin'e saldırdı, mazlumlara zulüm etti. Eyvallah da!! 1949'dan beri bu olay devam ediyorsa halk neden bir gaflet uykusundalar. Onların durumuna biz 1. Dünya savaşında düşmedik mi?, Bize sadece Çukurova bölgesini bıraktıkları zaman, şahlanıp Misak-i Milliye'yi elde etmedik mi? 

Diyelim bunu başaramamış olsaydık, Gazze'den farksız mı olacaktık. Bu kadar tehdit var iken hala hazır değilsek bu müstahak değil midir.? İsrail malı almayalım: tohumu nereden alacağız.. Muhtaçlıktan kurtulmadıkça zulümden de kurtulamayız. Tamam çuvaldızı batırın onlara ama dönelim iğneyi de kendimize batıralım, Muma elimizi koyalım uyanalım. Yaptırım gücümüz yoksa hiçbir şeyiz. 

Nizmülmülk'ün tek hatası kadın konusudur. Almanya'da Merkel Almanya'yı çok güzel yöneterek onun kadına hükmetme yetkisi verilmez tezini çok güzel çürütmüştür. Nitelikli kadınların tarihte ülkeleri gayet iyi yönettiklerini rastlanmaktadır. Bu bize ortaçağın algısını gösteren bir kaynak, Selçuklu hayatını yansıtan önemli bir kitaptır. Her siyaset ile uğraşmak isteyen kişinin okuması gerekir.

Gezmek istiyorum, neresi olduğu o kadar önemli değil şu an en yakın görünen yer köy, köyde güzelde dışarıdan içine girdin mi, dedikodu! arasında kendini buluyorsun. Hayvan ot görürsün dersen İzmir/Buca'da yeterince var. İlçe ama kasabadaki gibi köpekler kendilerine bölge yapmış, başka köpek bölgesine girince havlamaya başlıyor. Tabi bir de hobileri araba kovalamak, otobüs duraklarına yatıyorlar canları sıkıldı mı, arabayı kovalıyorlar. Ara sokaktan geçerken kenara bağlanmış atı görmeniz olağan... İlk kayıta gittiğim gün ara sokakta tavuk görünce şaşırmıştım. Eğitim-Öğretim dönemi boyu bunlarla yaşıyorum. Dönemin bitmesine yakın abimle İzmir Agora'ya gittik, Agora şehir meydanı demekmiş cep telefonunun faydası abim hemen bakmıştı. Müze kartı çıkarınca beleşe girdik ama daha bir kez girdim, Ramazan bitsin de Konya'da bir müze turuna çıkayım. Konya'da ne var diyenler varmış onlara cevaben: Ücretsiz ama olsun onuda belirtelim "Çatalhöyük", "Karahöyük", "Gilistira"(daha gitmedim, Karahöyük'e de gitmedim.), "Karatay Medresesi", "Alaaddin Camisi ve Sarayı", "Sırçalı Medresesi", "İnce Minare Medresesi", "İshak Paşa türbesi", "Mevlana Dergahı ve Türbesi", "Şems-i Tebriz camisi", "Sille", hanlar, hamamlar, camiler vs... say say bitmez. Anadolu Selçuklu Devletini anlamak istiyorsan bir kere Konya'ya geleceksin... Osmanlı Kuruluş Dönemini anlamak için "Bursa", İmparatorluk dönemi için Balkanlar diyorlar daha gidemedik. Hunları anlamak için büyük bir bozkır bulun ve orada ata binin, Göktürkler için Orhun abidelerine gitmek lazım, Uygurları anlamak için Manihaizm ve Budizm tapınağı gezmek gerek ama Hunlara yaptığınız işin onlarda da geçerli olduğunu unutmayın. Medeniyeti anlamak için uzun bir yolculuk lazım onu başka zaman yazarız... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder