DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

12 Nisan 2021 Pazartesi

YUNAN HARFLİ TÜRKÇE NASREDDİN HOCA FIKRALARI (41-50)

Burada, Yunan harfli Türkçe(Karamanlıca) bir kitapta derlenmiş olan Nasreddin Hoca fıkralarının, 41-50 numaralı fıkralarının çeviryazısını bulacaksınız. Bu eserde, Nasreddin Hoca'ya yakıştırılan fıkraların, kısa birer versiyonunu göreceksiniz. Fıkraların alındığı kitabın künyesi şöyledir:
Meşhur Nasradin Hoca ve Belagat-ı Mezhake yani Gülmekliğe Sağeste Mesuliyet, (Haz. Ioannes Nikolaides), Atina 1908, s.13-17.

 


41. Hocanın bir gün karısı ke(yi)fsiz olup, nasıl olduğunu sual etmekliğe gelenlere hoca, “sabahtan sağ idi amma şimdi ölüyor” der.

42. Tavuklarını bir gün kafese doldurup hoca yanındaki bir karyeye giderken yolda tavuklara acıyıp, şu zavallıları mahpustan ku(r)tarım, diyerek kafes(i) açması ile tavuklar(ın) her biri bir yere uçuşarak dağılıverdiler, derhal hoca elindeki değnek ile hor(o)zu önüne katıp, “gece yarısı sabahın yaklaştığını bilirsin de gündüzleyin doğru yolu bilmez misin?” diyerek kovalayarak köye götürür.

Yunan Harfli Türkçe Nasreddin Hoca Fıkraları

43. Günlerin birinde hoca mezarlık arasında gezerken kaza(y)en bir eski mezar içerisine düşer ve ölü gibi uzanıp yatıp, “dur bakayım Azrail nasıl gelir” diye dururken, birden bire bir kuvvetli cıngırdak kurul dusudur (?) eşidilmesi ile hoca kıyametin başıdır zannı ile başını delikten çıkarıp bakarken meğerse o sırada üzerinden kervan geçmekte imiş, kervanın katırları hocanın başından ürkmelerinden tekmil üzerlerindeki yükü atarak harap eylemiş olmalarından sahipleri sebebini aramaklığa başlarlar ve hocayı delikte bulup, “bire herif sen burada ne yapıyorsun?” dediklerinde, hoca, “ben ölülerdenim ve burdan seyrediyorum” der; onun üzerine kervan ademleri, “gel iyi bir seyretdirelim” deyip bir güzel dayak atıp koyuverirler. Hoca başı kıçı yaralı evine gelir, karısı “nerede idin” ve “ne oldun” demesine hoca da “ben öldüm de  mezarda idim” der; “öyle ise ahrette ne var” dedikte(n sonra), “rahat durana bir şey yoktur lakin kervan katırı ürkütene güzel dayak (v)urulması var” der.

Yunan Harfli Türkçe Nasreddin Hoca Fıkraları


44. Bir gün hoca kurt avına gidip kurdun yuvasında bulunmamasından hoca yuvaya girip saklanır. Kurt gelip yuvaya girer girmez hoca kuyruğundan yakalayıverir, kurtta ayakları ile toz koparmaya başlar. Hocanın arkadaşları “toz çıkarmasının sebebi nedir”, demelerine; “tuttuğum kuyruğu koparırsa o vakit sebebini görürsünüz” der.

Yunan Harfli Türkçe Nasreddin Hoca Fıkraları


45.  Günlerin birinde hoca dağda odun keserken ağaç üzerinde bindiği dalı kesmeye başlar, o sırada oradan geçmekte olanın birisi, “hoca ne yapıyorsun? Şimdi düşersin, bindiğin dalı kesiyorsun” deyip gider; filvaki biraz sonra hoca yere düşer ve derakap o ademin arkasından koşup, “sen düşeceğimi bildin, öleceğimi de bilirsin, söyle” diye buna tacizlik vermekliğe başlar. O ademinde tahammülü tükenip, hocaya der ki “merkebine odun yükleyip şu yoldan gidesin, merkebin birinci kavara çekmesinde yarı canın ve ikinci de tekmili çıkar” der. Hoca merkebinin birinci kavarasına “canımın yarısı” ikincisine de “tekmili çıktı” deyip, yere yatıp uzanır; biraz vakit sonra ordan gelip geçenler “hoca ölmüş” deyip, bir tabut getirip içine koyup götürürken bir balçık yere geldiklerinde savuşmak üzere aralarında münaza hasıl olmasından hoca tabuttan başını çıkarıp “ ben sağ iken balçığın yan tarafından geçerdim” der.

46. Hoca evinin altında bir ahır yapmak için yer altından kazmaya başlar, bir hayli eşdikde(n sonra) komşusunun ahırına delinip komşusunun öküzlerini görür görmez karısının yanına seğirdip “müjde karı Rum devrinden kalma bir sağ öküz dolu ahur buldum” der.

Yunan Harfli Türkçe Nasreddin Hoca Fıkraları


47. Hoca everdiği kızlarının birinin kocası kiremitçi ve diğerlerinin ki de çitçi imiş; bir gün kızlarının her ikisi de gelip birisi yağmur yağarsa ve diğeri de yağmur yağmazsa güzel getceklerine dair hallerini söyleyip gittikten sonra karısı “koca kızlarımızın halleri nasıl” dedikte(n sonra) “karı ikisinden birisi belasını bulacakdırya bilmem hangisidir” der.

48. Bir gün hoca diğer bir memlekette bir hayli ademler toplanıp aya bakmakta olduklarını görmesi ile “memlekette tekerlek kadar olan aya bile kimse bakmaziken burada hilal kadarına ne kadar adem cem olup bakarlar” demiştir.

49. Bir gün hoca bir nehirde su terazilerini görmek isteyip gördükde(n sonra) “bunlar nedir” diye sual eder, “bunlar bizim şehirin zekiridir” demelerine hoca da “öyle ise bunlara göre fucularınız da olmalıdır” demiştir.

50. Hoca, kadim-i Allah’a “bana bin lira ver, 999 versen almam” deyi dua etmekte imiş; komşusu Yahudi, hocanın bu duasını sınamak için bir gün bir torba içine 999 lira koyarak gizlice hocanın gelip evine atar. Hoca nice ki torbayı içindeki liralar ile gördü ise “şükr olsun ya Rabb” deyip saymaya başlar ve nice ki 999 olduğunu görürse de “bunu gönderen Allah elbette bir tane daha gönderir” deyip liraları alıkor.

Yahudi hocanın paraları eksikliği için kabul eylediğini görüp, canı sıkılıp hocaya gelir ve der ki “hoca ben şaka için mahsusi bu paraları ben atmıştım, eksik olduğu için hoca almaz diye”; Hoca, “ben senden bir şey isteyip almadım, ben Allah’tan bin lira istedim ve bana 999 tane göndermiş elbet bir tane daha gönderir ola” diye paraları vermemesinden hoca Yahudi ile münazalaşır. Bunu üzerine Yahudi hocayı mahkemeye teklif eder, lakin hoca mahkemeye bir hayvana binmezse gitmeyeceğini, söyler. Yahudi, bir katıra bindireceğini, der. Hoca bir de kürk giyinmezse kadı’nın huzuruna çıkmayacağını söylemesinde(n sonra) Yahudi bir de kürk giydirmeye mecbur olur. Hoca ve Yahudi kadı’nın huzurunda tekmil yukarıda söylemiş olduğu ifadeyi söyler. Kadı da “dur bakalım hoca da ne ifadede bulunacak” demesine hoca da der ki “ben tanrıdan bin lira istedim O da bana 999 lira gönderdi ben de elbette bir lira daha gönderir ola deyu paraları alıkoydum, bu Yahudi de gelip güya kendisi şaka tarzında paraları bıraktığını iddia ederek benden liraları geri istiyor ve bu Yahudi pek fena adem olduğundan şimdi dururken bu paralar gibi bindiğim katır ile sırtımdaki kürke de benimdir, der” demesine Yahudi de elbette bunlarda benimdir deyup; hoca “gördünüz mü şimdi kadı efendi bu ademi ne iftiracı olduğunu” dedi ve kadıya “Yahudi’ye sen haksızsın” diyerek huzurundan kovdu ve hoca da kürk ve katırla evine geldi.

Yunan Harfli Türkçe Nasreddin Hoca Fıkraları



 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder