41.
Hocanın bir gün karısı ke(yi)fsiz olup, nasıl olduğunu sual etmekliğe
gelenlere hoca, “sabahtan sağ idi amma şimdi ölüyor” der.
42.
Tavuklarını bir gün kafese doldurup hoca yanındaki bir karyeye giderken yolda tavuklara
acıyıp, şu zavallıları mahpustan ku(r)tarım, diyerek kafes(i) açması ile tavuklar(ın)
her biri bir yere uçuşarak dağılıverdiler, derhal hoca elindeki değnek ile
hor(o)zu önüne katıp, “gece yarısı sabahın yaklaştığını bilirsin de gündüzleyin
doğru yolu bilmez misin?” diyerek kovalayarak köye götürür.
Yunan Harfli Türkçe Nasreddin Hoca Fıkraları |
43.
Günlerin birinde hoca mezarlık arasında gezerken kaza(y)en bir eski mezar içerisine
düşer ve ölü gibi uzanıp yatıp, “dur bakayım Azrail nasıl gelir” diye dururken,
birden bire bir kuvvetli cıngırdak kurul dusudur (?) eşidilmesi ile hoca kıyametin
başıdır zannı ile başını delikten çıkarıp bakarken meğerse o sırada üzerinden kervan
geçmekte imiş, kervanın katırları hocanın başından ürkmelerinden tekmil
üzerlerindeki yükü atarak harap eylemiş olmalarından sahipleri sebebini
aramaklığa başlarlar ve hocayı delikte bulup, “bire herif sen burada ne
yapıyorsun?” dediklerinde, hoca, “ben ölülerdenim ve burdan seyrediyorum” der;
onun üzerine kervan ademleri, “gel iyi bir seyretdirelim” deyip bir güzel dayak
atıp koyuverirler. Hoca başı kıçı yaralı evine gelir, karısı “nerede idin” ve
“ne oldun” demesine hoca da “ben öldüm de
mezarda idim” der; “öyle ise ahrette ne var” dedikte(n sonra), “rahat
durana bir şey yoktur lakin kervan katırı ürkütene güzel dayak (v)urulması var”
der.
Yunan Harfli Türkçe Nasreddin Hoca Fıkraları |
44.
Bir gün hoca kurt avına gidip kurdun yuvasında bulunmamasından hoca yuvaya
girip saklanır. Kurt gelip yuvaya girer girmez hoca kuyruğundan yakalayıverir,
kurtta ayakları ile toz koparmaya başlar. Hocanın arkadaşları “toz çıkarmasının
sebebi nedir”, demelerine; “tuttuğum kuyruğu koparırsa o vakit sebebini
görürsünüz” der.
Yunan Harfli Türkçe Nasreddin Hoca Fıkraları |
45. Günlerin birinde hoca dağda odun keserken ağaç
üzerinde bindiği dalı kesmeye başlar, o sırada oradan geçmekte olanın birisi,
“hoca ne yapıyorsun? Şimdi düşersin, bindiğin dalı kesiyorsun” deyip gider;
filvaki biraz sonra hoca yere düşer ve derakap o ademin arkasından koşup, “sen
düşeceğimi bildin, öleceğimi de bilirsin, söyle” diye buna tacizlik vermekliğe başlar.
O ademinde tahammülü tükenip, hocaya der ki “merkebine odun yükleyip şu yoldan
gidesin, merkebin birinci kavara çekmesinde yarı canın ve ikinci de tekmili
çıkar” der. Hoca merkebinin birinci kavarasına “canımın yarısı” ikincisine de
“tekmili çıktı” deyip, yere yatıp uzanır; biraz vakit sonra ordan gelip
geçenler “hoca ölmüş” deyip, bir tabut getirip içine koyup götürürken bir
balçık yere geldiklerinde savuşmak üzere aralarında münaza hasıl olmasından
hoca tabuttan başını çıkarıp “ ben sağ iken balçığın yan tarafından geçerdim”
der.
46. Hoca
evinin altında bir ahır yapmak için yer altından kazmaya başlar, bir hayli
eşdikde(n sonra) komşusunun ahırına delinip komşusunun öküzlerini görür görmez
karısının yanına seğirdip “müjde karı Rum devrinden kalma bir sağ öküz dolu
ahur buldum” der.
Yunan Harfli Türkçe Nasreddin Hoca Fıkraları |
47. Hoca
everdiği kızlarının birinin kocası kiremitçi ve diğerlerinin ki de çitçi imiş;
bir gün kızlarının her ikisi de gelip birisi yağmur yağarsa ve diğeri de yağmur
yağmazsa güzel getceklerine dair hallerini söyleyip gittikten sonra karısı “koca
kızlarımızın halleri nasıl” dedikte(n sonra) “karı ikisinden birisi belasını
bulacakdırya bilmem hangisidir” der.
48.
Bir gün hoca diğer bir memlekette bir hayli ademler toplanıp aya bakmakta
olduklarını görmesi ile “memlekette tekerlek kadar olan aya bile kimse
bakmaziken burada hilal kadarına ne kadar adem cem olup bakarlar” demiştir.
49.
Bir gün hoca bir nehirde su terazilerini görmek isteyip gördükde(n sonra)
“bunlar nedir” diye sual eder, “bunlar bizim şehirin zekiridir” demelerine hoca
da “öyle ise bunlara göre fucularınız da olmalıdır” demiştir.
50. Hoca,
kadim-i Allah’a “bana bin lira ver, 999 versen almam” deyi dua etmekte imiş;
komşusu Yahudi, hocanın bu duasını sınamak için bir gün bir torba içine 999
lira koyarak gizlice hocanın gelip evine atar. Hoca nice ki torbayı içindeki
liralar ile gördü ise “şükr olsun ya Rabb” deyip saymaya başlar ve nice ki 999
olduğunu görürse de “bunu gönderen Allah elbette bir tane daha gönderir” deyip
liraları alıkor.
Yahudi
hocanın paraları eksikliği için kabul eylediğini görüp, canı sıkılıp hocaya
gelir ve der ki “hoca ben şaka için mahsusi bu paraları ben atmıştım, eksik
olduğu için hoca almaz diye”; Hoca, “ben senden bir şey isteyip almadım, ben
Allah’tan bin lira istedim ve bana 999 tane göndermiş elbet bir tane daha
gönderir ola” diye paraları vermemesinden hoca Yahudi ile münazalaşır. Bunu
üzerine Yahudi hocayı mahkemeye teklif eder, lakin hoca mahkemeye bir hayvana
binmezse gitmeyeceğini, söyler. Yahudi, bir katıra bindireceğini, der. Hoca bir
de kürk giyinmezse kadı’nın huzuruna çıkmayacağını söylemesinde(n sonra) Yahudi
bir de kürk giydirmeye mecbur olur. Hoca ve Yahudi kadı’nın huzurunda tekmil
yukarıda söylemiş olduğu ifadeyi söyler. Kadı da “dur bakalım hoca da ne
ifadede bulunacak” demesine hoca da der ki “ben tanrıdan bin lira istedim O da
bana 999 lira gönderdi ben de elbette bir lira daha gönderir ola deyu paraları
alıkoydum, bu Yahudi de gelip güya kendisi şaka tarzında paraları bıraktığını
iddia ederek benden liraları geri istiyor ve bu Yahudi pek fena adem olduğundan
şimdi dururken bu paralar gibi bindiğim katır ile sırtımdaki kürke de benimdir,
der” demesine Yahudi de elbette bunlarda benimdir deyup; hoca “gördünüz mü
şimdi kadı efendi bu ademi ne iftiracı olduğunu” dedi ve kadıya “Yahudi’ye sen
haksızsın” diyerek huzurundan kovdu ve hoca da kürk ve katırla evine geldi.
Yunan Harfli Türkçe Nasreddin Hoca Fıkraları |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder