Mezopotamya-Eridu ve Uruk |
Eridu kentinde temelleri M.Ö. 6. binyıla kadar dayanan tapınak temeli vardır ve bu yapı M.Ö 3000 civarında doruk noktasına ulaşarak büyük bir tapınak olarak karşımıza çıkar. Bu tapınakta ve diğer tapınaklarda tanrılara sunu sunulduğu gibi, tarımsal ürünün depolanması ve dağıtılmasının sağlandığı yapılar vardı. Tanrı Enki, Eridu’nun hükümdarı olarak metinlerde yer almıştı. Tanrı Enki’nin ortağı olarak tanrıça Damgalnunna/Damkina, “prensin Büyük/Gerçek eşi” olarak anılıyordu. Tanrı Enki ve tanrıça Dagalnunna’nın çocukları vardı. Bu çocuklardan biri Eridu’ya ilhak edilmiş bir Ku’ar kentinin tanrısı Asalluhi’ydi. Panteonların oluşumunda siyasal etkinin olduğunu gösteren bir unsurdur.
Enki |
Sümer Kral Listelerine göre tanrılarca ilk krallığı kurma görevi Eridu’ya verilmiştir. Mitolojik olarak anlatılan duruma göre 8 kral uzun süre Eridu’da krallığı yönetmiştir. Tufan’dan sonra ise Eridu’da kral olmamış, krallık sırasıyla Kiş, Uruk ve Ur’a geçmiştir. Oysa bahsedilen dönemde her kentin kendini yönettiği bilinmektedir ve bahsedilen hükümdarlık yılları gerçek olamayacak sayılardadır. Bu sadece Eridu’nun siyasi ve dini önemini gösteren bir metin olarak okunabilir.
“Enki ve Ninhursag” miti, M.Ö. 2. binyıl başında yazılmışsa da daha eski bir mit olduğu kesindir. Enki ile Ninhursag eşit güçlere sahip olmalıdır. Bugünün bakış açısı ile yasak ilişki olarak görülebilecek olaylar, bu mit içersinde ve diğer Mezopotamya mitleri içinde, tanrılar arasında olması doğal karşılanan olaylardır. Elbette buradan yola çıkarak, halkın böyle bir anlayışa sahip olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Hakeza kanıtlar insanlar arasında böyle durumların kabul edilmediği yönündedir. Bu ilişki düzeni muhtemelen tanrılar dünyasındaki oluşumu açıklamak için uygulanmış bir yöntemdir. Bu mitte, Enki, hanımı Ninhursag ile Dilmun ülkesine yerleşmektedir ama metnin bu kısmında Ninhursag, Ninsikila(Saf Hanım) olarak isimlendirilmiştir. Ninsikila’nın ülkenin tatlı suyunun olmadığından ve toprakların ekilemediği için yakardığını görürüz. Enki’nin buyruğuyla Utu, topraktan suyu çıkaracaktır. Mezkûr ülkede üretimin bol olduğu göndermesi vardır ki, mitin tarımın ortaya çıkışına tanrısal bir kök, olaylar dizesi verdiği açıktır. Metnin burasında Enki’nin bir olay için An adına yemin etmesi, Eridu içinde An’ın eskiden önemli bir tanrı olarak kabul edildiğine gönderme yapıyor olabilir. An’ın yerine Enki geçmiş olabilir veya metin yeniden yazılırken yeni bir formda An eklenmiş de olabilir. Görülen odur ki, Enlil’in mitte önemli bir yer aldığı görülmez. Dünyadaki kültür işleri ile ilgilenen tanrıların nasıl meydana geldiğine dair tanrısal düzen Enki’nin bir takım faaliyetleri ile açıklanmaktadır. İlk olarak eşi Ninhursag ile olan ilişkisinden Ninsar isimli, “Yenilecek Bitkilerin Hanımı” dünyaya gelir. Enki, Ninsar ile de ilişkiye girecek, bu ilişkiden de Ninkura isimli “Lifli Bitkilerin Hanımı” dünyaya gelecektir. Enki bu seferde Ninkura ile ilişkiye girer ve bu ilişkiden de Uttu dünyaya gelir. Enki, Uttu ile de ilişkiye girmek istemektedir ama bu sefer Ninhursag’ın müdahale ettiğini görürüz. Enki, Uttu ile ilişkiye girer ama Ninhursag, Enki’nin spermini çıkararak, bunlardan yedi tane bitki yaratır. Fakat Enki bu bitkileri yer ve Ninhursag bu duruma sinirlenerek “asla yöneltmeyeceğim ona hayat bakışımı, ölecek böylece!” şeklinde Enki’ye lanet okur. Ancak tanrıların yardımıyla bir tilki Ninhursag’ı ikna edecektir. Enki’nin ve Ninhursag’ın beraber yaratıcı olarak yer aldığı mitte, Ninhursag, Enki’ye kardeşim diye hitap etmesinden eşit oldukları anlaşılır. Hatta bu mitte, Ninhursag’ın Enki’den daha önemli bir tanrı olduğu yorumu bile yapılabilir. Enki’nin nasıl iyileştiğine ve bazı tanrıların nasıl ortaya çıktığını metnin son kısmında görürüz. Ninhursag, Enki’ye sırayla “Neren ağrıyor kardeşim?” sorusunu sorar. Enki ise sırayla, kafasının, saçlarının, burnunun, ağzının, boğazının, kolunun, kaburgalarının, böğrünün ağrıdığını söyler. Ninhursag, Enki’nin her ağrısı için aynı sıra ile bir tanrı yaratmıştır. Bu tanrılar, “Tanrı Aba.u'yu”, “Tanrıça Ninsikila”, “Tanrıça Ninkiriutu”, “Tanrıça Ninkasi”, “Tanrıça Nazi”, “Tanrıça Azimua”, “Tanrıça Ninti”, “Tanrı En.şa6.ag” şeklinde Enki’nin ağrılarına karşılık yaratılmıştır. Enki, bu tanrıların kaderlerini tayin eder. Enki, “Aba.u bitkilerin kralı” ve “Ninsikila Magan'ın Hanımı” olacak der; “Ninkiritutu Ninazu ile evlenecek”, “Nikasi arzuları yerine getirecek”, “Nazi Nindara ile evlenecek”, “Azimua Ningiszida ile evlenecek” der; “Ninti Ayların Hanımı” ve “En.şa6.ag Dilmun'un efendisi” olacak der. Enki, Ninhursag’ın ağrıları için yarattığı tanrıları bu şekilde görevlendirmiştir. Metnin dua kısmı, “Ey Saygıdeğer Enki, şan(ın) sürsün!” şeklindedir.
Eridu |
“Enki ve Ninhursag” miti Dilmun’da geçmektedir. Bu teknik işler tanrısı olarak yorumlanan Enki’nin Dilmun’a verimli bir ziraat sağlaması ile ilgilidir. Enki, Dilmun’a geldiğinde, Ninhursag’ın isteği üzerine Utu aracılığıyla topraktan suyun çıkmasını sağlar ve böylece Dilmun’da verimli ziraat yapılmaya başlanır. Yetişen bitkilerin kaderini Enki tek başına tayin eder, buna Ninhursag sinirlenecektir. Enki’ye musallat ettiği laneti iyileştirmesi Ninhursag’ın sağlık tanrısı olması özelliğini göstermektedir. Ninhursag’ın yarattığı tanrıların kaderini de Enki tayin eder. Bu mit aynı zamanda Dilmun’un yerel tanrılarının Sümer inanç sistemine yerleştirme eylemlerinden birisidir. Bu mitte, Dilmun’un hükümdar tanrıları bizzat Enki tarafından atanarak, Sümer sistemine bağlanmıştır.
Eridu |
M.Ö. 2. binyılın başında yazılmış ama içeriğinin M.Ö. 3 binyılın sonu ile ilişkili olduğu düşünülen “Dünyayı Düzenleyen Enki” metninde, Enki’nin konumu normal olarak çok önemlidir. Daha metnin başlangıcında Enki’nin “efendi,” “bütün evrende yüce” ve “doğası gereği hükümdar” olduğunu okuruz. Metinde Enki, “Anunna’lar için bolluğun hâkimi”dir, Ekur’da herşeyin kadiridir. “Yerde ve gökte herşeye gücü yeten”dir. Ayrıca metinde “insanların hepsinin hükümdarı” olarak selamlanır. Bolluk, bereket, zenginlik sağlayan tanrıdır. Tanrıların tükettiği şeyleri sağlayandır. Metnin kırkıncı satırında Enlil’den “yüce dağ” olarak bahsedilerek, Enki’nin gücünü Enlil’in bahşettiği vurgulanır. Fakat olağanüstü yeteneklere sahip olan bir tanrı olarak tasvir edilmesi, Enlil’in altına iliştirilmeye çalışırken ister, istemez eski gücünün ihtişamını taşımaktadır. "Babam, yerin ve göğün hükümdarı,/Evrenin ilk sırasına koydu beni!/Ağabeyim, bütün ülkelerin kralı,/Bütün Güçleri ellerimde topladı/Ve Ekur' dan, Enlil tapınağından/ Apsu'mun kıyısındaki Eridu'ya/Bütün teknikleri getirdim!/Meşru mirasçıyım ben Boğa' dan doğdum/An 'ı gururlandıran oğulum.” Satırlarında da görüldüğü gibi Enki’nin önemli gücünü Enlil’den aldığını, teknik becerileri, Nippur’dan Eridu’ya taşıdığını göstermeyi amaçlayan bir metindir. Metnin devamında ise sanki Enlil’in önünde olduğu izlenimi verilircesine, Enki, kasırga olarak, ülkenin büyük efendisi, hükümdarların ilki, dünyanın babası, tanrıların abisi, bolluğu yaratan olarak tasvir edilir. Metnin devamında ise Enki’nin konumu yumuşatılarak evrenin mühürdarı olarak tanımlanır ve arkasından An ile beraber adalet dağıtan, Enlil ile beraber kaderlere hükmeden olarak tasvir edilir. Burada gücü Enlil’in verdiği vurgulanmamış olsa, Enki’nin en yüce tanrı olduğu bile düşünülebilirdi. Bu metin Enki’nin Sümer panteonuna bağlanma çabalarından birisi olarak yorumlanabilir ve çelişkili olarak Enki ister istemez her şeye gücü yeten olarak tasvir edilmiştir. Sadece bunu bahşedenin Enlil olduğu vurgulanmıştır. Ama evrenin tüm düzeninden Enki’nin sorumlu olduğu açıktır.
Enki, “kaderlerin efendisi” olarak, ülkeyi gezmeye karar verir. Enki önce Sümer’e varır, ardından Ur’a varır; Sümer ve Ur’un kaderlerini tayin eder. Metnin devamında Meluhha, Magan, Dilmun kentlerinin kaderlerini tayin eder. Enki yukarıda ismi geçen yerler için olumlu kaderler tayin ederken, Elam ve Marhaşi için olumsuz bir kader biçmiştir. Enki için metinde “Enlil’in ülkede iktidar verdiği hükümdar” denildikten sonra, Enki’nin Elam ve Marhaşi’nin evlerini ve surlarını yıkarak, Nippur’a “evrenin kralı Enlil”e götüreceği belirtilir. Enki, Martu’ların kaderini olumlu tayin eder. Enki’nin bu süreçte yaptıklarından Enlil memnun olmuştur. Enlil’in memnuniyetinden sonra Enki’nin hükümdarlık tacını ve kraliyet tacını takması, Enlil nezdinde Nippur’dan alınan onayı simgeliyor olmalıdır. Burada isimlerini vermeyi gerekli görmediğimiz tanrıları ayrı ayrı yerlere atadı. Bu yerler, iki nehir, lagün, deniz, otlaklar olarak sıralanır. Metnin devamında ise bir takım tanrılar, bir takım görevlerin başına atanır. Ayrı ayrı tanrıların başına atandığı görevler, tarım, tahıl, tuğla, inşa, çobanlık, elyaf işi olarak sıralanır. Enki kültürel olan bu görevleri atadıktan sonra Anunna’lar için evlerinin yerlerini belirler. Gökyüzündeki görev için, Utu tüm evrende görevlendirilir. İnanna’ya görev verilmemiş olmasına, İnanna itiraz eder. Metinde İnanna ağzından Enki tarafından tanrıçalara verilen işler sıralanır. Bu işler, ebelik, ahşap ve maden işleri, yazı, kara ve deniz avı olarak sıralanabilir. Enki, İnanna’ya itiraz ederek, İnanna’nın her şeye sahip olduğunu söyler. Metinde sayılan görevler, İnanna yani Uruk bölümünde ele alınacaktır. Görevler sayıldıktan sonra metnin eksik olması, Enki ve İnanna arasındaki konuşmanın nasıl bittiğini bilmemizi engellemektedir.
M.Ö. 19. yüzyıl civarında yazıya geçirilmiş olan, “Enki ve Ninmah” olarak isimlendirilen metin, ilginç yönleri olan bir miti bize sunar. Metnin başında yukarı ve aşağının ayrıldığı, tanrıların kaderlerinin tayin edildiği, Anunna’ların dünyaya getirildiği, tanrıçaların evlenmesi ve herkesin payını almasından birkaç satırla bahsedilir. Metinde tanrıların beslenmek zorunda olduğunu görürüz; bu da tanrıların çalışmasını gerektirmiştir. İkinci sırada olduğu belirtilen tanrıların angarya işlerle uğraştıkları belirtilir. Bu sırada Enki sürekli yatan ve durmadan uyuyan bir tanrı olarak tasvir edilir. Çalışan ikinci sırada olan tanrılar durumlarından şikâyetçi olarak inliyor ve bir yandan da Enki için, “halimizin sebebi odur, hiç kalkmadan yatıp duruyor,” derler. Tanrılar durumu şikâyet etmek için Enki’nin annesi Nammu’ya giderler. Nammu için metinde, “önde gelen anne” ve “bütün tanrıları dünyaya getiren” tasviri yapılır. Nammu bunun üzerine oğlunun yanına gider ve onu kaldırır. Enki’nin annesi Nammu Enki’ye, “Sen, uzanmışsın yatağına, hiç ara vermiyorsun uyumana, ama tanrılar, yarattıklarım, itiraz ediyorlar! Çık yatağından oğul, Yeteneklerini zekice kullan Ve tanrılara vekiller (?) yarat, ki artık çalışmasınlar!” der. Enki, bir kalıp inşa eder ve annesinden Apsu kıyılarından kil alarak kalıbın içinde yoğurmasını ister. Devamında, Ninmah ilk sırada ona eşlik edeceğini ve ardından bir takım tanrıçanın Nammu’ya yardımcı olacağını söyler. Yaratılcak olan varlığın kaderine bu şekilde hükmedeceğini söyler. Metnin eksik olan parçasında insanların nasıl dünyaya geldiğinden söz edildiği düşünülmektedir. Tanrıların angaryadan kurtulması için yapılan bu etkinlik, insanların çalışmak için meydana getirildiğini göstermektedir. Yapılan faaliyet üzerine bir şenlik verilir, bu şenlikte Ninmah Enki’ye meydan okur. Ninmah’ın “İnsanların doğası(?) iyi de kötü de olabileceği için, ben de onlara keyfime göre iyi ya da kötü bir kader biçerim!” demesi üzerine, Enki’de “öyleyse ben de senin seçtiğin bu iyi ya da kötü kaderi düzelteceğim!” der. Ninmah altı kusurlu adam yaratır, Enki bu altı kusurlu adama metince kötünün düzeltilmesi olarak görülen kaderler biçer. Yedinci kusurlu insanı, Enki yaratır; Ninmah ona güzel bir kader biçmeyi başaramaz. Böylece aralarındaki bu meydan okuma Enki’nin zaferi ile sonuçlanmıştır. Bu metin aynı zamanda, tanrıların efendisi olarak gösterilen Enlil’in yer almadığı bir metindir. Bu da şu anlama gelir ki, insanları yaratan Enki, Enlil’in olmadığı farklı bir panteonun başıdır. Başka metinlerde gördüğümüz ve göreceğimiz gibi, Enki, Enlil’in altına bağlanacaktır. Fakat, Eridu kenti ve Enki, Enlil’in panteonuna bağlanmadan önce ayrı bir panteona sahipti. Enki, annesi ile beraber tanrıların en önemlisiydi. Enki daha sonra Enlil’in baş tanrı olduğu panteona dâhil edilerek, onun verdiği kararların uygulayıcısı gibi gösterilmiştir.
M.Ö. 3. binin sonunu veya M.Ö. 2. binin başını yansıtan mit, “İnanna ve Enki” ismi verilen metinde Enki önemli bir unsur olarak yer almaktadır. İnanna Uruk’tan kalkarak, babası Enki’nin evi, Eridu kentine gider. Burada İnanna için ziyafet verilir. Sarhoş olan Enki, kızı İnanna’ya elinde bulundurduğu teknikleri verir. Fakat kızı İnanna göksel gemisi ile Eridu’dan ayrıldığı zaman, Enki yanlış yaptığını fark ederek durumu geri çevirmeye çalışır. Onca çabasına rağmen İnanna’dan geri verdiklerini alamaz, böylece İnanna babası Enki’den aldığı hediyeleri Uruk şehrine getirir. Enki’de durumu kabul edecektir. Enki, “yerin ve göğün güçlerini(me) elinde tutan,” “tanrıların yüreğine dahi uzaktan sızabilen” ve “her şeyi bilen” olarak tasvir edilir. Mezopotamya’da gelişmekte olan Uruk kentinin, dönemin önemli dinsel kenti olan Eridu’dan meşruluğunu aldığına dair bir mittir. İnanna, Enki’yi ziyaret ederek, kenti için gerekli olan kültür öğelerini alarak kentine getirir. Bu da kentin gelişmesinin tanrısal dünyadaki yansımasıdır.
“Enki Nippur’da” miti, M.Ö. 19. yüzyıl civarı yazılmış ama M.Ö. 3. binin sonlarına kadar götürülebilecek bir mittir. Mitin yazılma amacı Eridu kentinin kendi dinsel üstünlüğünden vazgeçerek, Nippur kentinin dinsel üstünlüğünü kabul etmesi olmalıdır. Aynı zamanda Enki, tanrıların efendisi Enlil’in konumunu da kabul etmiştir. Mezopotamya’daki siyasal gelişmelerin mitlerin yapısını etkilediği anlaşılmaktadır. Mitte, Enki Eridu’da bir tapınak inşa eder, bu tapınak Enki’nin meşhur Apsu’sudur. Fakat tapınağın kaderinin tayininin Nippur’da belirlenmesi gerekmektedir. Bu yüzden Enki, Nippur'a bir hac ziyareti yapar ve Enlil için şölen verir. Enki, Enlil’in mutlu eder, Enlil’in önderliğindeki tanrılar, Enki’nin tapınağı için güzel bir kader çizerler. Bu metinde Enki, ““Efendi Enki,” “Apsu Kralı,” “Enki kaderleri tayin eden efendi,” “Enki en yüce bilge,” “hükümdar” “Nudimmud, Erida’nın efendisi” şeklinde tasvir edilir. Nudimmud, Enki’nin isimlerinden birisidir.
Samuel Noah Kramer’in “Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı” ismi verdiği metinde Enkidu’nun ölüler diyarına inmesi ve orada kalmasının yani geri çıkamamasından sonra Gılgamış, Enlil’den yardım elini uzatmasını istemiş, Enlil yardım elini uzatmayınca Eridu’da ikamet eden Enki’den yardım istemeye gelmiştir. Bunun üzerine Enki yardım elini uzatmış, Utu’ya ölüler diyarında bir delik açmasını emreder. Enkidu böylece ölüler diyarından çıkmıştır. Ayrıca, “İnanna’nın Ölüler Diyarına İnişi” mitinde, İnanna yeraltı dünyasında mahsur kaldığında, ancak Enki’nin yardım elini uzatması ile canlanabilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder