DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

6 Haziran 2022 Pazartesi

DİN VE İKTİDAR(GEORGES BALANDİER)

 

DİN VE İKTİDAR: GEORGES BALANDİER’IN SİYASAL ANTROPOLOJİ ESERİNDE DİN VE İKTİDAR


DİN VE İKTİDAR: GEORGES BALANDİER’IN SİYASAL ANTROPOLOJİ ESERİNDE DİN VE İKTİDAR



“Egemenler, tanrıların aracıları, benzerleri ve akrabalarıdır”(Balandier, 2021, 99) cümlesi ile Georges Balandier Siyasal Antropoloji eserinin beşinci bölümündeki Din ve İktidar bölümüne başlar. İktidar ile tebaa arasındaki bağ, büyü ve din ile sağlanır, iktidarın daha başlangıcında bu bağlılığı ortaya koyan bir mit ortaya çıkar. Bunun yanında atalar kültü veya tapınç kültleri de “siyasal alanın kutsanması görevini yerine getirirler.” Bu durumda atalar kültünde kabile şefi, “ataların sözünü yaşayanlara, yaşayanlarınkini de atalara taşıyan kişi”dir(Balandier, 2021, 100). Kutsal ile siyasal iç içe geçmiştir.

Balandier, iktidarın doğasında siyasal bir dini, teşvik etme olduğunu belirtikten sonra Luc de Heusch’un sözünü paradoksallığına işaret ederek aktarır: “siyaset bilimi karşılaştırmalı dinler tarihinden çıkmıştır.”(Baladier, 2021, s. 100). Üçüncü paragrafta Balandier, Marx’ın görüşlerine başvurur, Marx siyaset felsefesinde devletin aşkınlığını irdeler ve “devlete nüfus etmiş dindarlığı ortaya çıkarır.”(Balandier, 2021, s. 100). Din ve devlet iktidarı doğaları açısından benzerdir. Devlet aşkın görünme isteği içerisindedir.

İktidar toplum ilişkisi kutsiyet yüklüdür, iktidar kutsallaşmıştır, “çünkü her toplum, ölümü demek olacak kaosa dönüş korkusuna ve ebediyet arzusuna sahiptir.” İktidarın kutsal dayanaklarına yer ayırır Balandier ve ilk sırada düzen ve kargaşa yer alır. Emniyet ve beka için düzenin kutsallaştırıldığını, söyler ve devam eder düzenin sağlanması için ve “iktidarın canlılığına şehadet eden güç kullanımı vardır.”(Balandier, 2021, s. 101).

Buradan itibaren Afrika’dan örnekler sunmaya başlar Balandier, kralın düzen getirmek için doğaüstü güçlerle ilişkisi vurgulanır. Ugandalı Alur’ların şefi, komşularını tebaası haline getirmiş ve doğaüstü güçlerle tebaaları arasında şefaatçi olarak hareket ettiği, kendi ve şefliğin ataları ile bağlantı halinde olduğu iddiasındadır. İktidarın kaynağını kutsaldan aldığı vurgulanır, iktidarın kendini düzenleyici olarak kendini dayattığı ve iktidarın sürekliliğin teminatı olduğu düşüncesi dile getirilir. Tiv ve Mossi halklarının siyasi kavramları ve bu kavramların kutsalla olan ilişkisi anlatılır. Düzen için insanların iktidarın kaprislerine katlandığı, iktidarın zorlama gücünü kabul ettikleri anlaşılıyor ve tanrının dünya nizamı ile kurucularının kurduğu toplumsal düzeni bir arada düşünüyorlar. Ayinler ve siyasal eylemlerin varoluş ve düzen için koşul olduğunun dayatıldığı ve kutsal ile siyasal arasındaki dayanışma ile iktidara zıtlaşmanın küfür sayıldığı belirtilir.

Doğaya bağlı toplumlarda, “iktidar ile kutsal arasındaki yakınlık güçlü bir şekilde tesis olmuştur.” Hem iktidar hem de kutsal olan emir ve yasaklar sistemine; dünya ve toplum için nizam formüllerine referansta bulunulur. Kutsal ve iktidar birbirini tamamlar, zıtlıkları bir araya getirir; düzenin idamesine beraberce katkı sunarlar: “kutsalın koruyucuları ve iktidar sahipleri aracılığıyla insanların ululadıkları şey, örgütlü bir bütünlüğü, bir kültürü, bir toplumu kurma ve yaşatma ihtimalidir.”(Balandier, 2021, s. 109).

Kutsal olanı serbest bırakan bayramlar ve erginleme törenlerinin amacı düzeni ihya etmektir; “özel ritüeller, sembolik olarak yaratılış dönemine, başlangıç zamanlarına referansta bulunur.”(Balandier, 2021, s. 110). Erginleme törenleri ile doğuş canlandırılır ve toplum gençlere normlarını aktararak düzenin devamını temin eder. Cenaze törenleri de kutsal ile yoğun ilişkiye girildiği, toplumun kendini yeniden tesis ettiği ritüellerdir. Melanezya örneğinde olduğu gibi, şefin düzen veren kişi olması gerekir, şefin “neredeyse kozmik bir sorumluluğu” vardır. Şef, “hasat döngüsüne etkin” katılır, bu katılımla beraber doğa yenilenir ve insanlar güç tedarik ederler. Bu törenlerde toplumun hepsi kucaklanır, ataların rızası alınır, ölüler onurlandırılır, gençlerin eril hayata girmesi sağlanır. Bu törenler toplum içindeki hiyerarşiye uygun bir düzenleme içinde devam eder, görkemli dans gösterisi aracılığıyla evren ile toplumun dinamizmi, insanlar, atalar ve tanrıların zenginlikleri ve sembolik değerleri ifade edilir. Tören ile potansiyel toplumsal gerilimler boşaltılır ve kabileler arası bağ güçlendirilirdi.

İktidar değişimleri, tahta çıkma törenleri de kutsal ile ilişki içerisinde yapılır ve toplumun tazelendiği duygusu oluşturulurdu. Swazi toplumunun kutladığı incwala töreni, ilk hasat zamanı yapılır ve “toplu gösteriler ile iktidarı devirme ayini birleştirilirdi”; törenin ilk aşamasında başşehirde krala karşı “sembolik bir nefret gösterisi” yapılır, “halkın onu reddettiği ilan” edilir ve kral bu süreçten güçlenerek çıkardı. İkinci aşamada ilk hasat tüketilir, törene ise hükümdar vekalet ederdi. “Statüleri düzenleyen hiyerarşiye uygun” şekilde tören devam eder, doğa ile kozmosla bağlar güçlendirilir, aynı zamanda “toplumsal düzen de ihya” edilirdi. Sembolik olarak kraldan hayranlık duyulduğu kadar nefret edilirdi, kral tahta geçmeye gönüllü durmaz ama ısrarlar sonucunda tahta çıkmayı kabul eder ve iktidar tesis edilirdi. Agni toplumunda ise kralın ölümünden sonra törensel olarak köleler iktidara kısa süreliğine gelirler ve yeni kral iktidara gelene kadar mizansen bir iktidar sahnelenir, eski kralın gömüldüğü gün kölelerden kral olan kişi öldürülür, her şey yeniden düzene girerek, iktidar tesis edilirdi.

Kutsal, siyasal alanın boyutlarından birini oluşturur; din, bir iktidar aygıtı olabileceği gibi, iktidarın meşruluğunun bir teminatı, siyasal rekabet çerçevesinde başvurulan araçlardan biri de olabilir”(Balandier, 2021, s. 116) cümlesi ile Balandier Kutsalın ve İktidarın Stratejileri bölümüne giriş yapar. Ayinler ile yetke arasında sıkı bir bağ vardır. “Atalar kültü iktidara destek oluşturur”(Lugbara ve Tallensi örneğinde olduğu gibi), genç kuşakların iktidarda olmak istemesi veya bağımsızlık talepleri atalar kültü ile bertaraf edilmeye çalışılırdı. İktidar, yetkesini kullanmak; muhalifler ise iktidar yetkesini ele geçirebilmek için kutsalla kendilerini meşru kılmak zorunda kalırlardı: “Tanrılar, ölüler ve büyücüler, siyasal sisteme en az yaşayan insanlar kadar katılırlardı-J. Middleton”(Balandier, 2021, s. 116). Tallensi toplumunun atalar kültü bağlamında atalar, iktidarı temellendirirler ve “yeni iktidar, ancak onlara referansla kurulabilir”(Balandier, 2021, s. 117).

Mit aracılığıyla düzen “tarihi terimlerle” açıklanır ve meşrulaştırılır. Toplumsal hiyerarşideki farklılıkları meşrulaştıran mitler daha da ilgi çekicidir, üstünlüğün bekasına hizmet ederler. Bu mitler aracılığıyla siyasal iktidarın kendi tekellerine ait olduğunu iddia ederler. Törenler aracılığıyla mitler tekrarlanır, iktidarın yeniden güçlenmesine hizmet ederler. İktidar, imtiyaz ve itibar; ‘mitlere, kuruluşa ve geleneğe’ göndermeler içerir. Mitlerin farklılığı, siyasal muhalefete işaret eder: “mitlerin muhtelif versiyonları, tarih niteliği kazanır ve mitlerin uyuşmazlığı, gerçek çelişkilerin ve muhalefetin varlığını yansıtır. Bu farklı versiyonlar, siyasal haklara yönelik mücadeleleri kendilerine özgü dil içerisinde ifade ederler.”(Balandier, 2021, s. 118).

Toplumda uzman bir grup, mitik bilgiyi kendilerine saklar, “mitik-tarihsel geleneğin tek koruyucuları ve krallığın düzgün işleyişi için gerekli olan kültlerin geleneksel rahipleridirler.” Bu insanlar toplumsal değişimleri, gelenek içinde değerlendirerek, siyasal düzenin devamlılığını sağlarlar. Siyasi ve dini işlevleri olan bu grup, iktidara riayeti sağlamak için ve gelenekle çelişen değişimleri, yerleşik kanuna göre meşrulaştırma yönünde düzenlemeler yaparlar. “Kutsalın, siyasal stratejiler sahasına müdahalesi bu insanlar aracılığıyla gerçekleşir.”(Balandier, 2021, s. 118).

Mitik bilgiye sahip grup, iktidarı meşrulaştırdığı ve ona güç kazandırdığı gibi aynı zamanda ona sınırlar da çizer; makama uygun hareket etmeyenleri menederler, suiistimali engellemek için faaliyet içerisinde olurlar. Kutsal, iktidarı desteklediği gibi bazı yollarla ona sınırlar çizer. İktidar zayıfladığı zaman yerel kutsal gelenekler yeni bir umudu temsil eden, zayıflığın sebebi olan iktidara karşı muhalif bir geleneğin ön plana çıkmasını sağlayabilirler. Bu ortamda ortaya çıkan dini mücadeleler aynı zamanda siyasal rekabetin birer dışa vurumlarıdır.


KAYNAK

Georges Balandier, Siyasal Antroploji, (Çev. Devrim Çetinkasap), Türkiye İş bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2021.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder