LETAİF 8 EYLÜL 1886
Bir mektep müdürü ile talebesi beyninde şu biçimle (-veçhile)
bir konuşma (-muhavere) ceryan itmiş:
Talebe—Efendim! Arkadaşlarımızdan A… efendi
hastalanmış yatıyor hasta olduğunu açıklayana (-mübeyyin) bir kıtada rapor(t) göndermiş.
Müdür—Ben hastalık filan tanımam! Bu mektebe gelenlerin
hasta olmaya değil ölmeye bile hakları yoktur.
…
Nikâhı kıyılırken düşünerek dalmış bir gelinin
kulağına ne düşünüyorsun deyu sual ettiklerinde “Bu kocam ölüp de dul kalınca kaldığımda
başka kimi alacağımı düşünüyorum” demiş.
…
Büyük Fridekikos’a bir nefer bir arzu hal takdim
ederek “Şefketlü yalınız iki lügat söylemeye müsaade buyurun” deyu rica eder, imparator
“iki lügatten ziyade söyleyecek olup isen hemen ardından (-derakap) seni astırırım! İmdi söyle
bakayım” der. Nefer dahi cebinden arzuhalinin çıkarup takdim idüp “imza edin”
der.
…
Bir ihtiyar vaiz yüksek seda ile Genesis kitabından hilkatin
vasfını okurken “ve Allah Adem’e karıyı arkadaş verdi” deyüp sahifenin sonu
olduğu içün yaprağı döndürür ve gözlüğünü silip “Ve bu içerden ve dışarından
zift ile yağlamış ve içerisi her cins hayvandan dolu idi…” der. Zevallı vaiz
bir yaprak yerine üç yaprak çevirip ve sahifenin vasfını devamı gibi okur.
…
İngiltere İmparatoru ikinci Karlos, dar ağacına
götürülen bir adamı görüp kabahatini sual eder. Yanında bulunanlar Şefketlü bu
adem devlet adamınız (-vükelanız) aleyhinde şu lisan kullanmış anın içün katl idilecek
dediklerinde. Kıral “A divane benim hakkımda niçun yazmadın, eğer benim
aleyhimde yazsan idi ceza çekmez idin” der.
…
Bir kumarbazın oğlu pederinin yanında oturup oyunda
gayp eyledikçe ağlar idi. Sebebinin sual ettiklerinde Megas Alexandros
pederinin fütuhatını eşitdikçe dünyada bana zapt idecek yer kalmayor deyu ağlar
imiş bende pederim bana gayp idecek para bırakmayor deyu ağlayorum, demiş.
…
Müteveffa(-vefat etmiş) lort Balmerston bir gün arabasını çağurup
kaymak bulması içün köve gitmesini emr eyledik de, bu teklif arabacının
vakarına dokunarak der ki
—Emr itdiğiniz iş beslemelerin vazifesidir efendim!
Balmerston—Ya sizin vazifeniz nedir bakalım:?
Arabacı.—Benim vazifem beygirlerime(-bagir) bakmak, anleri(-onları) arabaya koşmak, ve araba ile gitmektedir.
Balmerston—Pek iyi öyle ise! Şimdi gider beygirleri arabaya koşar ve beslemelerden birini bindirip kaymak aramak içün köve götürürsün hayde bakalım.
—Emr itdiğiniz iş beslemelerin vazifesidir efendim!
Balmerston—Ya sizin vazifeniz nedir bakalım:?
Arabacı.—Benim vazifem beygirlerime(-bagir) bakmak, anleri(-onları) arabaya koşmak, ve araba ile gitmektedir.
Balmerston—Pek iyi öyle ise! Şimdi gider beygirleri arabaya koşar ve beslemelerden birini bindirip kaymak aramak içün köve götürürsün hayde bakalım.
…
“Keçiyi canı kaygısı kasaba yağı kaygısı.”
(Bir düşünceye dalmış zevç ile bir geveze zevce
arasında muhavere)
Zevce—Amma güzel araba bulduk ha! Arabacımız da ne yakışıklı,
boyu uzun, buyukları kare, gözleri ale, elbisesi kendisine uygun, ve hem de
yeni moda. Bizde tam tertip ne güzel gidiyoruz keyfimiz yolunda.
(Zevce ne kadar eşidiyor ise de dertlerine dalmış
olduğu içün cebini karıştırarak düşünüyor idi)
--A Canım ne düşünüyorsun? Niçün sukut idiyorsun?
Zevç—Muhibbem ne diyeyim…? Yüreğimizde değilmez
düşünceler var… canım pek sıkılıyor.
Zevce—Ey… her gün düşünülmez ya bu günde ben yanındayım
a, o düşünceleri terk idiver.
Zevç—Vah! Vah! Vah! Düşünülmeyecek hal midir? Şimdi
bana yüz yigirmi dane lira iktiza ki tüccara vereyim, yoksa ay başı dükyan
kapanır ben de mahpusta olurum, duydun mu? Marıoritsam bunlar düşünülmeyecek
şey midir?
Zevce—Aman!!! Onları şimdi bırak—A! şu madamın
kabelosu ne güzel, reca ederim, bana da böyle bir kabelo alıverin.
…
Çok müşterilerimizin ihtarı üzerine resalemizin
lisanı bundan sonra daha açık olacak.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder