DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

9 Eylül 2017 Cumartesi

HİNDİSTAN'DA BİR MİSYONER (YUNAN HARFLİ TÜRKÇE-1880-)

Yunan harfli Türkçe Angeliaforos, Amerikan Misyoner Şirketi tarafından yayınlanmaktadır.1 Ağustos 1880 tarihli sayısında "Bir Hintlinin İbadeti" başlıklı yazı vardır. Hindistan'da Hristiyan olanlardan söz ettiği için "Hindistan'da Bir Misyoner" başlığını uygun gördüm. 
***
BİR HİNTLİNİN İBADETİ

Hindistan'da ikamet eden[-mukim] bir misyoner bir sabah evinden dışarı çıktığında yolda fakir bir Hintli gördü. Bu Hintlinin işi sokakları tamir etmek olup, zikredilen [-merkum] kimse aletlerini bir tarafa koymuş olarak dua etmekteydi. 

Misyoner Hintliye, "Kime ibadet ediyorsun" diye sual etti.

Hintli bir eli ile güneşi ve diğer eli ile aletlerini göstererek şöyle söyledi:

"Bu aletler olmazsa bir iş yapamam ve güneş olmazsa gözüm görmez ki bir iş yapabileyim. Bu şeyler vasıtasıyla ekmek bulduğum sebepten [-ecilden] bunlara ibadet etmeye borçluyum." 

Misyoner öyle şeylere ibadet etmek akılsızlık olduğunu Hintliye gösterdi ve güneşi yaratmış ve insana alat u etavat yapmaya akl u fikr vermiş olan ulu kişinin [Zat-ı celilin] diğer [-sair] her mahluktan derece-i nihayete âli ve âzim olduğunu öğretti.

İşte böyle biçare putperestlerin çokları aşağıdaki [-atideki] hikayeden görüleceği üzere dindar ve hakiki Hristiyan oluyorlar.

Hindistan'ın bir köyünde [-kariyesi] ibadethanesinde aşai Rabbani(Rabbin sofrası) ayını icra olunduğu bir gün vaiz ilk nasihatı ettikten ve ekmeğin bereketlenmesi için dua ettikten sonra ekmeği kilise azasına dağıtması için [tevzi etmek]  ekmek tepsisini  şemmasa(papaza) vermek isterdi, lakin tepsiyi almak için kimse yakın gelmedi. Vaiz "Şemmas nerededir?" diye sual etti. 

Cemaatten biri, "Şemmas öldü" dedi.

O vakit misyoner başka bir köyün kilisesinin şemması olup o gün orada hazır bulunan zatı ismi ile çağırdı. Şemmas ayağa kalktı ve vaize doğru giderken yavaş bir şey ile "Ben kabahatliyim" dedi.

Vaiz şemmasın fikrini anlayıp, "Kim ile dargınsın?" dedi.

Şemmas orada hazır bulunanlardan birisini gösterip, "Şu zat ile dargınım" dedi.

Vaiz yekdiğerine darılmış olan o iki kimseye, "Birbirinizle barışmak ister misiniz?" diye sual etti.

İkisi dahi cemaattin arasından ileri doğru geldiler ve yekdiğerine el uzattılar. Bu iki kimsenin biri Hristos'un bizim için parelenmiş olan cesedinin nişanını elinde tuttuğu zaman kalbinin dolukmasından(ağlayacak duruma gelmek) dudakları titriyordu.

Aşai Rabbaniye katılmazdan [mülhak olmazdan] evvel yekdiğerine el uzatıp barışmak ve düşmanlığı meydandan kaldırmak ve Hristos'un cesedinin ve kanının nişanlarını ondan sonra ele almak cemaatte hazır bulunanlar üzerine iyi tesir eder.

Bu hikayeden anlaşılır ki İncil'in hakikatleri tanınmış olan her yerde ademler sulh u selameti ve yekdiğerlerini ziyade severler.

Angeliaforos, 1880

Angeliaforos, 1880

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder