Arkeoloji Müzesini size kendimizin çektiği fotoğraflar ve müzeye girerken "Enver Akgün" isimli arkeolog(Müzenin)un hazırladığı yazı ile tanıtmaya çalışacağım.
"Konya Arkeoloji Müzesi, ilk defa 1901 yılında bugün mevcut haliyle eğitim veren Karma Orta Okulunun güneybatı köşesindeki küçük bir yapıda açılmıştır."
"1927 yılında ise eserler sergilemek üzere Mevlana Müzesine taşınmıştır."
"1952 yılında buradan alınarak İplikçi Camiine taşınan eserler 1962 yılından itibaren bugünkü mevcut Arkeoloji Müzesi binasında sergilenmektedir."
"Arkeoloji Müzesi'nde toplam 12284 arkeolojik, 539 adet mühür ve mühür baskısı olmak üzere 12823 adet eser mevcuttur. 12013 adedi depodadır."
"Prehistorik Teşhir Salonu; Neolitik Çağa(M.Ö 7400-5000) tarihlendirilen; bilimsel kazıları devam etmekte olan ilimiz Çumra ilçesi Doğu Çatal Höyük eserleri sergilenmektedir."
(Obsideyen: Çekirdek ve mızrak uçları)
"Ayrıca aynı salonda bilimsel kazılarla ortaya çıkarılan Beyşehir ilçesi Erbaba höyüğünü ait eserler sergilenmektedir. Bu eserler; obsidyen ve sileksten(çakmaktaşı) yapılmış ok ve mızrak uçları, hançerler, aynalar ve kesici aletler, taştan yapılmış baltalar ile taş ve hayvan kemiklerinden yapılmış süs eşyalarıdır."
"Pişmiş toprak kaplar, kırmızı aşı boyalı duvar resmi ve karbonlaşmış olarak bir çömlek içinde ele geçen buğday örneği de bu döneme ait eserlerin teşhir edildiği vitrinlerde görmek mümkündür."
"Yine bu salonda; Doğu Çatal Höyük'ten Hocker biçiminde gömülen, kolundaki bilezik ve ayak bileğindeki hal haldan kız çocuğuna ait olduğu anlaşılan iskelet dikkat çekmektedir."
(Hocker: bebeğin anne karnında duruş şekli)
"Neolitik Çağ mezarında bulunan yetişkin insana ait kafatası, Anadolu'da Köşk Höyük, Diyarbakır Çayönü, Urfa Nevali Çori yerleşim merkezleri ve Mezopotamya'daki Levant bölgesi ve Kuzey Suriye'deki daha erken dönemlere ait yerleşim merkezlerinde de benzerlerine rastlanan dini bir gelenek veya ata kültü olarak bu salonda teşhir edilmektedir. Bu kült; ölünün baş kısmının, ilk gömüldüğü mezardan kalan diğer kemikleriyle birlikte alınarak killi çamurla tekrardan sıvanıp kırmızı aşı boyasıyla boyanarak şekillendirme işleminin yapıldığını gösteren bir gelenektir."
"Kalkotik Çağa (M.Ö. 5000-3000) ait Batı Çatal Höyük'te ortaya çıkarılan, pişmiş topraktan yapılmış üzerinde dans eden kadın resimli, geometrik, kırık ve zikzak kırmızı boya bezemeli kaplar sergilenmektedir. Arkeoloji literatüründe Büyükgüllücek tipi terimiyle bilinen 'incristasyon' tekniğinde (seramik hamuru yaş iken üzeri çizilerek içinin başka bir maddeyle doldurularak pişirilmesi) yapılmış çömlek parçası da sergilenmektedir. Hayvan kemiğinden yapılmış bizler, obsidyenden yapılmış kesici ve delici aletler de bu salondaki teşhir vitrininde yer almaktadır."
"Eski Tunç Çağına (M.Ö. 3000-1950) ait teşhir vitrinlerinde merkez ilçe sınırları içinde kalan; Sızma höyük (Zızıma) ve Kara höyükte yapılan bilimsel kazılarında ortaya çıkarılan, satın alma ve diğer yollarla müzemize kazandıran çeşitli formlarda pişmiş topraktan yapılmış ağız kenarı kabartmalı tutamak kulplu pithoslar, çanaklar, gaga ağızlı, tutamağından emzikli kaplar, ağırşaklar, idol (stilize tanrı fıgurini), damga mühürler sergilenmektedir."
"Orta Tunç Çağı ( M.Ö. 1950-1750) Konya Bölgesinde bu dönem Asur Ticaret Kolonileri Çağı olarak tanımlanmakta olup, bu döneme ait pişmiş topraktan değişik formlarda yapılmış dönemin karakteristik özelliklerini yansıtan çark yapımı yüksek kaideli meyvelikler, üzüm salkımı formlu kandiller, ritonlar (hayvan biçimli libasyom kabı), depas amphikypellon olarak tanımlanan (iki kulplu uzun gövdeli içki kabı), süzgeçli, gaga ağızlı, boğumlu kaplar sergilenmektedir."
Şuana kadar Enver Angün'ün hazırladığı tanıtım yazısı ile müze hakkında ve Prehistorik Teşhir Salonu hakkında bilgileri çektiğimiz fotoğraflar ile beraber sunduk. Şimdi Prehistorik teşhir salonu ile ilgili ilgi çekici bazı fotoğraflar ile devam ediyoruz.
En çok ilgimi çeken tarihi eserlerden biridir. M.Ö. 1950-1750 yıllarında tarihlendirilen 'Banyo Kabı'.
Törensel içki kapları da ilgi çekici, Asur Ticaret Koloniler Çağına tarihlenen Karahöyük buluntuları.
Eskiden söz vardı, imza yoktu gibi söylemleri duymuşsunuzdur. Evet onların eski dediği zamanda toplumlarda bu söz ile iş yapılıyor olabilir. Karahöyük'ten çıkan mühürler ise bize işin başka bir yüzünü daha gösteriyor.
M.Ö 7000 (9.000 yıl önce) insan izi, insanın bir şeyler anlatmak istediği ilk örneklerden.
Demir yokken obsidyen vardı.
Ezme taşı, tahta aletler, obsidyen den mızrak ve ok uçları.
Boya paleti ve ayna ilginizi çekebilecek Neolitik eserler.
Yüzükler ne için kullanılıyordu. Sanırım insanın süslenme ihtiyacı yeni başlayan bir şey değil.
Ne kadar güzel kolye yapıyorlarmış(Konya Etnoğrafya Müzesi yazımdaki kolyeler ile karşılaştırabilirsiniz.)
M.Ö 2. bin yılda Kasatura(üsteki fotoğraf), günümüzdeki kasatura (alt fotoğraf)
bilezikler.
Arkeoloji müzesini gezdiğinizde günümüzde kullanılan objelerin kullanılmaya çokta yeni başlanmadığını anlayacaksınız. Blogun ebatı büyük olacağı için Müze dönemlerini tek tek hazırlayacağım. Şimdilik Prehistorik teşhir salonu ile sizi baş başa bırakıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder