DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Gavur Padişah

Tarih uzun bir hikaye, mağaralardan kulelere uzanan hikayenin ismi, ilkel insandan modern insana uzanan hayatın adı, taşın kullanımından demir ve plastiğin kullanımının hikayesi, teknolojinin hikayesi, kısaca dünya ve insanın hikayesidir. 50 sene bir olayın üzerinden geçmemişse tarih olmaz düşüncesindeki yanlışlık acı verici, dün bugün ve yarın tarihin konusudur. Bugün ki durumun ve geleceğinin anlaşılması geçmişte yatan bir sır, bir hikayedir. Bugünü ve yarını anlamanın yolu tarih, yani düne ve bugüne bakmakta yatar. 

(Göbekli tepe ilk bilinen inanç merkezi) 
İlkel, kime göre ilkel, modern insana göre ilkel tanımı yapıyoruz. Oysa modern insanın ilkel dediği zaman da modern olandı. İlkel denildiği zaman ilk yamyamlar gelir. Yamyamlara göre mağarada hayvan eti ile beslenen kişi moderndir. Mağarada yaşayan kişi için tarıma geçmiş kulübe kurmuş kişi moderndir. Tarım ile uğraşıp kulübede yaşayan için köy yerleşim yeri kurmuş kişiler moderndir. Köy yerleşim yeri için şehirlerde yaşayan insanlar moderndir. Şehirde yaşayanlar için metropol kentler moderndir. Metropol kentte yaşayan için şehirde ve köydeki ilkel, köydeki için mağaradaki ilkel, mağaradaki için yamyamlar ilkeldir. Peki ileri ki zamanda biz de ilkel olarak adlandırılmayacak mıyız? Dünya bir şekilde yok olup gitmezse ilkel insanlar olacağız, istediğimiz kadar kendimize modern insan diyerek böbürlensek de ilkel diyecekler bize... 
Tarihte geride kalanların hepsine ilkel mi diyoruz.? Mısır Piramitlerini yapan Firavunlara, Roma hamamlarını, Osmanlı hamamlarını yapanlara, Ziggurat tapınaklarını yapanlara, dağın tepesine yapılan manastırlar. Bunları yapanlara ilkel denilmez, hatta bizden daha modernler... 
Zamanında dünyayı daha güzel bir yer haline getirmek için kendilerince çaba harcamışlar. Büyük devasa yapılar olarak görülen yapılar hayranlık uyandırması için yapıldığı biliniyor. Bugün kimilerince kuleler ruhsuz ve rahatsız edici olarak karşılanır. Bunlardan biriside İlber Ortaylı'dır. İstanbul'daki kulelerin tarihi kapatan objeler olarak bakar. Piramit ve Ziggurat yapılarından rahatsız olan var mıydı? Bizim bu kulelerimiz 200-300 yıl sonra hayranlık mı uyandıracak? 

Türkiye'nin bugününe gelecek olursak bugün ki modernliğinin temelleri ne zaman başlamıştır. 18. yüzyılın sonunda III. Selim'in başlattığı bir gelişme olarak görmek yanlış olmasa gerek. Başladığı anlamı sürekli devam ettiği anlamına gelmemektedir. Nizam-ı Cedid düzenlemeleri bir yeniçeri isyanı ile bir süre durgunluğa hatta geriye gitti. Mustafa'nın tahtta bulunduğu süre içinde,4 ay III. Selim ve II. Mahmud bir arada nezarette tutuldular. Alemdar Mustafa Paşa III. Selim'i tahta çıkarmak istedi ama o saray geldiğinde ölüsü ile karşılaştı. II. Mahmud dama kaçmayı başarmıştı. Yeni sultan olarak Selim'in kaldığı yerden devam etmek ve aynı hataları yapmamak için ortamın olgunlaşmasını bekledi. Zamanı geldiğinde yeniçeri ordusunu kaldırdı, modern bir ordu kurdu ki bu bugün ki ordumuzun temelidir. III. Selim'in başlattığı daimi elçilik uygulamasını yeniden başlattı. Posta teşkilatını kurarak bugün ki teşkilatın temelleri atıldı. Askeri ve memur kılık ve kıyafeti değiştirildi. Memurların Fes takması zorunlu tutuldu. Tanzimat Fermanı imzalandı. Modernliğin asıl tohumları atıldı. 
Tanzimat fermanında dikkate çekmek istediğim husus can ve mal güvenliği, mahkeme olmaksızın adam asılmaması meseleleridir. Buradan anlaşılacak unsur halkın canına ve malına istenildiği zaman el uzatılabileceği algısıdır. Oysa halka bunların hiçbir Osmanlı'da yapılamaz. Mahkemeye çıkılmadan can ve malına el konulamazdı. Padişahın böyle bir hakkı Osmanlı hukukunda yeri yoktu. Peki bu anlaşma maddesinden anlamamız gereken nedir? Padişah için çalışan sadrazamından, en küçük memuruna kadar kul statüsünde bulunurlar. Padişah istediği zaman onları sürme ve canına kıyma yetkisi vardı. Kul oldukları için bütün malları devletin malı idi(Padişah bizzat tabi bulunduğu şerri ve örfi kanunlar etrafında hareket ederdi.). Tanzimat Fermanı ile artık mahkeme kararı hariç can ve mal güvenliğini garanti altına aldılar. Kendi çıkarlarına fermana madde koyulmuşsa da Tanzimat fermanı önemli bir adımdır. 
Mahmut'un kılık kıyafet ve fes kanunu Cumhuriyetin başındaki kılık kıyafet ve şapka kanunun temellerini oluşturdular. Fes modernliği temsil eden bir araç iken Abdulhamit'in Panislamizm politikasından dolayı bugün bazı gruplarca İslam'ın sembolü olarak görülür. Fes ilk kabul edildiği zaman karşı fetvalar gecikmemişti. Mahmut'un yaptığı devrimlerden dolayı kendisine "Gavur Padişah" deniliyordu. Oysa ülkeyi yeniden yapılandırmak ve otoriteyi güçlendirmekten başka derdi yoktu. Aynı yaftayı başka liderlere de ithaf ettiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder