ESKİ MISIR YAZISI |
Yunan harfli Türkçe "Çocuklar İçin Angeliaforos" süreli yayını, Amerikan Misyonerler Şirketi'nin yayını olarak ayda bir kez basılmaktadır. 1 Mayıs 1878 tarihli sayısında "İstanbul'da Vaki At Meydanı" başlıklı bir yazı yayınlanmıştır. Yazıda, Sultanahmet Meydan'ındaki dikilitaşdan, dikiltaşın özelliklerinden ve İstanbul'a getirilmesinden bahsedilir. Yazıda geçen Mısır firavunu III. Thutmose(M.Ö. 1479-1426), 18. Hanedan döneminde firavun olmuştur; metinde geçen Dikilitaş(Obelisk), Mısır'da bu dönemde inşa edilmiştir. Sultanahmet Meydanı'na Doğu Roma hükümdarı I. Theodosius(347-395) tarafından dikilmiştir. Metinde bahsedilen "Yılanlı Sütun/Burmalı Sütun), Yunanlılar tarafından, M.Ö. 479 tarihinde Perslere(Ahamenişler) karşı kazandıkları savaş anısına Delfi'ye dikilmişti. Roma hükümdarı Konstantin'in(M.Ö. 272-337) İstanbul'a taşıdığı düşünülür. Ahmet Refik, At Meydanı hakkında şunları söyler: "Burası Bizanslılar zamanında Hippodromdu. İstanbul Türklerin eline geçince, At meydanı dediler. Bizanslılar, burada sirk muharebeleri ve araba koşuları yaparlardı. Bizanslılar zamanında burada en nefis âbideler vardı. Bu âbidelerin çoğu, 1204 de, Lâtin istilâsı hengâmında kırılmış ve parçalanmıştır. Bu âbidelerin en meşhurları Auğustos'un ve birçok imparatorlarla Diane’in, Junon’ın, Pollas’m, Helen’in, Herkül’ün tunç heykelleriydi. Lâtinler bu heykellerin hepsini fırına soktular. Paraya kalbettiler. Nitekim Ayasofya kilisesindeki en kıymetli eşyayı, Büyükadadaki kadınlar manastırını da soyan ve tamtakır bırakan onlardır. Türkler İstanbul'u aldıkları zaman, At meydanında taş âbidelerle üç başlı yılan sütunundan başka bir şey göremediler. Bunlar da Teodosius'un Mısır'dan getirttiği dikili taşla yılanlı sütun ve bir de Kostantin Porfiroyanitosun kaba taşlardan yapılmış sütunu idi. Yılanlı sütun Delfi mabedinden getirilmişti. Platee muharebesinden sonra Apollon'a takdim edilen altın sehpanın ortasında idi."
SULTANAHMET, İSTANBUL. |
İSTANBUL’DA
VAKİ AT MEYDANI
(ΙΣΤΑΝΠΟΛΤΑ ΒΑΚΙ ΑΤ ΜΕΙΤΑΝΗ)
İşbu
tasvirde İstanbul’da(Ιστανπολ)
Sultan Ahmet(Σουλταν Αχμετ)
civarında bulunan[1] büyük
meydan görünür. Tasvirin sol tarafında yekpare kızıl taştan yapılmış 33 arşın
uzunlukta bir dikilitaş görünür. Bu dikilitaş Mısır’da(Μισιρ) yapılmıştır ve onun dört tarafında
eski Mısırlıların kullandıkları yazılar vardır. Bu yazılar aşağı ki(ασαγκι) tasvirden dahi
anlaşıldığı(αννασηλδηγη)
üz(e)re, şimdi kullanılan yazılara benzemeyip bir takım suretten ibarettirler.
Lakin âlim zatlar bu tür[2]
yazıları dahi okumak usulünü bulup, anlamışlardır ki bu dikilitaşın üzerinde
üçüncü Thutmose(Totmeos-Τοτμεος)
nam bir Mısır padişahı için bir dua yazılıdır. Üçüncü Thutmose(Totmeos-Τοτμεος) ise bundan 3.380 sene
evvel Mısır tahtına cülûs
etti[3].
Ama(Αμμα) şurasını bilmelisiniz ki bu dikilitaş bu
kadar uzun müddetten beri daima At meydanında olan mermer taşlar üzerinde
görülen Rumca yazılar ismi geçen[4]
taşın takriben 1.400 sene evvel Theodosios(Θεοδοσίος) nam imparatorun saltanatında[5]
At meydanında dikildiğini[6]
bize haber verirler.
Bu mermer
taşlar üzerinde oyulmuş Latince bir yazı[7](ταχριρατ) daha var ve ondan başka[8]
Theodosios(Θεοδοσίος)
imparatorun ve onun askerlerinin, dikilitaş dikildikten[9]
sonra edilen at yarışlarının resimleri dahi bulunur.
Tasvirin
orta yerinde vaktiyle güzel bir çeşmenin asarı[10]
olup pirinçten yapılmış olan üç yılan direği görünür. Yılanların başları
kırılmış olduğundan şimdi çeşmeden ancak yılanların gövdesi ve onun altında
bulunan suyolları kalmıştır. Bu üç yılan direği dahi baştan[11]
beri At meydanında olmayıp, takriben 1.500 sene evvel büyük Konstantin(Κονσταντιν) imparatoru
tarafından Yunanistan’dan getirilmiştir. Yunanistan’dayken birkaç yüz sene
Delfi’de(Τελφι)
bulunan[12] Apollon(Απολλον) ilahın kahinesinin kürsüsüydü. Adı geçen[13]
kâhine bu yılanların başı üzerine konulmuş olan altından bir taht üzerine
oturup birçok acayip şeyler söylerdi ki onun söylediklerine o vaktin
putperestleri peygamber beyanatı gibi itibar ederlerdi.
Tasvirin sağ tarafında başka bir dikilitaş da vardır. Bu taşı bundan takriben 1.200 sene evvel İstanbul(Ιστανπολ) imparatorlarından biri inşa ettirdi ve her tarafına yaldızlı pirinç kaplattı, şöyle ki bütün[14] taş yekpare altından yapılmış görünürdü. Lakin yüzlerce sene geçmesiyle[15] (μιρουρίιλε) şimdi pirinç ve yaldız ortadan kalkmıştır[16] ve herkes görür ki bu dikilitaş yekpare olmayıp ufak ufak çürük taşlardan yapılmış olduğundan şiddetli[17] bir zelzele meydana geldiğinde[18] devrilmek tehlikesindedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder