DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

26 Mart 2021 Cuma

URUK’UN TANRISI ANU VE TANRIÇASI İNANNA


Uruk Vazosu


M.Ö. 3000’li yıllarda, Uruk’ta görülen egemen figür kentin idarecisine gönderme yapıyor. Sümer kent devletleri için bir model gösteren Uruk’taki bu figür oluşan idari yapıda, ‘ideolojik’ ve ‘dinsel’ faaliyetlerin, onun önderliğinde ve kontrolünde gerçekleştiğini düşündürür. Tapınak ve dini yapılar da diğer figürler gibi baskın grubu desteklemek için yapıldığı görüşü akla uygundur. Uruk’ta tapınak idaresinin başındaki kişi Uruk toplumunun en üstündeki kişiydi, bu yüzden günümüzde ‘rahip-kral’ olarak isimlendirilmektedir.

M.Ö. 4. binyılına ait kalıntıları olan ve M.Ö. 3. binyıl başlarında terk edilmiş olan Eanna kutsal alanı ortaya çıkmıştır. Eanna kutsal alanından başka Uruk’ta Anu zigguratı vardı. Uruk’ta hem Anu’nun hem de İnanna’nın beraber tapınım görmesinin sebebe iki ayrı yerleşim alanının, Uruk’ta birleşmiş olmasıdır. Eanna kutsal alanı İnanna’nın alanıyken, Kulubba Anu’nun kutsal alanıydı. Tanrı Anu’nun asıl tapınma kenti Uruk’tu ama bu gücünü kaybetmeden önce M.Ö. 3000 civarlarında idi. Uruk siyasal olarak önemli bir kentti, bu yüzden Anu, Sümer topraklarında tapınılan bir tanrıya dönüşmüştür ama ileri dönemlerde güçlerini tanrı Enlil’e devretmek zorunda kalacaktır. M.Ö. 3. binyıl civarına tarihlenen Uruk vazosunda İnanna’yı işaret eden figür ve çiviyazısında İnanna’nın yazılışının temelini oluşturan işaret vardır. Ayrıca İnanna bu eserde yüksek rütbeli, belki de yöneticiden hediyeleri kabul etmekteydi.


İnanna


“Enki Nippur’da” metninde ziyafet sırasında Enki’nin ilk sırayı Anu’ya verdiği söylenir. Bu metin An’ın eski şahşahalı günlerine bir gönderme olarak yorumlanabilir. Metnin asıl ana figürleri Enlil ve Enki’dir. “Enki ve Ninhursag” metninde Enki’nin An üzerine yemin etmesi de aynı bağlamda okunabilir. “Dünyayı Düzenleyen Enki” metninde, An, “yabani sığırların dünyaya getirdiği” ve onu “boğanın doğurduğu” olarak tasvir edilir. Bu metinde Enki’nin babası olarak görülür; Enki, An ile yan yana oturarak adalet dağıtır, bu durumda, An’ın adalet dağıtma özelliği gösterilmiştir. Enki’ye yerin ve göğün hükümdarlığını verendir. Enki, boğadan doğan olduğunu söyledikten sonra An’ı gururlandıran olduğunu da söyler. Diğer metinlere göre An etkin görünmekle beraber, bu metin yine ikincil duruma düştüğü dönemlerde yazılmış olmalıdır.

Nanna-Su’en Nippur’a Ziyareti metninde, Enlil’den aldığı hediyelerle Ur kentine giden Nanna, birçok şehirde durur ve şehir tanrıları gemi ile hediyelere el koymak ister ama hiçbiri başaramaz; gemi sonunda Ur’a ulaşacaktır. Bu mitte İnanna, Nanna’nın gemisi ile beraber Uruk’a ulaşmasından sonra mallara el koymaya çalışır ama başaramaz. Metinde “tapınağını asla terk etmeyen Şerida” olarak tasvir edilmiştir. Bu mitte İnanna ve Uruk dolaylı bir rol oynamaktadır. Uruk’un Ur Hanedanına bağlı olduğuna dair bir yorumda yapılabilir.

M.Ö. 2. binyılın başlarında yazılmış olan “Dünyayı Düzenleyen Enki” metninin, M.Ö. 3. binyıl sonlarını yansıttığını söylemiştik. Bu metinde İnanna’nın en önemli özelliklerinden birisi olan, tanrı Dumuzi’nin ‘aşığı’ olduğu belirtilmektedir. Bu metin Enki’nin dünyayı dolaşarak, tek bir merkezli bir sisteme getirmesini anlatmaktadır. Enki bütün tanrıların kaderini tayin ettikten yani onları görevlendirdikten sonra İnanna, kendisinin ayrı tutularak, görevlendirilmediğinden şikâyet eder. Enki ona her şeyin verildiğini söyleyerek bu görevlerini saymaktadır. İnanna’ya verilmiş olan özellikler sayıldıktan sonra, Enki’nin ağzından Enlil’in dünyayı düzene soktuğu söylenerek, İnanna’nın kendi özelliklerine gem vurması gerektiği belirtilir.

Mezkûr metinde, İnanna’nın özelliği olan, ‘ergücü giysisini giyen’ kavramı, İnanna’nın erkeksi yönüne işaret ediyor olmalı. Elinde çubuk, değnek ve çoban sopasının olması, savaşçı yanına gönderme yapmaktadır. Hemen bu özelliğinin arkasından savaşları ve muharebeleri hazırlayan olarak anılması da bunu göstermektedir. İnanna’nın savaşın ortasında söylediği sözlerin tamiri olmaması, İnanna’nın sert yönünün göstermek içindir. Dik ve eğriyi zıttına çevirecek güce sahiptir. İnanna’nın şiddete meyilli olması, “koparılmış kafaları toz gibi yayarsın, tohum gibi saçarsın” dizelerinde doruğa varır. Enki’nin İnanna’nın bu şiddet yönünü dizginlemeye çalıştığı bölüm büyük oranda eksiktir. Fakat Enki’nin, Enlil’in isteği ile dünyayı düzene sokmasından dolayı, Enlil’in dünyayı düzen soktuğu söylenerek, Enki’nin İnanna’yı dizginlemek için sözler söylediği açıktır.

M.Ö. 3. binin sonunu veya M.Ö. 2. binin başını yansıtan mit, “İnanna ve Enki” ismi verilen metinde İnanna’nın koruyucu tanrısı olduğu Uruk’tan çıkarak, Enki’nin şehri Eridu’ya hac yolculuğu yaptığını, Eridu’da İnanna’nın Enki adına bir ziyafet verdiğini okuruz. Bu ziyafette, İnanna ile birlikte Enki, bira ve şarap içer. Bu durum metinde, “birlikte diktiler biraları, şaraplar içtiler” anlatımıyla verilmiştir. Enki, sarhoşluk anında, İnanna’ya “En’in görevini,” “Lagal’ın görevini,” “Kutsal İşlev’i,” “Yüce Meşru Tacı ve Kraliyet Tahtını,” verir; İnanna bu sayılanları alır. Enki, metnin devamında, “Yüce Asa’yı,” “Emretme Sopası’nı,” “Soylu Pelerin’i,” “Çobanlığı ve Krallığı” da verir. Fakat bununla da Enki’nin verdikleri bitmez. “Egizi’nin görevini,” “Nindirgir’in görevini,” “İşib’in görevini,” “Lumah’ın görevini,” “Gudu’nun görevini,” “Doğruluğu,” “Ölüler Diyarına İnişi,” “Ölüler Diyarından Dönüşü,” “Travestiliği” verdi ve İnanna bunları da kabul etti. Devamında, “Hançeri ve matrakı,” “dönme olmayı,” “kara elbiseyi,” “çokrenkli elbiseyi,” “enseye atılmış saçları,” “ensede toplanmış saçları,” “Sancağı,” “Sadağı,” “Erotizmi,” “Aşk Öpüşü'nü,” “açıksözlülüğü,” “İkiyüzlülüğü,” “pohpohlamayı,” “İnanna'nın adanmışlığını ve Kutsal Meyhane'yi!,” “Sesler Çıkartan Orkestra'yı,” “Şarkı Sanatı'nı,” “Eski'nin Görevi'ni” verdi. Yine metnin devamında, “Savaş Görevi'ni,” “Askeri Yetke'yi,” “Kalleşliği,” “Dürüstlüğü,” “Kentleri Yağmalamayı,” “Yakarma'nın ve Şükretme'nin yollarını!,” “Düzenbazlığı(?),” “İsyankarlığı,” “Bolluğu,” “Dolaşım'ı,” “Evin Güvenliğini!,” “Ahşap Tekniklerini,” “Metal Tekniklerini,” “Yazı Tekniklerini,” “Döküm Tekniklerini,” “Deri Tekniklerini,” “Kumaş Tekniklerini,” “Mimarlık ve  Sepetçilik Tekniklerini,” verdi. Enki’nin verdikleri uzun olan bu metinde son olarak, şunların İnanna’ya verildiği sayılır: “zeka,” “beceri,” “Kutsal Aptes almak,” “güzellik,” “köz yığını,” “ağıl,” “saygı,” “hürmet ve Ölçülülük”, “yalan,” “aksilik,” “ateş yakma sanatı,” “ateş söndürme sanatı,” “zorunlu çalışma,” “aile toplantısı,” “çoğalma,” “anlaşmazlık,” “zafer,” “istişare sanatı,” “teskin etme,” “yargılama sanatı,” ve “karar verme sanatı”

Metnin tarzı, Enki’nin “İtibarım gereği! Apsu'mun gereği! Kutsal İnanna 'ya, kızıma, sunacağım Kimse engelleyemeden” demesi ardından birkaç verilen özellik sayıldıktan sonra İnanna’nın verilenleri alması şekilindedir(“Ve İnanna aldı bunları.”). Bu Enki’nin verdikleri bitene kadar sürekli tekrarlanır. Enki’nin İnanna’ya teker teker verdiği özellikler bittikten sonra İnanna, kendisine verilenleri toplu bir şekilde sayar:



 “[Dürüs]tlüğü [o verdi bana}!

Kentleri Yağmalamayı [o verdi bana}!

Yakarmanın Yolları'nı o verdi bana!

Şükretmenin Yolları'nı o verdi bana!


Düzenbazlığı (?) o verdi bana!

İsyankârlığı o verdi bana!

Bolluğu o verdi bana!

Dolaşım'ı o verdi bana!

Evin Güvenliğini o verdi bana!

Ahşap Tekniklerini o verdi bana! Metal Tekniklerini o verdi bana!

Yazı Tekniklerini o verdi bana! Döküm Tekniklerini o verdi bana! Deri Tekniklerini o verdi bana!

Kumaş Tekniklerini o verdi bana!

Mimarlık Tekniklerini o verdi bana!

Sepetçilik Tekniklerini o verdi bana!

Zekâ’yı o verdi bana!

Beceri'yi o verdi bana!

Kutsal Aptes Almayı o verdi bana!

Gübreliği o verdi bana!

Köz Yığını'nı o verdi bana!

Ağıl'ı o verdi bana!

Saygı'yı o verdi bana!

Hürmet'i o verdi bana!

Ölçülülüğü o verdi bana!

Yalanı-ve-Aksiliği(?) o verdi bana!

Ateş Yakma Sanatı'nı o verdi bana!

Ateşi Söndürme Sanatı'nı o verdi bana!

Zorunlu Çalışma'yı o verdi bana!

[Aile Toplantısı'nı o verdi bana}!

Çoğ[alma 'yı o verdi bana]!

Anlaşmazlığı [o verdi bana]! Zafer'i [o verdi bana]!

İstişare[etme Sanatı'nı o verdi bana]!”

Bu unsurlar çoğunu eski Mezopotamya’da mesleki hayat ve sosyal hayat hakkındadır. Bazı unsurlar ise doğrudan İnanna’nın özellikleri ve güçlerini gösterir. Bu mit, İnanna’nı zıt özelliklere sahip bir tanrı olduğunu gösteren belgelerden birisidir.

Enki, uyandığında ne yaptığını uşağı İsimud’a sorar. İnanna’ya hediye ettiği şeyleri tekrar ederek nerede olduklarını sorar ve “kralım onları kızına hediye etti cevabını alır. Enki, İnanna’yı durdurmak ve verdiklerini almak için birçok faaliyet gerçekleştirir ama başarılı olamaz. İnanna, aldıkları ile Uruk’a ulaşır ve İnanan nezdinde alınanlar, Uruk’un bir unsuru olurlar. Uruk’a geldiklerinde, Uruk’a getirilenler olarak, Enki’nin verdikleri tekrar sayılır. Enki sonunda durumu kabullenir ve Uruk faydasına bir karar alarak metin sonlanır.

Metninde Enki, İnanna’nın kenti Uruk ile kendi kenti arasında daha sıkı bir işbirliğinin olması gerektiğini söyler. Uruk ile Eridu arasında gerçekten bir ittifak söz konusu olabilir. Uruk, Mezopotamya’nın en köklü şehirlerinden biridir ama bir dönemliğine şehrin konumu kötüleşmiştir. Metinde Uruk’un eski günlerine döneceğine yapılan gönderme de buna işaret ediyor olmalı. Uruk’un eski günlerine dönmesinde Eridu kentinin de payı vardır. Enki’nin  İnanna’ya verdiği özellikler Uruk’un kültürünü zenginleştirecek öğelerdir. Bu ilk olarak gerçek bir yardımın yansıması yanında, dini rolü olan Eridu kentinin konumunun da kabul görmesidir. İnanna’nın Enki’de Uruk için aldıkları aynı zamanda, Uruk’un meşru bir şekilde güçlendiğini göstermeyi amaçlıyor olmalıdır. Enlil’in metinde yer almaması Sümer için farklı bir inançsal geleneği de ortaya koymaktadır. Metin içerisindeki bazı özellikler, krallık ve külte dikkat çekmektedir. Uruk hem dini meşruiyetini ve siyasal meşruiyetini Eridu üzerinden sağlamaktadır.

İkinci binyılın ilk çeyreği veya ikinci çeyreğinin başına tarihlenen “İnanna ve Şukaletuda” metninin başında, İnanna, “Yüce Güçlerinin Hanımı” ve “Yüce Güçlerin İnanna’sı” olarak anılır. İnanna, yeryüzüne yani dünyaya inmeye karar verir. Dünyaya inme sebebi olarak, “kötülerle iyileri ayırmak,” “ülkedeki gönülleri sınamak” ve “hakiki ile sahteyi ayırmak” istediği söylenir. Mitin içeriğine dönmeden metnin İnanna’yı nasıl tanımladığına bir bakalım. İnanna, “Güçlü Göksel Yabani Öküz’e binmiş Hanım,” “yer[yüzü]nün dev arslanına binmiş İnanna” ve “sahip olduğu güçlerle ünlü” olarak tanıtılır. İnanna’nın yeryüzüne inme kararından sonra metin birden Enki’nin bir karga aracılığıyla Hurma ağacını yaratmasına geçer. Metinde Şukaletuda olarak verilen bahçıvan kargadır ama tam açık olmasa da insana dönüşecektir veya insanlara benzer bir görünümü vardır. Hurma ağacının dikildiği meyve bahçesi kuraktı, hiçbir şey yetişmiyordu. Şukaletuda “Tanrılar tarafından yüklenen kaderler üzerine düşünerek,” rüzgârı kesmesi gerektiğini fark etti ve rüzgârdan tarlayı koruması için kavak ağacını dikti. Bu sayede muhteşem bir bahçe ortaya çıktı. İnanna dünyayı dolaşmaktan yorulmuşken bahçenin güzelliğini fark etti ve dinlenmek için burada durdu. Uykuya daldığında, İnanna’nın güzelliği ile büyülenen Şukaletuda, İnanna’ya tecavüz etti. Metnin burasından sonra İnanna’nın sert yüzünü görürüz, Şukaletuda’ya sinirinden, “ülkenin bütün kuyularını kanla doldurdu, bahçelerdeki bütün su depolarını kanla doldurdu,” herkesin içtiği kan oluyordu. Sümerlere metinde söylenen isim “karakafalı”dır; durum ise “bütün karakafalılar artık sadece kan içiyorlardı” denilerek anlatılır. İnanna, kendisine bunu yapanı, ne pahasına olursa olsun bulacağını söyler. Şukaletuda, Enki’ye danışarak sürekli karakafalar arasına saklanır. İnanna ilk arayışında sinirlenerek, “bulutlara binerek, kötü rüzgârlar koparttı hortumlar yarattı, kasırgalar oluştu ardında ve toz burgaçları” oluşturdu. Şukaletuda ikinci defa Enki’nin yanına akıl danışmaya gider, Enki aynı şekilde karakafalılar arasına saklanmasını söyler. İnanna, bu seferde ülkenin yollarını kapatır. Şukaletuda, yine Enki’nin yanına gittiğinde aynı tavsiye ile karşılaşır. Sonunda İnanna, Şukaletuda’nın Enki’nin yanına saklandığından şüphelenerek, Apsu’ya gitti. Enki’den Şukaletuda’yı teslim etmesini ister, Enki’de kabul ederek, Şukaletuda’yı ona verir ve İnanna ona bir kader biçer. İnanna’nın Şukaletuda’ya verdiği ceza belli değildir, metin eksiktir ama anlaşıldığı kadarıyla ceza hafifletilmiştir. Bu mit, bir kıtlık veya savaş zamanının göksel dünyaya taşınması olarak yorumlanabilir. Metinde Enlil olmaması dikkat çekicidir. Ayrıca metinde bir kültür olarak yorumlanabilecek bahçecilik ve sebzeciliğin kökenine dair bir yaratma miti de vardır.

“İnanna Ölüler Diyarına İniyor” metni, M.Ö. 2. binyılın başına aitse de bu arkaik bir mitin kaydıdır. İnanna, yeraltı dünyasındaki emelleri için, yeraltı dünyasına iner. Yeraltının kraliçesi karşısında bütün güçlerinden soyunmuş bir halde bulunur, Ereşkigal’in laneti ile İnanna ölür. İnanna, yeraltı dünyasına inmeden önce, Ninşubur isimli uşağına tembihlemiştir, İnanna’yı oradan çıkarması için Enlil, Nanna ve Enki’den yardım istemesini. Ninşubur, Enlil, Nanna ve Enki’den sırasıyla yardım ister; ancak sadece Enki yardım etmeye gönüllü olacaktır. Enki’nin kurnaz yönü burada bir kez daha görülür, Ereşkigal’i oyuna getirmek için Kurgara ve Kalatur isimli iki varlık meydana getirir ve Ereşkigal’i nasıl kandıracaklarını anlatır. Ereşkigal oyuna gelerek, onlara ne isterlerse gerçekleştireceği sözünü verir. Onlar da İnanna’yı dünyaya getirecek faaliyetleri isterler ve Enki sayesinde İnanna dünyaya gelir. Ama bir sorun vardır, İnanna yerine birini bırakmadan yeraltı dünyasından çıkamayacaktır. Zebanilerle beraber yeryüzüne döner, sırasıyla karşılaştıkları Ninşubur, Siigkurşagga ve Lulal’ı vermeyi istemez. Dumuzi’yi yan gelip yatarken gördüğü için, Dumuzi’yi zebanilere verecektir. Dumuzi, Utu’nun yardımı ile birkaç kez zebanilerin elinden kurtulsa da sonunda yine yakalanacaktır. Dumuzi’ni kardeşi Geştinanna’nın yalvarması ile altı ay Dumuzi’nin diğer altı ay ise Geştinnanna’nın yeraltında kalmasına karar verilir. Bu mit Sümer’lerin bereketli olan hasat zamanı ile hasat zamanı dışındaki zamanın sebebi için oluşturdukları bir mittir. “İnanna’nın Ölüler Diyarına İnişi” mitinin başka bir versiyonunda İnanna, yeraltı dünyasından yeryüzü dünyasına zebaniler olmadan dönmüştür ve yerine birini göndermemiştir. Bunun üzerine İnanna’yı geri getirmesi için zebaniler gönderilir ve İnanna Dumuzi’yi götürmeleri için işaret eder. Bu metinden ilginç bir şekilde Dumuzi’yi bir sebepten seçmez, zebaniler karşısında korktuğu için Dumuzi’yi yeraltı dünyasına gitmesi için işaret etmiştir. Dumuzi yine Utu sayesinde aksiyonlu birkaç kaçış gerçekleştirir. Ama sonunda yine yakalanacaktır.

Yasin Çetin, Mezopotamya ve İran Mitolojilerinde Tanrı Anlayışı, Konya 2019, s. 33-38.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder