DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

22 Kasım 2021 Pazartesi

KAOSTAN BESLENEN TANRI ERRA

Tanrı Erra

Siyasal düzlemi anlatan mitlerden birisi de Erra mitidir. Orta Babil Dönemi ismi verilen dönemin sonuna doğru, Mezopotamya’da kargaşa vardı. Şehirler yağmalanıyor ve yıkılıyordu. Erra miti, dünyada oluşan bu kaosun, tanrılar dünyasındaki yansımasıydı. Tanrı Erra, diğer tanrıların kendisini küçümsediğini düşünerek, Babil’e saldırır. Babil’i yakar ve yıkar. Tanrı Marduk’un bir arayıştan dolayı Babil’i terk etmesi gerekir ama düzenin bozulacağını bildiği için terk etmek istemez. Tanrı Erra bu aşamada işe koyulur, tanrı Marduk’a gök ve yer arasındaki dengeyi koruyacağına ikna eder. Tanrı Marduk’un ayrılmasının ardından Babil’in ve dünyanın yönetimi tanrı Erra’dadır. Bu aşamadan sonra tanrı Erra’nın dünyaya getirdiği yıkım şöyle tasvir edilir:

“(Erra'nın danışmanı, Ateş Tanrısı lşum konuşuyor:) "Ey savaşçı Erra,

Sen haklıları öldürdün,

Sen haksızları öldürdün. 

Sana karşı günah işleyen adamları öldürdün,

Sana karşı günah işlemeyen adamları öldürdün.

Zaman geçirmeden taklimu adakları adayan en rahiplerini öldürdün,

Krala hizmet eden saray adamlarını öldürdün,

Kapı önündeki yaşlı adamları öldürdün,

Genç kızları yatak odalarında ölüme gönderdin.

Yine de huzura ermeyeceksin,

Yine de kendine, 'Beni hor görüyorlar!' diyorsun,

Kendine böyle diyorsun sen Savaşçı Erra,

'Güçlüleri ezer, zayıflara dehşet saçarım,

Ordunun liderini öldürür, orduyu dağıtırım,

Tapınaktaki en kutsal yeri harap eder, şehrin gururu olan surlardaki mazgalları yıkarım.

Palamarları koparır, tekneleri akıntıya bırakırım,

Kıyıya ulaşamasın diye dümeni parçalarım,

Sereni yıkar, halatını koparırım.

Bebekler yaşamasın diye memelerdeki sütü keserim,

Küçük dereler bereketli sularını akıtmasın diye pınarların önünü tıkarım.

Erkalla'yı (yani Yeraltı) sallar, gökleri titretirim,

Sulpea'nın (bir Sümer tanrısı) ışınlarını gönderir, gökten yıldızları indiririm,

Ağaç kökleri kesilir, yeni filizleri gelişmez,

Tepesi sallansın diye duvarı temelinden sarsarım.

Tanrıların krallarının oturdukları yere gider, meclisin etkisini yok ederim.'"

Savaşçı Erra ona kulak verdi,

İşum' un ona söylediği sözler en saf yağ kadar hoşnut ediciydi.

Savaşçı Erra şöyle dedi,

"Deniz ülkesi koruyamaz Deniz ülkesini, ne Subartular koruyabilir Subartu'yu ne de Assurlular Assur'u,

Ne Elamlılar Elam'ı ne de Kassitler Kassit'i,

Ne Sutealılar Sutea'yı koruyabilir ne de Guti'ler Guti'yi

Ne Lullubiler Lullubi'yi koruyabilir ne ülke ülkeyi, şehir şehri

Kabileler de kabileleri koruyamaz, insan insanı, kardeş kardeşi, hepsi birbirini boğazlayacak."

Babil hükümdarı Nabopolassar’ın taç giyme ilahisi ve Asur güçlerini yendiği anlatılan metinde, Marduk’un hükümdarlık yetkisini verdiği belirtildikten sonra, tanrıların kralı Marduk’un hükümdardan hoşnut kalması, Esagil’in yazıcısı Nabu’nun ömrünü uzun kılması dilediği metinde, tanrı Erra’nın hükümdara kılıcını verdiği belirtilir. Bu sayede Akad’ın yani Babil’in intikamını almasını dilerler.

Yeni Babil Dönemi’nde “prensin aynası” olarak isimlendirilen metinlerden birinde, hükümdarın yapmaması gerekenler ve yaptığı zaman başına gelecekler anlatılır. Bu maddelerden birisi, 

“eğer Sippar, Nippur ve Babil'in evlatlarının yemleriyle (kendi) binek atlarını beslerse, o yemi yiyen atlar kaçarak düşman tarafına geçer ve o adamlar ülkenin ordusu savaşa çağrıldığında kralın adamlarıyla birlikte harekete geçer. Onun ordusunun önünde yürüyen kudretli Erra cephesindeki ön safları dağıtır ve düşmandan taraf olmalarını sağlar”

şeklindedir. Burada Sippar, Nippur ve Babil halkının yemlerini kullanması halinde başına gelecekler anlatılır. Tanrı Erra’nın ise bu durumda, hükümdarın ordusunun ön tarafını dağıtacağı ve hatta onları düşman tarafına geçireceği söylenir.

Asur Devleti’nde de kabul görmüş olan Erra, bir metinde Arabistan’ın yeminlerine bağlı kalmadıkları için Erra’nın felaketine uğradıkları anlatılır. Metinde Erra’nın üzerlerine getirdiği felaketin anlatımından sonra, Arabistan’da yaşayan insanların ağzından başlarına gelenin, Asur’un yeminlerine bağlı kalmadıkları ve günah işledikleri söyletilir:

“Arabistan' ın geri kalanı silahlarımın önünden kaçmıştı, onların hakkından da kuvvetli Erra geldi. Öyle bir felakete uğradılar ki, açlıktan ölmemek için çocuklarının etini yediler. Benim ve tanrıların adına ettikleri yeminde yazılı bütün lanetleri sen (yani tanrı) onlara korkunç bir kader olarak verdin: Bir deve yavrusu, bir eşek yavrusu, bir dana, bir kuzu süt veren yedi hayvandan süt emsin, yine de karınları doymasın. Arabistan'daki insanlar birbirlerine, "Neden [Arabistan'ın] başına böyle bir fela[ket] geldi?" diye sordular.

- "Çünkü biz Assur'un [büyük yem]inlerine baglı kalmadık, Enlil'in gönlünü hoş tutan [kral] A]ssurbani]pal'in nezaketine karşı [günah] işledik!" [İauta] (kabile reisi) bedbaht oldu, bu sebeple [tek başına] Nabayati ülkesine kaçtı.”

Assurbanipal’in taç giyme ilahisinde, Erra, 

“her kim kralla saygısızca veya haince konuşursa - eğer saygın biriyse, şiddetli ölümle can verir; zengin biriyse, fakirleşir. Her kimin kalbinde krala karşı fesatlık varsa - Erra basına veba hastalığı salarak onu hesap vermeye çağırır”

şeklinde alınır. Erra, tanrısal uyuma uymayanları cezalandırır, suçluları aç bırakır, korkunç kaderi verirdi. Asur Devleti’nin sağladığı tanrısal düzene herkes uymalıydı, yoksa tanrı Erra onların başına veba hastalığını salardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder