DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

24 Kasım 2021 Çarşamba

ANTİK İRAN DİN GELENEKLERİ ÜZERİNE

Behistun Kaya Mezarları-Ahura Mazda'ya Dair Önemli Yazıtların Bir Kısmının Bulunduğu Mezarlar


Eski İran dinleri konusunu farklı gelenekler ile ele almak gerekmektedir. Tanrıların isminin geçtiği kaynaklar bir tarafa bırakılırsa, Eski İran dinleri konusunda, ilk kaynaklar, Ahameniş İmparatorluğu yazıtlarıdır. Bu yazıtlar, Ahameniş İmparatorluğu’nun dini anlayışını yansıtmaktadır. Özellikle tanrı Ahura Mazda, tanrıça Anahita ve tanrı Mitra bu gelenek içerisinde dikkat etmektedir. Doğu İran dili olan Aveste ile kaleme alınmış olan, Zerdüşt dininin kutsal kitabı Avesta’nın Gatha’lar bölümünden yola çıkarak, Eski İran dininin erken tarihinde iki farklı geleneğin olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan birisi Ahura Mazda merkezli Ahameniş İmparatorluğu anlayışıdır ve Ahameniş İmparatorluğu yazıtlarından ortaya konulmaktadır. Diğeri ise Avesta’nın Gatha’lar bölümünden yola çıkılarak ortaya konulan Zerdüşt inancıdır. Zerdüşt inancına, Gatha’lar bölümünü meydana getirdiği düşünülen peygamber Zerdüşt’ten dolayı Zerdüşt dini denilmektedir. Bu iki geleneğinde tanrı Ahura Mazda’nın merkezinde olduğu bir anlayıştan, iki ayrı koldan geliştiğini düşünmek akla uygundur. Bunun dışında Antik İran’ın erken tarihinde, tanrıça Anahita gibi tanrıların tapınım gördüğü ve Ahameniş İmparatorluğu’nun ilerleyen tarihinde, tanrı Ahura Mazda’nın yanında tanrıça Anahita ve tanrı Mitra’nın isimlerinin anılmaya başlandığı bilinmektedir. Anlaşılmaktadır ki Antik İran’da birçok dini geleneğin ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bunların ortak bir kökeni olup olmadığını veya ortak bir gelenekten geliyorlarsa bile nerede ayrıldığını tespit etmek zordur.

Persopolis'teki Faravahar 

Arsaklar dönemi Eski İran tanrıları yanında saray anlayışında Yunan tanrılarının da yer edindiği bilinmektedir. Büyük İskender’in İran’a ve İran hâkimiyetindeki topraklara sefer düzenledikten sonra oluşan ortamda, Önasya toprakları içinde Yunan tanrı isimlerinin geçtiği bilinmektedir. Ayrıca Arsaklar döneminde, Yunan tanrıları ile İran tanrılarının özdeşleştirildiği, kitabelerden anlaşılmaktadır. Zerdüşt geleneği de Avesta’nın ‘sözde’ yeniden yazımını, Arsaklar ile başlatması, bu dönemde de farklı gelenekteki inançlara işaret etmektedir.

Nakş-ı Rüstem


Sasani döneminde ise sarayın ve Zerdüşt inancının iki farklı gelenek olduğu, dış politikadan dolayı beraber hareket ettikleri dönemin olması ile beraber, iki farklı anlayışı yansıttıkları anlaşılmaktadır. Sasani döneminde yine Zurvanizm inancının ortaya çıkmış olması, Eski İran dönemi boyunca İran halkları arasında birçok farklı geleneğin yaşadığına işaret etmektedir. Sasani döneminde din ve devlet kardeşliği fikri gelişmiş, saray ve rahiplik kurumu bunu beraber benimsemiş gözükmektedir. Hem Sasani hükümdarı Ardahşir’in nasihatinde hem de Zerdüşt rahibi Tansar’ın mektubunda din ve devlet kardeşliğinin işlenmiş olması, iki geleneğin bir süreliğine beraber hareket ettiğini göstermektedir. Fakat, Kirdir’in put kırıcı metni ile Sasani diplomasisi uyuşmamaktadır. Sasani Devleti döneminde İran topraklarında diğer inançların yaşamış olması, iki geleneğin farklı düşüncelere sahip olduğunu göstermektedir. Din ve devlet birlikteliği fikri Sasani hükümdarı Ardahşir’e ithaf edilerek, Firdevs’in Şahnamesi’nde şiirsel olarak verilmektedir:

“Gösterir ise padişah dine hürmet

Kurulur din ile aralarında uhuvvet

Ne taht olmadan ayakta kalır din

Ne de sürer padişahlık olmadan din

İki ipek kumaştır birbiriyle örülmüş

Parıldayan akl ile işlenerek yapılmış

Ne padişahtan bi niyazdır hiç din

Ne de din olmadan şaha denir aferin”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder