DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

9 Kasım 2024 Cumartesi

İKİ KİTAP, BİR FİLM, BİR DİZİ: "KOLEKSİYONCU", "DR. JEKYLL VE MR HYDE", "SPLİT", "SEVERANCE"

İKİ KİTAP, BİR FİLM, BİR DİZİ: "KOLEKSİYONCU", "DR. JEKYLL VE MR HYDE", "SPLİT", "SEVERANCE"



 KOLEKSİYONCUNUN SIRADANLIĞI-RESSAM KADININ MAHZENDEKİ RENKLİ DÜNYASI

John Fowles'in "Koleksiyoncu" kitabında iki farklı karakterin birinci ağızdan anlatım özelliği kullanır. İlk karakter Frederick(buradan sonra Miranda karakterinin Shakespeare'in "Fırtına" isimli tragedyasından etkilenerek Frederick'e taktığı "Caliban" ismi ile anacağım), olaylar gerçekleştikten sonra yaşananları anlatır. Caliban, Miranda isimli genç, sanat okulunda okuyan, ressam olma hayalleri kuran, kitaplarla arası iyi, güzelliği ile dikkatleri üzerine çeken karakterimizi kaçırış hikayesini anlatır. Kendisinden de bahsetmiştir, anne ve babasından ayrı büyümüş, sorunlu bir hala ve onun çocuğu ile birlikte yaşamak zorunda kalmıştır. Halasının kocası vefat etmeden önce koleksiyon yapmayı ondan öğrenmiş, kelebekleri yakalayıp cansız bedenlerini koleksiyonuna katmıştır. Caliban'ın bunun dışında hayatında bir renk görülmez, olabildiğine donuk bir yaşam içindedir, belediyede bir işi vardır ve sayısal loto oynamaktadır. Bir gün o sayısal lotoyu tutturunca işler değişir, halasının ve kuzeninin şehirden ayrılması ile kendine kuytu bir yerde, mahzeni olan bir ev alır; mahzeni yapmayı planladığı vaka için hazırlamaya başlar, yatak, kadın elbiseleri, bazı kitaplar vs. ile döşer. Kendisine bir minibüs alır ve planını uygulamaya koyar. Miranda'nın renkli dünyasına bir karabasan gibi ellerini uzatır, Miranda'yı bayıltması ve minibüs ile kaçırması onu ilk boğuşudur. İkinci boğuşu bir kadını mahzeninde zorla tutup, onun rızası olmadan koleksiyonuna katabileceği düşüncesidir ve öyle de yapar. Ona her istediğini alır, müzik dinleyebileceği, kitap okuyabileceği, resim yapabileceği gibi materyalleri temin eder ancak güncel dünyadan haber alabileceği hiçbir materyalin alımını kabul etmez. Onu izlemek, onunla sohbet etmek dışında ona elini sürmemeye dikkat eder. Miranda'nın serbest bırakması için yalvarmalarını görmezden gelir, mahzeninde onu kendisinin temaşa edebileceği bir müze nesnesi olarak sergilemekten keyif alır, Miranda onun için canlı bir kelebek koleksiyonu gibidir. Miranda ile bir anlaşma yapar, şu kadar süre sonra sizi serbest bırakacağım, der; Miranda buna inanır ve -bundan önce birçok kaçma planı için uğraşmışsa da başaralı olamamıştır- onu sinirlendirecek kaçma girişimlerine girmez. Ta ki serbest kalması gerektiği gün gelip de Caliban'ın koleksiyonun parçasındaki Miranda isimli bu kelebekten vazgeçmeyeceği anlaşılıncaya kadar, daha sonra ölüm orucu denemeler, sessizlik yeminleri, kaçma planları birbirini kovalar ama başarılı olamaz. Hatta bir fırsatında Caliban'ı öldürme fırsatı vardır ama o sadece bayıltma girişimi ile yetinir. Bu girişimi eline geçirdiği baltanın arka tarafı ile dener ama Caliban bayılmaz, Miranda'nın da tutsaklığı devam eder. Baltanın ön tarafını kullansaydı, tutsaklığı bir an önce bitecekken, kendisine bir cana kıymayı ahlaki olarak yediremediği için tutsaklığı devam eder. Miranda'nın hastalandığı bir kısımda Caliban'ın anlatımının sonlarına geliriz.

Miranda'nın günlükleri aracılığıyla olayları tekrar okumaya başlarız, bu sefer Caliban'ın sesi değil de Miranda'nın sesi vardır. Günlük tarzında bir anlatım olduğu için de olayları günü gününe dinleriz, Caliban ise tüm olaylar gerçekleştikten sonra bize anlatmıştır. Miranda'nın ilk korku anları biraz sakinleyince onun renkli dünyasına kapıları açarız. Mahzende tutsak olmasından her zaman rahatsızdır fakat zaman geçirmek için kitap okuyup, resim yapmaya başlayacaktır, bir başka uğraşı da yazmaktır ki o da bizim okuduğumuz günlüğün kendisi olacaktır. Bu aktiviteleri daha çok serbest bırakacağı zaman konusunda anlaştıklarında şevkle yapar, bu tutsaklığın önündeki uzun hayatında onu güçlü kılacağını düşünmek ister. Her musibette bir hayır vardır dercesine bazı satırları bu yüzden okuruz, bu satırlar ancak umutvari bir kişinin kaleminden çıkabilirdi. Günlüğünden Shakespeare -özellikle "Fırtına" tragedyasını-; Jane Austen'in "Emma" -Emma ile kendi arasında karşılaştırma yapar-, "Akıl ve Tutku"; Georege Bernard'ın "Major Barbara"; Alan Sillitoe'nin "Saturday Night anda Sunday Morning"; John Brain'in "Room at the Top" kitaplarını okuduğunu görüyoruz. Hatta Caliban'a J. D. Salinger'in "Çavdar Tarlasında Çocuk" kitabını kendisi ile özdeşlik kurması için okutmayı başarır. Caliban'ın ise özdeşlik kuracak becerisi yoktur, kitabı beğenmediği üzerine yaptığı sözler Miranda'yı kızdırmaktan başka bir işe yaramaz. Caliban'a karşı beslediği umutlar beyhudedir. Onun yaptığı resimlerden, resim sanatından bahseder ama karşısında kapı duvar vardır hatta kapı duvar daha çok şey anlayacak pozisyondadır. Caliban resimden değil de ölü koleksiyonlar müptezelidir! Miranda mahzenin zihninde oluşturduğu hapishaneden, geçmiş zamanlarında yaşadığı hayatı gözden geçirerek uzaklaşmaya çalışır. G. P. isimli karakterle yaşadığı deneyimler okuyucuyu da mahzenden/hapishaneden(gazetelerin üçüncü sayfasından) uzaklaştırır ve Miranda'nın rengarenk dünyasına girmesini sağlar. Belirli toplumsal ve ahlaki değerler de bu satırlarda gözden geçirilir. G. P.'nin dünyası okuyucu için mahzenden kaçmanın, satırlarda okudukları ile Türkiye gerçeklerini bağdaştırmaktan uzaklaştırır. Ta ki Miranda kalemini bırakıp Caliban ile karşı karşıya kalana kadar, Caliban sapkınlığına uygun olarak Miranda'yı söz verdiği zaman bırakmaz, bu Miranda'yı kötü etkiler, kaçma planlarına hız verecektir, yukarıda söz ettiğim balta olayı bu aralıkta gerçekleşir. Önce Miranda'nın umudu ölür, sonra Tanrı ölür, mahzen artık kaçışı olamayan bir hapishane, Caliban ise labirentteki gençleri ölüme sürükleyen Minotor'dur. Umudun öldüğü yerde stres canlıdır, Miranda'yı hasta eder, Miranda ölüm döşeğindedir; Caliban tüm anlattığı içsel çekişmelerine rağmen eve ne bir doktor getirir ne de Miranda'yı doktora götürür. Miranda için her şey geçtir, tanrıya okuduğu lanetler boşunadır, tanrı bir ölür, lanet edilmek üzere bin kez doğar ve mahzende Miranda tek başına ölümü kucaklamak zorunda kalır. 

Miranda'nın hastalığının sonunda, artık günlük yazamadığı evrede Caliban'ın anlatımı son kez devreye girer, bir anlığına pişman gözükse de hepsi okuyucuya bir numaradan başka bir şey değildir, Miranda'yı gömer ve Miranda'ya benzeyen başka bir kadın için plan yapmaya başlar. Renkli bir dünya toprağın altındayken Caliban'ın renksiz dünyası, başka renkli dünyaları yutmak için dışarıdadır. Çünkü sistem Caliban'lar yaratmaya Miranda gibi dünyaları boğmaya adeta yeminlidir. 


SPLİT, PARÇALANMIŞ KİMLİKLER VE İNSAN KAÇIRMA 

Yönetmen koltuğunda M. Night Shyamalan'ın oturduğu 2016 tarihli "Split" filmi, James McAvoy'in muhteşem oyunculuğuyla benliğin bölünmesine dair bize harika bir senaryo sunar. Kevin isimli karakterin 24 farklı kişiliği vardır, bir hayvanat bahçesinde çalışır, hayvanat bahçesinde kendisinin girip çıktığı bir yaşam alanı vardır. Kevin'in içindeki kişilikler belirli gruplaşmalara uğramıştır ve üç kişiden oluşan grup(Patricia liderleridir) Kevin'ın yönetimini ele geçirmişlerdir. Kevin'in geçmişte yaşadıkları bu kişilik bölünmelerine sebep olmuş, Kevin ve diğerlerini koruması için "canavar" kişiliği ortaya çıkmıştır. Bu küçük grup, "canavar" kişiliğin güçlenmesi için iki kadının kaçırılmasını planlamış, tesadüf eseri orada bulunan bir karakter olunan Casey'i de kaçırmışlardır. "Canavar" ortaya çıkana kadar bu kadınların hapsedilmesi gerekmektedir. Miranda'nın mahzendeki tutsaklığı Casey'in tutsaklığını bana anımsattırdığı için filmi tekrar izledim ve "Koleksiyoncu" kitabı ile doğrudan bağlantı kuramayacağımı anladım. Yine de Miranda ve Casey ile arkadaşlarının kaçırılma taktikleri benzerdir. Denis(Kevin'ın kişiliklerinden birisi) kadınları onların arabası ile kaçırır, Caliban ise kendi minibüsü ile kaçırmıştır; her iki tarafta da bayıltma kullanılır. Miranda ve Casey ile arkadaşları uyandıklarında hapishanededirler. Kevin'ın geçmişi nedeni ile kişilik bölünmesi yaşaması ile Caliban'ın geçmişinden dolayı böyle sorunlarının olduğu genellemesini yapmak istemiyorum. Aramızda böyle sorunlar yaşayıp, "normal" hayatlarını yaşayan insanlara haksızlık etmek istemem. Yine de sistemin rekabet, güç istenci, hırs üzerinden kurduğu dünyamızda böyle vakaların daha çok yaşanacağının altını çizmekte fayda var. Caliban'ın zamanı durdurup, koleksiyonunu izlemesi yanında; Kevin'ın Patricia(Kevin'in karakterlerinden birisi) önderliğindeki karakterlerin güçlü olmak için "canavar"a başvurma girişimi sönük kalmaktadır. "Canavar" karakteri ortaya çıktığı zaman güçlenmesi için hayatın zorluklarını görmemiş "genç" kadınları yeme ihtiyacı duyması ilgi çekici bir kurgudur. Patricia'nın grubunun karşısında ise Barry'nin önderliğinde diğerleri vardır ama Kevin'ın yönetimini kaybetmişlerdir. Her fırsatta Barry psikiyatristlerine başvurmaya çalışsa da Patricia bir şekilde doktoru ikna etmenin yolunu bulur. Psikiyatrist erkenden Barry yerine Denis karakteri ile konuştuğunu anlasa da kadınların kaçırılmış olabileceği doğal olarak aklına gelmez; müdahale etmek istediğinde kontrolün ortadan kalktığı ile yüzleşecektir. Miranda hastalıktan ölmüşken iki genç kadının ölümü "canavar" karakterin elinden olacaktır, Casey ise vücudundaki yara izleri sayesinde kurtulacaktır, "canavar" kendisi gibi acı çekmiş birisini karşısında görünce zarar vermekten vazgeçer. 


DR. JEKYLL VE MR. HYDE: İYİ VE KÖTÜLÜĞÜN İKİYE BÖLÜNMESİ

Oscar Wilde'ın "Dorian Gray'in Portresi" isimli kitabını anarak başlamak istiyorum bu bölüme. Dorian Gray'in yaptığı 'kötü' davranışların pişmanlığının vücudunda yaratması gereken izler, portredeki görüntüsünde gerçekleşiyordu, portre yaşlanıyor ama Dorian Gray hep genç kalıyordu. Portreyi yok etmek istediğinde Gray'in kendisi de yok olacaktır. Portrenin sırrını çözemeyiz, büyülü bir gerçeklik ile sunulur bize. Dr. Jekyll ise bir nevi simya deneyleri sayesinde benliğini ikiye bölmeyi başarır, iksiri içtiğinde Mr. Hyde ortaya çıkar ve onun ile istediği sokak hayatını yaşar(Dr. Jekyll'ın Aristokrat topluluk önünde yapamadıklarını yapacak bir kılıf haline gelir, Dorian Gray'in portresi de benzer bir görev görür). Mr. Hyde, Dr. Jekyll'dan hoşlanmaz, onun zıt halini oluşturur. Doktorun aksine kutsala saygısı yoktur, fazlasıyla kibirlidir, çabucak hiddetlenir. Dr. Jekyll başlarda bu dönüşümü kontrolü altında tutabiliyor olsa da zamanla kontrol elinden gider, iksir değişimi sağlarken bir süre sonrasında uykusunda Mr. Hyde ortaya çıkmaya başlar. Malikanesinde değilken gerçekleşen değişim sonucu önemli bir aristokratın ölümüne sebep olur daha doğrusu aristokratı öldürür, buradan sonra Mr. Hyde'dan kurtulmak için çok uğraşır ama çok geçtir. Mr. Hyde ortaya çıkmadan canına kıymaktan başka çare bulamaz. Mr. Hyde'ın ölümü, portrenin ölümü ile Dorian Gray'in ölmesi gibi Dr. Jekyll'da sonunu getirir. Kişilik bölünmesine güzel bir örnek olduğu gibi, aristokrat ve burjuvanın ikili yaşantısına da ağır bir eleştiri niteliği taşımaktadır. Topluluk önünde beyefendiliklerini bozmayan aristokrat ve burjuva kapalı kapılar ardında görünmeyeceklerini fark ettiklerinde kendileri ile çelişen her şeye bulaşmaktadır. Kitabın bir diğer önermesi ise para sayesinde zenginlerin adalet terazisinden kaçabildikleri ancak kendileri gibi zengin ya da daha zengin birine bulaşana denk. Koleksiyoncu kitabında da Caliban parayı bulan herkesin kendi yaptığını yapacağı genellemesini yapar, paranın suça meşruluk kazandırdığı eleştirisini taşıdığını söyleyebiliriz.



SEVERANCE: KİŞİLİĞİN İKİYE BÖLÜNMESİ

Severance dizisi(2022) Mark isimli karakterin eşini trafik kazasında kaybetmesi sonrasında Luman şirketinin şart koştuğu, iş yerinde yaşananların dışarıda hatırlanmaması kuralını kabul etmesini konu alır. Bir çip sayesinde iş yerine giren kişiler o andan itibaren dışarıda yaşanan hiçbir şeyi hatırlamayacaklardır. Aynı şekilde içerde yaşananlar da dışarıda hatırlanmaz. Bu kişilerde bir "dışsal" ve "içsel" olarak iki karakterin ortaya konulması ile seyirciye sunulur. Mark iş yerinde 'rahmetli' eşini hatırlamadığı için üzüntüsünden kurtulur. Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi bir iyi-kötü ayrımı yoktur, iş yerlerinin tüm benliğimiz ile onlar için çalışmamızı istemesi konusunda bir eleştiri vardır. Ve hafızamızın denetimini birine vermemizin tehlikeleri hakkında bize uyarıcı niteliktedir. Bizi biz yapan eylediklerimiz, acılarımız ve mutluluklarımız. Mark ve arkadaşları hayatlarındaki sorunlar ya da para için şirkete benliklerinin bir kısmını sunmuşlardır, bir yere kadar işe yaradığı da söylenebilir ama işin sonunda şirketin tutsakları haline gelmişlerdir. 

Şirket "içsellerin" hapishanesi olmuştur; Koleksiyoncu kitabında mahzen Miranda'nın hapishanesiyken Caliban'da kendini eve hapsetmiştir(kitap hakkındaki bazı yorumlar, ev ile mahzenin bir insanın zihnini tasvir etmek için ikiye bölündüğü yönündedir). Dr. Jekyll ise Mr. Hyde'a dönüştüğü için sonunda kendini laboratuvarına hapsedecektir. Kevin ise diğer kişilikleri yaratarak gerçeklikten kaçmış, kendini zihnine hapsetmiştir; yarattığı diğer karakterlerden bazısı ise hayvanat bahçesinde kızlar için bir hapishane inşa edecektir. Sanırım en tehlikeli hapishane zihnimizin içi olsa gerek.  Wittgenstein ve diğer filozofların dile yaptığı göndermeler boşuna değildir, zihnimizdeki hapishaneleri dil aracılığı ile inşa eder ve belirli yerlere kodlarız. Buradan kaçış yine dilin sınırları ile mümkün olacaktır. Eylemlerimiz ve dil arasındaki ilişkiden başka elimizde ne var ki?(Bios/hayat ve Logos/söz)

Peki sorunlu olduğunun farkında olduğumuz sistemin dilini kullanarak onun üstesinden gelebilir miyiz? Bunun cevabı kocaman bir hayırdan başka bir şey değildir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder