Paul Veyne'nin Kaleminden Foucault |
Foucault ile tanışmam Parrhesia üzerine yaptığı derslerin derleme kitabıyla olmuştu. Bir zihniyet tarihçisinin bir kavramın bin yıllık serüveni ile neler anlatabileceğini gösterir. Parrhesia, cesurca doğruyu söylemek anlamı ilgisini özellikle çekmiştir; hem gündelik hem politik hem de akademik hayatında Foucault'yu yansıtan bir kavramdır.
Kendini Bilmek isimli kitapta yazmak üzerine yazdıkları ve 'benlik teknolojileri' isimli makalelerini farklı zamanlarda birkaç kez okudum. Şimdi Paul Veyne'nin kitabı ile Foucault'ya dair bir şeyler okumak iyi geldi.
İlk olarak Paul Veyne iyi bir Eskiçağ Tarihçisidir, onu da zihniyet tarihçisi olarak anmak yanlış olmayacaktır. Diğer yandan Foucault ile uzun bir arkadaşlık dönemi olmuştur. Paul Veyne'nin Foucault kitabının indirimde olması bu nedenlerle hemen gözüme ilişti.
Foucault'ya dair bir imgelemim olsa da bu çok eksikti. Paul Veyne'nin kitabı ile bu eksikliği bir nebze gidermiş olmayı umuyorum. Paul Veyne, Foucault'nun düşüncesi ve kişiliğini anlatmaya çalışırken Heidegger, Husserl gibi isimlerin bazı düşüncelerini anlatıp Foucault'nun bu düşüncelere bakışını aktarmaya çalıştığı görülür. Kitabın bir bölümü ise Hristiyanlık inancının doğusuna ayrılmıştır ki bir düşüncenin aslını ortaya çıkarma örneği olarak konulmuştur.
Paul Veyne'nin Foucault'su kuşkucudur, ampirik olan ve tikel olanla ilgilenir. Foucault'nun Dispositif kavramı ile çalıştığını görürüz. Bu kavram hayatımızın içindeki tüm iktidar yapı ve mekanizmalarını kapsar. Bilgi yapıları da buna dair ki Cinselliğin Tarihi ve Deliliğin Tarihi eserleri buna yönelik incelemeleridir(okunacaklar listesinde). Hayatımızdaki genel geçer kabul edilen her fikrin soybilimsel araştırması yapılabilir ve mutlak hakikat olmadığı ortaya konulabilir. Foucault da tümel bir hakikat kavramı yoktur, evrensel olan yoktur, bunlar toplum içinde kanılar halinde bulunur ve incelenirse mahiyetleri ortaya çıkacaktır. Tikel ve ampirik inceleme konusu olmayan her şey kuşkuludur, Foucault burada Sextus Emprikus'u takip eder. Düşüncede kuşkuculuk gündelik hayata yansıtılmaz, yaşam içinde kararlar verilmesi gerekir ve kuşkucu da bu kararları vermelidir.
Bu düşüncede kuşkucu olmaya engel ya da çelişki değildir. Foucault çalışmalaında Dispositifi göstermeyi amaçlamıştır. Bu söylemlerin, hakikat anlayışlarının oluşturduğu kurum ve iktidarların analizini sunar bize. Bunlardan yola çıkarak buyruklar vermez, neler yapmamız gerektiğini söylemez. Durum budur, şimdi ne yapmak istiyorsunuz, sorusuyla sizi baş başa bırakır. Öyle az buz bir şey değildir, çok etkilendiği Nietzsche gibi elinize bir çekiç tutuşturur, bununla ister
yıkarsınız, ister inşa edersiniz. Ben kuşkuculuğa meyilli birisi olarak Foucault'nun fikirlerini olumlu ve zihin açıcı buldum. Fikir adamı olması yanında 68'de olduğu gibi eylemelerde boy göstermekten çekinmeyen birisiydi. Buradaki kararı ile düşüncesini aktarmayı birbirine karıştırmayacaktır. Bunu bir diğer örneği Iran Devrimi(1979) sırasında görülür, devrimi desteklemiştir. Halkın
direnişini aslında hep olumlu karşılamıştır. Yeni bir dispositif başka nasıl oluşacak ki?
Alfadan çıkan bu baskıda önemli hatalar seziliyor, bazı yerlerde çeviri hataları özellikle göze batıyor. Yine de büyük kısmı anlaşılır diyebiliriz. Bir oluş içerisinde gezerim Foucault ile Dispositiflere ezdirmem kendimi hele Analiz etmek bize Emprikus'dan miras İktidar dedin mi içim kıpır kıpır hele hele!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder