Ahameniş Çanakkale Köprüsü |
Yabancı kaynaklar açısından "Antik Pers/Eski Pers" kavramları Ahameniş, Arsak(veya Part) ve Sasani dönemlerini kapsar. Eski İran tarihinin Elam, İskender ve Seleukos dönemleri ile beraber en önemli devletlerini oluştururlar. Ahameniş Hükümdarlığı(M.Ö. 550-330) iki ayrı döneme ayrılabilir, Anşan kralları dönemi ki Kyros ile bağlantılı olan soyun ülkeyi yönettiği ve Darius ile beraber ülkeyi yöneten Ahameniş soyunun yönettiği dönemlerdir. Gerçi Darius, Kyros'un soyunu Ahameniş sülalesine bağlamış olsa da bu kendi iktidarını meşrulaştırma girişiminden başka bir şey değildir. Bugün genel olarak devlet için Ahameniş ismi kullanılsa da bu tartışmaya açılabilir. Darius'un ülkenin başına geçtikten sonra kendisine karşı yapılan tüm girişimleri bastırdığı ve devlet düzenini sağladığı bilinmektedir. Trakya'dan Hindistan'a; Mısır'dan Kafkasya'a; Afganistan'ın güneybatısından Libya'ya ulaşan coğrafi sınıra sahip olan Ahameniş hükümdarlığı seferleri için geniş bir organizasyon sistemi geliştirilmişti. Bunlardan biri de gemilerle köprü yapmaktı.
Herodotos, Kyros'un Massaget seferi hazırlığı için köprü yaptırdığından söz eder:
"Kyros, hileyi söktüremeyince, ordusunu Arax üzerine vurdu ve Massagetlere karşı açıktan sefer hazırlığına girişti; ordu geçebilsin diye, ırmak üzerine köprüler atıyor, kayıklar üzerine kuleler yükletip ırmağı aşırtıyordu."
(Herodotos, I, 205)
Darius'un zamanındaki yapılan köprüler hakkında Herodotos'dan bilgi almaktayız. Skythler üzerine yaptığı seferde Bosphoros(İstanbul Boğazı)'a köprü kurdurtmuş, Susa'dan yola çıkmış ve boğazdaki köprü aracılığıyla Kadıköy'e(Khalkedon) geçmiştir:
"Dareios Susa’dan çıktı, üzerinde köprünün kurulmuş olduğu Bosphoros’daki Khalkedon’a geldi; orada gemiye bindi, Kyaneia adalarına gitti. Bu adalar, Yunanlılara göre eskiden yüzer adalardı. Kutsal duvarlar içinde oturup Pontos Euxeinos’un doyulmaz güzelliklerini seyre koyuldu. Denizler içinde en şaşırtıcı olanı budur: Uzunluğu on bir bin yüz staddır; en geniş olduğu yer üç bin üç yüz staddır. Bu denizin ağzı, dört stad genişliğindedir ve Bosphoros denilen bu kanal ki, köprü bunun üzerine kurulmuştur, yüz yirmi stad boyunca uzanmaktadır; Bosphoros, Propontis’e ulaşır. Propontis’in genişliği beş yüz, uzunluğu bin dört yüz staddır, Hellespontos’a çıkar, burada dört yüz stad boyunca, yedi stada kadar daralır. Hellespontos, Ege denilen bir açık denizde son bulur. Bakınız bu ölçüler nasıl alınmıştır: Bir gemi, iyi mevsimde genellikle gündüz yetmiş bin kulaç, geceleyin altmış bin kulaç yol yapar. Bunu bildikten sonra, denizin giriş yerinden Phasis’e, yani en uzun olduğu yere kadar dokuz gün sekiz gece çeker, bu da bin yüz on tane bin kulaç, başka deyişle on bir bin yüz stad tutar. Ve Sindosların ülkesinden Thermodon üzerindeki Themiskyra’ya kadar –Pontos Euxeinos’un geniş yeri– üç gün iki gecelik yoldur, bu da üç yüz otuz bin kulaç ya da üç bin üç yüz stad tutar. İşte ben Pontos Euxeinos’un, Bosphoros’un ve Hellespontos’un enini boyunu böyle hesap ettim. Verdiğim bu açıklamalar coğrafya gerçeklerine tam olarak uyar. Bir de şunu ekleyelim: Pontos Euxeinos’da aşağı yukarı kendisi kadar büyük bir de göl vardır; adı Palus–Maiotis’dir, Pontos Euxeinos’un babası diye ad takmışlardır."
(Herodotos, IV., 85-86.)
Darius ile köprünün mimarı Mandrokles hakkında Herodotos şunları söyler:
"Bu çarçabuk yapılmış olan yapı hoşuna gitti; mimarı, Samoslu Mandrokles’e verilebilecek her şeyin on katını verdi. Mandrokles bunlarla, aslına bakarak yapılacak bir tablo için ödül koydu ve tabloyu Samos’daki Here tapınağına astırdı: Resim, Bosphoros üzerine atılmış olan köprüyü, şeref yerinde oturan Dareios’u ve boğazı geçmekte olan orduyu gösterir; bir de şu yazıyı yazdırdı: Mandrokles bu sunguyu Here için ayırdı Balıkları bol Bosphoros’da dalgalara hükmeden bir köprü Bu değersiz tablo bu duvarlara asılsın Zira Dareios’un planlarını uygulayan adam Kendisinin ve Samos’un şerefini yükseltti. Bu işi yöneten adamın bıraktığı anıt böyledir."
(Herodotos, IV., 88.)
Bir diğer köprü yapma girişi ise Yunanistan üzerine çıkılan seferde Kserkses'in gemilerle Çanakkale Boğazı'na yaptırdığı köprüdür. Trakya'dan Yunanistan'a giden güzergahtaki nehirleri askerlerin geçebilmesi için de köprüler yapılmıştır. Kserkses, Çanakkale Boğazı'na yaptığı köprüyü Abydos ve Sestos kentlerine sıkı sıkıya bağlı halatlarla yaptırmıştır. Abydos ve Sestos arasına yaptığı bu köprü sayesinde boğazı birbirine bağlamıştır. Bu köprüde kullanılacak halatlar papirüs, keten ve kenevir liflerinden imal edilmiştir. Herodotos'a göre Ahameniş ordusu 7 gün 7 gece boyunca köprü aracılığıyla boğazı geçmiştir.(Hacıköylü, 2019, s. 61; 65; 90). Thermopylai Savaşı(M.Ö. 480)'na Ahameniş ordusu bu köprü aracılığıyla katılmıştır.
Herodotos, Kserkses'in Çanakkale Boğazı'na(Hellaspontos) köprü yaptırma isteğine Tarih eserinde yer vermiştir:
"Hellespontoslular denizine bir köprü atmayı düşünüyorum. Avrupa’nın içine bir ordu sokmak istiyorum, Atinalıları tepelemek için, evet, Perslere ve babama yaptıklarının cezasını çekecekler."
(Herodotos, VII, 8b.)
"Sonra Abydos’a gitmek üzere hazırlıklara başladı, bu arada Hellespontos’ta Asya ile Avrupa’yı birleştirecek köprü için boyunduruk kuruluyordu. Hellespontos Khersonesos’unda Sestos ve Madytos illeri arasında, kıyı Abydos’un karşısında denize doğru inen sarp kayalıktır. Sonradan, ama çok sonradan değil, Ariphron oğlu Ksanthippos’un komutası altındaki Atinalıların Sestos valisi İranlı Artayktes’i diri diri direğe çakmış oldukları yer burasıdır; bu adam sık sık Elaius’daki Protesilaos tapınağına kadın götürür, günah işlerdi. Abydos’dan başlayarak, kıyının bu noktasına doğru köprü kurmakla görevli olan işçiler iki köprü yapıyorlardı; birisi için Fenikeliler beyaz keten kenevir lifi, öbürü için Mısırlılar papirüs lifi kullanıyorlardı. Abydos’dan karşı kıyı yedi staddır. O büyük fırtına çıktığı zaman iki kıyı yeni birleşmişti ki, bütün halatlar koptu, sonuna gelmiş olan iş mahvoldu. Bunu duyan Kserkses fena öfkelendi; Hellespontos’a üç yüz sopa çekilmesini ve bir çift bukağı takılmasını emretti. Hatta bunu bile işittim: Cellatlar göndermiş, “Hellespontos’u kızgın demirle dağlayın” demiş. Denizi döverlerken çılgın olduğu kadar bayağı küfürler de savuracaklardı: “Deniz, deniz, sana bu cezayı efendin çektiriyor, çünkü ondan hiçbir kötülük görmediğin halde, sen ona kötülük ettin. İstesen de istemesen de Büyük Kral seni geçecek. Hiç kimsenin sana kurban kesmemesi haklı, çünkü sen suları pis ve acı bir dereden başka bir şey değilsin.” Denize uyguladığı cezalar bunlardı; köprü yapımı ile görevli olanlara gelince, onların da kafalarını kestirdi. Büyük işler yapan adamlar nankör işlerinin kurbanı oldular, yeni mühendisler geçti işin başına. Bakınız nasıl attılar köprüleri: Elli kürekli gemilerden ve triremlerden üç yüz altmış tanesini yan yana bağlayıp köprü taşımalığı olarak koydular, bu Euxeinos’dan yana olandı, öbür yan içinde taşımalık olarak üç yüz on dört gemi kullandılar; gemilerin eksenleri Pontos ile açı yaptığı için Hellespontos’un akıntısına paralel düşüyorlardı ve böylece akıntı, halatlara binen yükü artırmış olmuyordu; birbirine bağlı olan gemileri ayrıca çok büyük demirler atarak pekiştirdiler, köprülerden biri için Pontos tarafına, o yönden gelip Hellespontos’da esecek rüzgârlara karşı; öbürü için de Ege Denizi’nden ve batı kıyılarından yana, Zephyros ve Notos’a karşı 305 Pontos’a işleyen küçük gemilerin geçebilmeleri için üç yerde aralık bıraktılar. Bu bittikten sonra, karadan başlayarak halatları çekmeye giriştiler, bu iş için ağaç bocurgatlar kullanıyorlardı; bu sefer keten kenevir lifleriyle papirüsü ayrı ayrı kullanmıyorlardı, her iki köprü için de dörder papirüs ve ikişer keten kenevir lifinden yapılma halat gerdiler. Bu iki cins halat, kalınlık ve güzellik bakımından eşittiler, ama keten kenevir liflerinden olanlar daha sağlamdılar; bir dirseği bir talant çekiyordu. Köprünün çatısı böylece çatıldıktan sonra, köprünün enine uygun büyük kalaslar kesildi; bunlar da peş peşe dizildikten sonra üstten bağladılar; daha sonra bunların üzerine güzelce bir tahta taban döşediler; üzerine bir kat toprak çektiler, düzelttiler, en son iki yanına korkuluklar koydular, yük hayvanları ve atlar denizden ürkmesinler diye. Köprüler bitmişti, Athos Dağı’ndaki işlerin de, hem kanalın, hem de deniz yükseldiği zaman ağızları tıkamasın diye giriş ve çıkışta yapılan yüksek dalgakıranların bittiği haberi gelince, kışı Sardes’de geçirmiş olan ordu, ilkbaharda bütün eksiklikleri tamamlanmış olarak Abydos’a doğru yola çıktı."
Herodotos, VII, 33-37.
Kaynak:
Büşra Hacıköylü, PERS (AKHAİMENİD) KRALI I. KSERKSES’İN YUNANİSTAN SEFERİNİN ANADOLU GÜZERGÂHI: GÜNCEL ARKEOLOJİK VE TARİHSEL COĞRAFYA BULGULARI IŞIĞINDA GENEL BİR DEĞERLENDİRME, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Tez, İstanbul 2019.
Herodotos, Tarih, (Çev. Müntekim Ökmen), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, VIII. Baskı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder