DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

13 Kasım 2019 Çarşamba

NABLUS, SAMİRİYELİ KADIN, MUSA'NIN BEŞ KİTABI


Yunan harfli Türkçe yani Karamanlıca olarak yayınlanan Çocuklar İçin Angeliaforos süreli yayınının, 1 Mart 1889 tarihli sayısında "Nablus" isiml bir metin yer alır. Yazıda Nablus, Samiriyeli kadın, Samiriyeliler ve Musa'nın beş kitabı hakkında bilgiler verilmektedir. "Nablus" isimli metnin, Yunan harfli Türkçe'den çeviriyazımı yapılmış ve yazının görselleri ile beraber aşağıda verilmiştir. 
El Yazısının Mahfazası, Angeliaforos

NABLUS (ΝΑΠΛΟΥΣ)

Küçük Nablus şehri Kudüs’ten[1](Ιερουσαλιμ) kuzeye[2] doğru 34 mil uzakta olup, Kitab-ı Mukaddes’te bazen Şehem[3](Συχεμ) ve bazen Sihar(Σιχαρ) tabir olunan kadim şehrin yerindedir. İsa[4](Ιεσους) bu şehre yakın Yakup[5]’un(Ιακωβος)kuyusunun yanında oturarak Samiriyeli (Σαμαρειαλη) karıya(καρηγια)[6] talim etti. Tasvir Gebal(Γεβαλ) dağından alınmış olup, dağın aşağı ki kısmı ve Nablus’un arka tarafında Samiriyeli karının, hakkında Iesus’a “Ecdadımız bu dağda secde kıldılar” dediği Gerizim(Γαριζιν) dağının yuvarlak tepesi görünüz. Ötede Akdeniz’in sularının dağları sallanmaktadır.
Nablus şehrinin sakinleri[7] arasında[8] takriben 200 nüfustan oluşan[9] bir Samiriyeli cemiyet olup, onların ibadet için Gerizim dağı eteğinde bir küçük sinagogları var. İngiliz yazarlarından[10] başpapaz Stenle(Στένλη) onlar hakkında “İhtimalen dünyanın hiçbir kısmında bu dağda olduğu kadar, bu kadar uzun müddette, bu kadar cüzi değiştirmeler [11] ile aynı ibadet usulü saklanmamıştır” diyerek, adı geçen[12] Samiriyelilere,  “Dünyada bulunan en eski ve en küçük fırka” tabir eylemiştir. Nablus’dakilerden başka[13] birkaç Samiriyeli dahi Mısır’ın Kahire şehrinde bulunur.
Nablus’ta ikame eden[14] Samiriyelilerin en dikkate şayan mülkleri Musa’nın(Μωυσης) beş kitaplarının eski bir el yazısı olup, onların kabul ettikleri Kitab-ı Mukaddes’in bütün kısmı budur. Kitabı içinde sakladıkları hücre gümüş ile yaldızlanmış olup, görüldüğü gibi üzerinde Çadırın ve bazı mukaddes kapların tasvirleri kazılmıştır. El yazısı koyun derisinden yapılmış[15] eski bir tirşe[16] üzerinde olup, 15 ayak uzun ve 25 parmak enlidir. Samiriyelilerin efkârınca[17] bu Iesus tu Naye’nin(Ιησους του Ναυεν) gününden kalmadır. Bu yanlış ise de, onu teftiş eden âlimler 1.000 senelik olduğu efkârındadırlar[18]. İşbu küçük cemaat kendi kitaplarında muhterem peygamberleri olan Musa’nın “Allah’ın Rabb sana içinizden biraderlerinizden size benim gibi bir peygamber zuhura getirecektir” sözünü okuduğunda acaba o peygamberin zaten gelmiş olduğunu anlayacak mı? 

Nablus, Angeliaforos
  



[1] Ierusalim
[2] şimala
[3] Shechem, Sichem
[4] Iesus
[5] Iakobos
[6]  “İsa’nın Yahya’dan daha çok öğrencisi olduğu ve daha çok kişiyi vaftiz ettiği+ Ferisilerin kulağına gitmiş, İsa da bunu haber almıştı  (aslında İsa kimseyi vaftiz etmiyordu, bu işi öğrencileri yapıyordu).  O zaman, yeniden Celile’ye gitmek üzere Yahudiye’den ayrıldı.  Bunun için Samiriye’den geçmesi gerekiyordu.+  Sihar adlı Samiriye şehrine geldi; burası Yakup’un, oğlu Yusuf’a verdiği tarlanın+ yakınlarındaydı.  Yakup’un kuyusu+ da oradaydı. İsa yol yorgunu olduğundan kuyu başında öylece oturuyordu. Altıncı* saat sularıydı. O sırada Samiriyeli bir kadın oraya su çekmeye geldi. İsa kadına, “Bana biraz su ver de içeyim” dedi.  (Öğrencileri yiyecek bir şeyler almak için şehre inmişlerdi.)  Samiriyeli kadın, “Ben Samiriyeli bir kadınım, sen ise Yahudisin; benden nasıl su istiyorsun?” dedi. (Yahudilerin Samiriyelilerle hiçbir alışverişleri olmazdı.)+ 10  İsa ona şu cevabı verdi: “Sen Tanrı’nın armağanının+ ne olduğunu ve ‘Bana biraz su ver de içeyim’ diyenin kim+ olduğunu bilseydin ondan isterdin, o da sana hayat suyu+ verirdi.” 11  Kadın şöyle dedi: “Efendim, su çekecek bir kovan bile yok, kuyu da çok derin. Bu hayat suyunu nereden bulacaksın? 12  Sen bu kuyuyu bize bırakan ve kendisiyle oğulları ve sığırları bu kuyudan su içmiş olan atamız Yakup’tan daha mı büyüksün?”+ 13  İsa “Bu sudan her içen yine susar” diye karşılık verdi. 14  “Oysa benim kendisine vereceğim sudan içen bir daha asla susamaz.+ Ona vereceğim su, sonsuz yaşam+ vermek için içinde fışkıran bir su pınarı+ olur.” 15  Kadın “Efendim” dedi, “Bana bu sudan ver de bir daha hiç susamayayım; hem o zaman sürekli buraya su çekmeye gelmem.”16  İsa kadına, “Git kocanı çağır da gel” dedi. 17  Kadın, “Benim kocam yok” diye cevap verdi. İsa, “‘Kocam yok’ demekte haklısın” dedi. 18  “Çünkü senin beş kocan oldu ve şimdiki senin kocan değil; dediğin doğru.” 19  Kadın ona şöyle dedi: “Efendim, anlıyorum ki sen bir peygambersin.+ 20  Atalarımız bu dağda+ tapınmışlardır; fakat siz Tanrı’ya tapınılması gereken yerin Yeruşalim olduğunu söylersiniz.”+ 21  İsa ona şöyle dedi: “Bana inan, öyle bir zaman geliyor ki, Babaya ne bu dağda ne de Yeruşalim’de+ tapınacaksınız.+ 22  Siz tanımadığınıza tapınıyorsunuz,+ biz tanıdığımıza tapınıyoruz, çünkü kurtuluş Yahudilerdendir.+ 23  Bununla birlikte, Babaya gerçekten tapınanların ruhla+ ve hakikatle+ tapınacakları zaman geliyor ve aslında geldi. Çünkü Baba Kendisine böyle tapınanları arıyor.+ 24  Tanrı Ruhtur,+ O’na tapınanlar da ruhla ve hakikatle tapınmalıdır.”+ 25  Kadın ona şöyle dedi: “Mesih+ denilen kişinin geleceğini biliyorum.+ O geldiğinde bize her şeyi açıkça bildirecek.” 26  İsa, “Seninle konuşan ben oyum” dedi.+27  Tam o sırada İsa’nın öğrencileri geldi. Onun bir kadınla konuşuyor olmasına şaşırdılar. Tabii hiçbiri, “Ondan ne istiyorsun?” ya da “Neden onunla konuşuyorsun?” demedi. 28  Kadın ise su testisini orada bırakıp şehre giderek insanlara şöyle dedi: 29  “Gelin de yaptığım her şeyi bana söyleyen adamı görün. Sakın bu Mesih olmasın?”+ 30  Onlar da şehirden çıkıp İsa’ya doğru gelmeye başladılar.” Bkz. Yuhanna, 4-1-30
[7] sekenesi
[8] beyninde
[9] mürekkep
[10] muharrirlerinden
[11] tebdilat
[12] Mumaileyh; yani Stenle(Στένλη)
[13] maada
[14] mukim
[15] mamul
[16] Üzerine yazı yazılmak üzere özel şekilde hazırlanmış deri, parşömen, ak deri [Tirşe îmâlinde bilhassa dana, keçi, koyun, ceylân derileri kullanılırdı] bkz. Kubbealtı.
[17] fikirlerince
[18] fikirindedirler

Gebal Dağından Bakış


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder