Yunan harfli Türkçe yani Karamanlıca olarak yayınlanan Çocuklar İçin Angeliaforos süreli yayınının, 1 Mart 1889 tarihli sayısında "Nablus" isiml bir metin yer alır. Yazıda Nablus, Samiriyeli kadın, Samiriyeliler ve Musa'nın beş kitabı hakkında bilgiler verilmektedir. "Nablus" isimli metnin, Yunan harfli Türkçe'den çeviriyazımı yapılmış ve yazının görselleri ile beraber aşağıda verilmiştir.
El Yazısının Mahfazası, Angeliaforos |
NABLUS (ΝΑΠΛΟΥΣ)
Küçük Nablus şehri Kudüs’ten[1](Ιερουσαλιμ) kuzeye[2]
doğru 34 mil uzakta olup, Kitab-ı Mukaddes’te bazen Şehem[3](Συχεμ) ve bazen Sihar(Σιχαρ) tabir olunan kadim şehrin
yerindedir. İsa[4](Ιεσους) bu şehre yakın Yakup[5]’un(Ιακωβος)kuyusunun yanında oturarak
Samiriyeli (Σαμαρειαλη) karıya(καρηγια)[6] talim etti. Tasvir Gebal(Γεβαλ) dağından alınmış olup, dağın aşağı ki kısmı ve Nablus’un arka
tarafında Samiriyeli karının, hakkında Iesus’a “Ecdadımız bu dağda secde
kıldılar” dediği Gerizim(Γαριζιν)
dağının yuvarlak tepesi görünüz. Ötede Akdeniz’in sularının dağları
sallanmaktadır.
Nablus şehrinin sakinleri[7]
arasında[8]
takriben 200 nüfustan oluşan[9]
bir Samiriyeli cemiyet olup, onların ibadet için Gerizim dağı eteğinde bir
küçük sinagogları var. İngiliz yazarlarından[10]
başpapaz Stenle(Στένλη) onlar
hakkında “İhtimalen dünyanın hiçbir kısmında bu dağda olduğu kadar, bu kadar
uzun müddette, bu kadar cüzi değiştirmeler [11]
ile aynı ibadet usulü saklanmamıştır” diyerek, adı geçen[12]
Samiriyelilere, “Dünyada bulunan en eski
ve en küçük fırka” tabir eylemiştir. Nablus’dakilerden başka[13]
birkaç Samiriyeli dahi Mısır’ın Kahire şehrinde bulunur.
Nablus’ta ikame eden[14]
Samiriyelilerin en dikkate şayan mülkleri Musa’nın(Μωυσης) beş kitaplarının eski bir el yazısı
olup, onların kabul ettikleri Kitab-ı Mukaddes’in bütün kısmı budur. Kitabı
içinde sakladıkları hücre gümüş ile yaldızlanmış olup, görüldüğü gibi üzerinde
Çadırın ve bazı mukaddes kapların tasvirleri kazılmıştır. El yazısı koyun
derisinden yapılmış[15]
eski bir tirşe[16]
üzerinde olup, 15 ayak uzun ve 25 parmak enlidir. Samiriyelilerin efkârınca[17]
bu Iesus tu Naye’nin(Ιησους του
Ναυεν) gününden kalmadır. Bu yanlış ise de, onu teftiş eden âlimler
1.000 senelik olduğu efkârındadırlar[18].
İşbu küçük cemaat kendi kitaplarında muhterem peygamberleri olan Musa’nın
“Allah’ın Rabb sana içinizden biraderlerinizden size benim gibi bir peygamber
zuhura getirecektir” sözünü okuduğunda acaba o peygamberin zaten gelmiş
olduğunu anlayacak mı?
Nablus, Angeliaforos |
[1] Ierusalim
[2] şimala
[3] Shechem, Sichem
[4] Iesus
[5] Iakobos
[6] “İsa’nın Yahya’dan daha çok öğrencisi olduğu ve daha çok
kişiyi vaftiz ettiği+ Ferisilerin kulağına gitmiş, İsa da bunu
haber almıştı 2 (aslında İsa kimseyi
vaftiz etmiyordu, bu işi öğrencileri yapıyordu). 3 O zaman, yeniden
Celile’ye gitmek üzere Yahudiye’den ayrıldı. 4 Bunun için Samiriye’den
geçmesi gerekiyordu.+ 5 Sihar adlı Samiriye
şehrine geldi; burası Yakup’un, oğlu Yusuf’a verdiği tarlanın+ yakınlarındaydı. 6 Yakup’un kuyusu+ da oradaydı. İsa yol yorgunu olduğundan
kuyu başında öylece oturuyordu. Altıncı* saat sularıydı.7 O sırada Samiriyeli bir
kadın oraya su çekmeye geldi. İsa kadına, “Bana biraz su ver de içeyim” dedi. 8 (Öğrencileri yiyecek
bir şeyler almak için şehre inmişlerdi.) 9 Samiriyeli kadın, “Ben
Samiriyeli bir kadınım, sen ise Yahudisin; benden nasıl su istiyorsun?” dedi.
(Yahudilerin Samiriyelilerle hiçbir alışverişleri olmazdı.)+ 10 İsa ona şu cevabı
verdi: “Sen Tanrı’nın armağanının+ ne olduğunu ve ‘Bana biraz su ver de
içeyim’ diyenin kim+ olduğunu bilseydin ondan isterdin, o da
sana hayat suyu+ verirdi.” 11 Kadın şöyle dedi:
“Efendim, su çekecek bir kovan bile yok, kuyu da çok derin. Bu hayat suyunu
nereden bulacaksın? 12 Sen bu kuyuyu bize
bırakan ve kendisiyle oğulları ve sığırları bu kuyudan su içmiş olan atamız
Yakup’tan daha mı büyüksün?”+ 13 İsa “Bu sudan her içen
yine susar” diye karşılık verdi. 14 “Oysa benim kendisine
vereceğim sudan içen bir daha asla susamaz.+ Ona vereceğim su, sonsuz yaşam+ vermek için içinde fışkıran bir su pınarı+ olur.” 15 Kadın “Efendim” dedi,
“Bana bu sudan ver de bir daha hiç susamayayım; hem o zaman sürekli buraya su
çekmeye gelmem.”16 İsa kadına, “Git kocanı
çağır da gel” dedi. 17 Kadın, “Benim kocam
yok” diye cevap verdi. İsa, “‘Kocam yok’ demekte haklısın” dedi. 18 “Çünkü senin beş kocan
oldu ve şimdiki senin kocan değil; dediğin doğru.” 19 Kadın ona şöyle dedi:
“Efendim, anlıyorum ki sen bir peygambersin.+ 20 Atalarımız bu dağda+ tapınmışlardır; fakat siz Tanrı’ya
tapınılması gereken yerin Yeruşalim olduğunu söylersiniz.”+ 21 İsa ona şöyle dedi:
“Bana inan, öyle bir zaman geliyor ki, Babaya ne bu dağda ne de Yeruşalim’de+ tapınacaksınız.+ 22 Siz tanımadığınıza
tapınıyorsunuz,+ biz tanıdığımıza tapınıyoruz, çünkü
kurtuluş Yahudilerdendir.+ 23 Bununla birlikte,
Babaya gerçekten tapınanların ruhla+ ve hakikatle+ tapınacakları zaman geliyor ve aslında
geldi. Çünkü Baba Kendisine böyle tapınanları arıyor.+ 24 Tanrı Ruhtur,+ O’na tapınanlar da ruhla ve hakikatle
tapınmalıdır.”+ 25 Kadın ona şöyle dedi: “Mesih+ denilen kişinin geleceğini biliyorum.+ O geldiğinde bize her şeyi açıkça
bildirecek.” 26 İsa, “Seninle konuşan
ben oyum” dedi.+27 Tam o sırada İsa’nın
öğrencileri geldi. Onun bir kadınla konuşuyor olmasına şaşırdılar. Tabii hiçbiri,
“Ondan ne istiyorsun?” ya da “Neden onunla konuşuyorsun?” demedi. 28 Kadın ise su testisini
orada bırakıp şehre giderek insanlara şöyle dedi: 29 “Gelin de yaptığım her
şeyi bana söyleyen adamı görün. Sakın bu Mesih olmasın?”+ 30 Onlar da şehirden çıkıp
İsa’ya doğru gelmeye başladılar.”
Bkz. Yuhanna, 4-1-30
[7] sekenesi
[8] beyninde
[9] mürekkep
[10] muharrirlerinden
[11] tebdilat
[13] maada
[14] mukim
[15] mamul
[16] Üzerine yazı yazılmak üzere özel şekilde hazırlanmış deri,
parşömen, ak deri [Tirşe îmâlinde bilhassa dana, keçi, koyun, ceylân derileri kullanılırdı]
bkz. Kubbealtı.
[17] fikirlerince
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder