DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

27 Temmuz 2019 Cumartesi

BAZI ALINTILAR: KONİGSBERG İLAHİYATÇISININ GÖKSEL EVLİLİKLERİ

Maurice Olender, Cennetin Dilleri Tanrısal Bir Çift: Ariler ve Samiler, (Çev. Nevzat Yılmaz), Dost, Ankara 1998, künyeli eserin "KONİGSBERG İLAHİYATÇISININ GÖKSEL EVLİLİKLERİ" bölümünden yapılan alıntıları içermektedir. Kitaptan yapılan tüm alıntılara https://yasinetin.blogspot.com/2019/06/cennetin-dilleri-kitabindan-alintilar.html linkinden ulaşılabilir.

7. KONİGSBERG İLAHİYATÇISININ GÖKSEL EVLİLİKLERİ -R. F. Grau- (s. 131-138)

· İlahiyatçılar arasında tartışmalar sürüyordu. Birbirine benzeyen billurları durmadan yeni şekiller alan bir çiçek dürbünündeki gibi, Ari-Sami tartışmalarının malzemelerine yeniden kavuşulur. Bunlar, uzaksı tanrıları olan halkları ve ülkeleri sömürgeleştirerek ve Hıristiyanlaştırarak durmadan kendisini düşünen bir XIX. yüzyılı harekete geçirirler. Ufukta, sonunda uygarlık boyutlarında bir din olma duşunu tamamlayabilecek bir Hıristiyanlık görülür. [1]

· Renan’ın (1863) Vıe de Jesus adlı yapıtının yayımlanmasından bir yıl sonra Grau, programlı bir kitap yayımladı: Din ve Bilimle Olan İlişkileri İçinde Samiler ve Hint-Germenler. Halklar Psikolojisinin Bakış Acısından Bir Hıristiyanlık Savunusu. Bu kitabın amacı, “bilimsel bir araştırmayla”, Samiler ve Hint-Germenler arasındaki başlıca farkı yakalamaktır.[2]
Ernest Renan, Vie de Jesus

· Grau’dan önce Renan söylemişti: Samiler dünyaya ne bilim ne felsefe, ne sanat ne de politika getirmişlerdir. “Gerçek din” onların tek armağanıdır ama çok önemlidir.[3]

· Grau’dan çok farklı olan Renan’da bu genel düşünceler buluşmaktadır. “Hıristiyanlığın getirdiği Sami öge olmadan, düşünsel ve manevi kültürümüzün temellerinde bir şeyler eksik olurdu.”[4]

· Şu halde, Hint-Germenler vahiy sahibi değildirler. Sami tektanrıcılığını almak için onların Hıristiyan olmaları gerekmiştir.[5]

· Yine Grau, Hintlilerin zengin yaratıcılığını görünüz, der. Yalnızca Hıristiyan egemenliğinin getirdiği “Sami tuz” onları kısır düzensizlikten kurtarabilir.[6]

· Samiler, bu dünyaya ait olmayan bir krallığın sakinleridirler. Zaten onların zamandan kurtulan dinlerini tanımlayan, ebedi hakikatin koruyucusu olan hareketsizlikleridir. Hint-Germen halklar, devam etmek istiyorlarsa, miraslarında İsa’yla gelen zamandışı Sami özü korumak zorundadırlar.[7]

· Samilerin durağan değerlerine, Hint-Germenlerde bir sürekli hareketlilik denk düşer.[8]

· Samileri ve Hint-Germenleri, Mukaddir’in hüküm sürüşünden başka bir gizi olmayan bir tarih içerisinde, değişik işler tutarken göreceğiz.[9]

· Kadının felsefede, sanatta, bilimde, askeri ya da siyasal taktikte yeteneksiz olması gibi, Sami de, Hint-Germenleri niteleyen bütün bu yetilerden yoksundur.[10]

· Bununla birlikte Sami, müthiş bir niteliğin tekeline sahiptir: Tanrı aşkı olan din. Bu Sami tekçilik, kadının aşın tekeşli haliyle de uyuşur.[11]

· Doğal dünyaya egemen olmak için sanatlara ve bilime egemen olan Hint-Germen’in erkek davranışına Samilerdeki edilgen ve güleryüzlü dişil tutum yanıt verir. Sami dişiliğini ele veren, bu karanlığa çekilme tarzı, aynı zamanda vahyin gizini de temsil eder. Eşin kocasına boyun eğmesi gibi, Sami de, onu seçen Tanrı’ya vericidir.[12]

· Samilere bağımlı olacaklardır. Zira her şeyde bağımsız olan Hint-Germenler dinsel konuda öyle değildirler. Hıristiyan olmak için tektanrıcılığın Sami anlamına mecburdurlar, ona boyun eğmek zorundadırlar.[13]

· “Hint-Germenler için öyleyse zorluk şu olgudadır: Dünya ile olan bütün ilişkilerinde [in ailen Weltbeziehungen], kendilerini bütün halklardan bağımsız ve üstün sayıyorlar, ancak onlar dinle ilgili olarak tamamen bağımlıdırlar; bu da kesin olarak, bütün diğer düşünsel etkinliklerde hemen hemen hiçbir şey ortaya çıkarmamış bir halkın görevidir [so gut wie ırichts geleisteıhat” (s. 119). Ve Renan’da: “Her şeyde soyluluğa ve özgürlüğe göz diken ırklar, hor görülen bir aileye din ile bağımlı oldukları için kendilerini yaralanmış gördüler.” (5. cilt, s. 1143); “Özellikle İncil, Batı'nın evrensel okuması haline gelen, tamamen Sami olan bu kitap, İbrani halkının dinsel ayrıcalığım gösteren büyük işarettir ve dinde Sam’ın çocuklarına kulluk ettiğimiz, bizim genç ve taze Batı’mızı mahkum eden mukadder karardır” (7. cilt, s. 727).[14]

· “Sami ruhla Hint-Germen doğası arasındaki evlilik gökyüzünde mühürlendi.” [15] R. F. Grau



[1] Cennetin Dilleri, s. 131.
[2] Cennetin Dilleri, s. 132.
[3] Cennetin Dilleri, s. 133.
[4] Cennetin Dilleri, s. 134.
[5] Cennetin Dilleri, s. 134.
[6] Cennetin Dilleri, s. 134.
[7] Cennetin Dilleri, s. 135.
[8] Cennetin Dilleri, s. 135.
[9] Cennetin Dilleri, s. 135.
[10] Cennetin Dilleri, s. 135.
[11] Cennetin Dilleri, s. 135.
[12] Cennetin Dilleri, s. 135.
[13] Cennetin Dilleri, s. 136.
[14] Cennetin Dilleri, s. 136.
[15] Cennetin Dilleri, s. 136.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder