Haldun Dormen'in yazdığı "Hisseli Harikalar Kumpanyası" isimli müzikalin şarkı söz yazarlığını Çiğdem Talu, bestelerini ise Melih Kibar yapmıştır. İlk gösterimi 03.03.1980 yapılan müzikalin birçok versiyonu yapılmış ve bunlardan birisini de 2019 yılında Samsun Opera ve Balesi Müdürlüğü hazırlamıştır. 7. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali bünyesinde Efes Antik Tiyatrosu'nda 02.07.2024 tarihinde sahnelenmişir. Samsun Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü'nün sahnedeki sanatçılarına İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü orkestrası eşlik etmiştir. Seyircilerin yoğun alkışları antik tiyatro da yankılanarak sahnedeki müzikali daha da coşkulu hale getirmiştir.
|
7. ULUSLARARASI EFES FESTİVALİ DENEYİMİ OLARAK "HİSSELİ HARİKALAR KUMPANYASI" |
Sahnede Oscar Wilde'ın "Maksat Samimiyet" oyununun yanlış anlaşılmasını/kandırmacasını aratmayacak derecede olaylar yaşanacaktır. Bir Anadolu kasabasında gösteri yapmakta olan Hisseli Harikalar Kumpanyası'nın assolisti Süheyla Deniz kasaba kasaba dolaşmaktan bıkmıştır, İzmir'den gelen teklifle beraber kumpanyanın patronu ile görüşmek ister. Zam istemez, bekleyecek vakti de yoktur, büyükşehirlerde (İstanbul, Ankara, İzmir) assolist olma hayali ile assolistliği o gece bırakacağını söyler; patron şok içinde, kalması için bütün yolları dener ama Süheyla Deniz sevdiği adamı bile geride bırakmayı göze almıştır. Assolistsiz kalan kumpanya ne yapacağını bilememektedir, seyirciler de assolistsiz massolistsiz bir kumpanyaya ilgi göstermemektedir, azıcık olan paraları hemen suyunu çekmeye başlar, musluklardan sular akmadığı gibi kaldıkları otel sidik kokmaktadır. Bir an önce sahneyi dolduracak bir assolist bulmaları gerekir, çağırdıkları kişiler parayı az bulup yan çizmektedir (eşarbını yan bağlama / ben söyleyeyim, sen ağlama), patron kafayı sıyırmak üzeredir. Fırsat bu fırsat kumpanyanın dansözü(Prenses Mehtap) assolist olmak ister, olur mu öyle saçma şey derken Madam Niça Hanım hünerlerini sergiler ama kimseye yeterli gelmez. Prenses Mehtap ki patronun kızıdır, biraz alık olunca Kumpanya'nın ayak işlerini yapan Cafer ile nişanlanmışlardır, beş yıldır nişanlılardır, enflasyonun yüksek olduğu bu dönemde düğün masraflarına güçleri yetmemektedir. Seyirciler biletlerini iade etmek için her gün kumpanyayı zorlarken silahlı iki adam çıkagelir, ağa ve adamı Cafer'i aramaktadır(arayan belasını da muradını da bulurmuş efendim). Kumpanya içerisinde bir korku hakimdir, herkes birbirine sarılır ama kurnazlığı da bir kenara bırakmazlar. Cafer birden olur size cillop gibi bir hatun kişi. Ağa ve adamı içeri girer, hararet yükselir; "Cafer nerede" sesleri kumpanya içinde yankılanır(Cafer dağa gitti, dağı İnek yedi, sütü kedi içti, kediyi yakalayabilene aşk olsun). Cafer olmuştur birden Caferi, Cafer'in yakın akrabası diye ağaya tanıtılır, valla yengesi mi teyzesi mi derken amcası olduğu tartışılır, akrabalıklar çok olunca kafalar karışır, bir müzikle ağanın aklı başından alınır. Cafer, Ağa'nın kız kardeşine yan gözle bakmış, göz kırpmıştır, bu namus meselesinin temizlenmesi gerekir, elde Porçöz kalmayınca silaha sarılmak gerekir(Namus belası çalsaydı, üzerine de bir Klorak reklamı alınsaydı olurmuş efendim). Ağa ve adamı inatçıdır, Cafer gelene kadar kumpanya etrafında dört dönecekler, içeri girmekten hiç çekinmeyeceklerdir. Her Cafer'i görme umutlarında Caferi ile karşılacaklar, Ağa'nın gönlü Caferi'ye kayacaktır. Ağa'ya assolist olarak tanıtılan Caferi'nin sesinin muhteşem olduğu anlaşılmış, Caferi birden assolist olarak kendini buluvermiştir. Patron ona hemen güzel bir tuvalet kıyafet ayarlatır, Mehlika Caferi ismiyle bir haftalığına kabul ettiği assolistlik üçüncü haftasını bulmuştur, isyan etmek istemektedir ama Ağa'dan ve adamından ölesiye korkmaktadır. Patron bu açığını kullanarak Cafer mi artık Caferi midir üzerinden para kazanıp kumpanyayı kurtardığı için memnundur, işler tıkırında mıkırındadır. Nişanlısı Mehtap ise evlenebilecekleri parayı kazandığı için memnundur, bir yandan ise bir kadın nişanlısı olmasından rahatsızdır, sonuçta bir kadın bir kadınla evlenip kasaba kasaba nasıl dolaşabilir ki?
|
7. ULUSLARARASI EFES FESTİVALİ DENEYİMİ OLARAK "HİSSELİ HARİKALAR KUMPANYASI" |
|
7. ULUSLARARASI EFES FESTİVALİ DENEYİMİ OLARAK "HİSSELİ HARİKALAR KUMPANYASI" |
İstanbul hayalleri Karadeniz sularına batmış bir halde Süheyla Deniz sahneye gizlice girer. Erol Sevinç ise kumpanyada Erol Evgin takliti yaparak gemisini döndüren bir karakterdir, Caferi'nin yükselişi ile bazı ayak işleri Erol'un üzerine yıkılmıştır. Elinde süpürge ile Süheyla Deniz onu görünce şaşırır, aklını biraz kaçırır, neler olmakta olduğunu anlamaz. Erol, Süheyla Deniz'e aşıktır, geldiğine memnundur, kendisi için geri döndüğüne inanmaya hazırdır. Süheyla Deniz, Caferi'nin durumuna çok şaşırmıştır, kumpanyaya kabul edilip edilemeyeceğine tedirgindir, oysa patronun ona muhtaç olduğunu düşünerek gelmiştir. Erol ile arasındaki tartışma sesleriyle kumpanyadan herkes gelir ve Süheyla Deniz ile alay etmekten geri durmazlar, aa canım İstanbul ne büyük balıklar yemiştir. Patron bu durumdan büyük bir keyif duyar, kalmasında bir sakınca görmez.
|
7. ULUSLARARASI EFES FESTİVALİ DENEYİMİ OLARAK "HİSSELİ HARİKALAR KUMPANYASI" |
Haftalar sonra kumpanyanın ünü öyle bir duyulmuştur ki İstanbul'dan Ramazan ayı boyunca sahneye çıkmaları için teklif gelir, daha sonrasında da bir pavyonda çalışmaları teklifi patrona cazip gelmiş olacak ki herkese hazırlanmasını söyler; ilk hedef İstanbul'dur. Mehlika Caferi adeta kumpanyanın kaderini değiştirmiştir; korkusundan İstanbul hayalinin peşinden hiç gitmemiş olan Erol ve kendi başına bu hayali gerçekleştiremeyen Süheyla Deniz'in hayallerini gerçekleştirmiş, tahayyüllerini bile süsleyemecek bir çalışma ortamını ve ünü sağlamıştır. Ankara Gazetesi büyük puntolarla kumpanyanın haberini yapmış, televizyon kanalları röportajlar için sıraya dizilmiştir. Caferi'nin posterleri çoktan birçok erkeğin odasını süsler olmuştur, askerdeki erkeklere Caferi kartpostalları yollanmıştır. Efendim, efendiler, Romalılar, işe bakın ki İstanbul'a gelmek için patron Ağa'dan borç almıştır, o da yetmez gibi Ağa İstanbul'daki işveren ile ortak olmuştur, Ağa'dan kurtulmak mümkün gözükmemektedir, denizden kara gözükmemektedir. Ağa Caferi'ye yanık, kumpanya buna tanık. Prenses Mehtap hep anık anık, kadının erkek nişanlısının hiç erkek nişanlısı olur muymuş? Netflix yapsa üç sezon dizi olurmuş efendiler ve hanımefendiler.
|
7. ULUSLARARASI EFES FESTİVALİ DENEYİMİ OLARAK "HİSSELİ HARİKALAR KUMPANYASI" |
Ağa bağı tarlayı satmış, beşibiryerdeye ve nişan yüzüğüne yatırmış, kulise koşarak Caferi'ye evlenme teklifi etmiş. Ağa'nın adamı durur mu? Şişman ikizlerden birine gönlünü kaptırmış, bir iki bakışma, ah biraz oynaşma derken evlenme teklif etmeye karar vermiş. Erol Evgin o sıralar birilerine evlenme teklif etmiş olacak ki Erol Sevinç, Süheyla Deniz'e evlenme teklif etmiş, ufak bir naz sonrası teklifler kabul edilmiş. Ağa ve Caferi, Erol ve Süheyla, Ağa'nın adamı ve 'Şişman kız' Şebnem ve elbette Cafer ve Prenses Mehtap damat-gelin olmuşlar. Tüm matematikçiler toplanmışlar, bu problemin içinden çıkamamışlar. Cafer hem gelin hem damat olmayı aynı gecede nasıl başaracaktır, büyük merak konusudur. Caferi hatrına Ağa Cafer'i affetmiş, aynı gün düğünlerinin olmasını kabul etmiş, aynı yatağa girmeyeceğini belirtmesi matematik problemini biraz karıştırmış. Çatmış gelmiş o gün erkekler damatlıkları, kadınlar gelinlikleri giymişler; yüzleri kapalı dört gelin, smokinli erkekler dizilmişler, Cafer orada damat olarak duruyorsa Ağa'nın yanındaki gelinlikli kadın kimdir? Prenses Mehtap bu işe hiç anlam verememiş, bir Cafer'e bakmış bir Ağa'nın yanındaki kadına; "Cafer sen gelinliğin altında değilsin değil mi?" Uz gittim düz gittim dere tepe gittim derken ben bu işi çözemedim. Kumpanya'dan biri mi var desen hepsi nikah salonunda çiftleri alkışlamakta. Sayısalcıların pes ettiği problemi komple teorisyenleri atlarlar, dünya hem yuvarlak hem düz olduğuna göre Cafer hem Cafer olarak hem de Caferi olarak aynı yerde bulunabilir, zaten astrolojiye göre ikizler burcu olduğu için bu daha mümkün gözükmektedir.
|
7. ULUSLARARASI EFES FESTİVALİ DENEYİMİ OLARAK "HİSSELİ HARİKALAR KUMPANYASI" |
Nikah memuru içeri girer, belediyenin verdiği yetkiyle yerine geçer, öyle ya nikah memurları belediye yetki vermeden yürüyemezler bile, kimdir evlenecek çift, dört çiftin olmasını ciddiyetsizlik olarak algılar ama üzerinde çok durmaz, şahitler kimlerdir, hep bir ağızdan biz nidaları, ulaaa çiftlere ne oluyor, nikah memuru bu şamatadan rahatsız töreni bir an önce bitirmek istemektedir. Evet mi evet, zaten bir hayır diyen çıksa Nikah memuru basıp gidecek, ara ki bir daha bulasın. Evet evet evet evet. Açılsın peçeler, Cafer gelini öper, Erol gelini öper, Ağa'nın adamı bile peçeyi açar. Ağa'nın gelini bir oyana bir bu yana kaçar, kaçar da kaçar, Ağa peşinde gelinim de gelinim Caferi de Caferi diye dolanır. Peçeler açılır, kumpanya patronunun oyunu ortaya çıkar, kimse Karaman'ın koyununun nerede olduğunu bilmemektedir, aç ara parantez Cemil olabilir mi? Suat, Yusuf, Orhan bilemiyorum kapa parantez, Ağa'nın imam nikahlı eşi bulunmuş, gelinlik giydirilip Ağa'nın önüne çıkarılmıştır, imam nikahlı Hatice sakladığı silahı çıkarıp, Ağa'nın başına çorap örmüş. Kumpanya mutlu, mesut, muradına ermiş bir şekildeyken Hisseli Harikalar Kumpanyası kapısını kapatmıştır. Kapan susam kapan derken Hellenistik Dönem ve Roma Dönemine şahitlik etmiş olan Efes Antik Tiyatro'sunu büyük bir alkış tufanı kaplamıştır. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine derken, müzikalin sahnelenmesinde emeği geçenlere teşekküre ederiz.
|
7. ULUSLARARASI EFES FESTİVALİ DENEYİMİ OLARAK "HİSSELİ HARİKALAR KUMPANYASI" |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder