DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

3 Mayıs 2019 Cuma

SELANİK’İN YÜKSELİŞİ KİTABININ TANITIMI



SELANİK’İN YÜKSELİŞİ* KİTABININ TANITIMI

                                                           Yasin ÇETİN**

                                                                   “Tarih bir bilimdir. Orada bir ruh ve düşünce, tenkit ve yöntemler vardır.”

                                                                                                                                                         F. Calloge
Necmettin Alkan Selanik'in Yükselişi



1.) KÜNYE TANITIMI

Kitabın tam ismi “Selanik’in Yükselişi; Jöntürk Abdükhamid’e Karşı 1908 İhtilali”, “Necmettin Alkan” yazarıdır. Timaş Yayınlarından 2012 yılının Ağustos ayında İstanbul’da basılmıştır.



2.) NEDEN BU KİTAP

Yazarın tarih yöntem bilimi üzerine yaptığı çalışmaları ve tarih felsefesiyle ilgilenmesi yazarın seçilmesindeki sebeptir. Kitabın hazırlanışındaki bilimsel yöntem ve akademik değerinin yüksek olduğu düşüncesi kitabın seçilmesinde önemli bir etkendir. Piyasada dolaşan birilerini pohpohlamaktan, ideolojik yaklaşımlardan uzak olarak kaynakların kullanılması ve kaynakların ayırt edilmeksizin okuyucuya sunulması olarak sıralanabilir.



3.) YAZAR HAKKINDA

Gümüşhane’nin Köse ilçesi Altuntaş Köyü’nde doğdu. 1984’te Umraniye Lisesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde yüksek tahsilinin ardından Almanya’nın Freiburg şehrinde Albert Ludwig Üniversitesi Felsefe Fakültesi Tarih Bölümü’nde doktorasını yaptı. 2004 yılında Karadeniz Teknik Üniversite Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde Yrd. Doç. Dr. olarak öğretim üyeliğine başlayan yazar, 2009’da doçent oldu.[1] Halen Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ anabilim dalında görevini Prof. Dr. olarak sürdürmektedir.[2]

“1991 yılında Almanya’ya gittim. Dünyanın en güzel tarih ve tabiat şehirlerinden biri olan Freiburg’ta Albert Ludwig Üniversitesi’nde Yakınçağ Tarihi, Sosyal ve İktisat Tarihi ile Şarkiyat bölümlerinde yüksek tahsil yaptım. Doktora için gerekli şartları sağladıktan sonra, Prof. Dr. Hans Fenske’nin danışmanlığında, II. Abdülhamid ve II. Wilhelm dönemlerindeki Osmanlı-Alman münasebetleri hakkındaki tezimi 2003 yılında tamamladım.”[3]

“Tarihin bir bütün olduğunu; asıl itibarıyla çok fazla alt bölümlerine ayrılamaması gerektiğine inansam da, akademisyen olmamdan dolayı çalışma alanım olarak Yakınçağ Osmanlı Tarihi’nde yoğunlaştım. Özellikle de Sultan II. Abdülhamid(1876-1909) dönemi ve Osmanlı Modernleşmesi’yle iştigal ediyorum. Ayrıca Balkan Tarihi, Bosna-Hersek Tarihi, Medeniyet Tarihi ve Tarih Felsefesi’yle de yakinen ilgileniyorum.”[4]



4.)YAZARIN YAYINLANMIŞ KİTAPLARI VE ÇEVİRİLERİ



4.1.) KİTAPLAR

a.) Avrupa Karikatürlerinde II. Abdülhamid ve Osmanlı İmajı (Selis yay.).

b.) Mutlakıyetten Meşrutiyete II. Abdülhamid ve Jön Türkler (Selis yay.).

c.) Selanik İstanbul’a Karşı 31 Mart Vakası ve II. Abdülhamit’in Tahttan İndirilmesi (Timaş yay.).

d.) Selanik’in Yükselişi Jön Türler Abdülhamid’e Karşı 1908 İhtilali (Timaş yay.).

e.) Ve Selanik Düştü… 1912-1913 Balkan Savaşı ve Hezimeti (Timaş yay.).

f.) Dağılan Yugoslavya Mozaiğinde Bosna (Beyan yay.).



4.2.) ÇEVİRİLER

a.) Alexander Aronshon, Türk Ordusuyla Filistin’de (Selis yay.).

b.) Wilhelm Feldman, İstanbul’da Savaş Günleri Bir Alman Gazetecinin Balkan Savaşı Hatıratı (Selis yay.).



5.) KİTABIN ÖZETİ

Kitap önsöz, giriş, özet ve sonuç[5] bölümleri hariç 8 bölüme ayrılmıştır. Her bölüm kendi içinde başlıklara ve başlıklarda alt başlıklara ayrılmıştır. Önsöz ve giriş 14 sayfadır. İlk bölüm Osmanlı modernleşmesinin 13 sayfalık özeti niteliğindedir. 2. bölümde ise Jön Türk Kavramı, Jön Türk Hareketleri(Genç Osmanlılar, Jön Türkler, İttihad ve Terakki Cemiyeti) ve Jön Türklerin Fikri yapısı 33 sayfada incelenmektedir. 3. bölümde 1908 Jön Türk İhtilali’nin nedenleri 104 sayfa başlık ve alt başlıklar şeklinde detaylıca incelenmektedir. 4. bölümde 1908 İhtilali arifesindeki hareketlilikler 17 sayfada incelenmektedir. 5. bölümde ise Jön Türk İhtilali 81 sayfa detaylı olarak incelenmektedir. 6. bölümde Abdülhamid yönetiminin isyan karşısında hamleleri ve Meşrutiyet’in yeniden ilan edilmesi 14 sayfada incelenmektedir. 7. bölümde 1908 Jön Türk İhtilali’nin Avrupa matbuatına yansımaları 36 sayfada incelenmektedir. 8. bölümde Jön Türk inkılabımı yoksa ihtilali mi? tartışması 5 sayfada yapılmaktadır. Özet ve Sonuç bölümü ise 10 sayfadır. Bunlar dışında hadisenin kronolojisi, kaynakça ve index ile beraber kitap 384 sayfadan oluşmaktadır.

Önsözde bu kitabın 3 serinin birinci kitabı olduğu, “Selanik İstanbul’a Karşı” ve Balkan Tarihi[6] ile ilgili bir kitapla tamamlanacağı belirtiliyor. Kitap okuyucuların görüşünü vermesi için e-posta adresini yazar vermektedir.[7]

Giriş bölümünde çalışmanın metodu alt başlığı ile tarihçinin elindeki malzemeler ile hareket ettiğine ve yeni belgenin ortaya çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtmektedir. Bu malzemelerin farklı kişiler tarafından incelenerek farklı şekilde ele alınabileceğinin altını çizer. Tarihçinin tarafgirlikten ve duygusallıktan uzaklaşması gerekir. Siyasi amaçlar ile belgelerin çarpıtılabilir. Hatıratların nasıl incelenmesi gerektiği ile ilgili yöntemsel bilgi verilmektedir. Konunun takdimi ve cevabı aranan sorular ve konu hakkındaki çalışmaların bir envanteri bölümleri yeri geldikçe belirtileceği için burada bahsetmiyoruz.

Kitabın 1. bölümü olan Osmanlı Modernleşmesinin özet niteliğinde olduğunu belirtmiştik. Bizde bir nevi özetin özetini çıkarmış olacağız. Gerçi biraz tarihe ilgisi olanların anımsayacağı konulardır. 1606 yılında Zitvatorok anlaşması ile Osmanlı ve Habsburg İmparatorluğu eşit olmuştur. Bu Osmanlı’nın Avrupa’daki üstünlüğünü kaybettiğini göstermektedir. Ardından 1683 II. Viyana kuşatmasının başarısız olunması ile Avrupa’daki Osmanlı’nın yenilmez olduğu duygusu ortadan kalkmıştır. Çok zaman geçmeden 1699 Karlofça anlaşması ile Osmanlı’nın sınırları Viyana’dan Belgrad’a çekilmiştir. 1792 yılında Yaş anlaşması ile Osmanlı’nın çekirdek Müslüman olan Kırım’ın elden çıkması panik yaratmıştır. Osmanlı’da yenileşme ihtiyacı doğuyor. II. Osman(1617-1622) ve IV. Mehmet(1648-1687) hükümdarlı dönemlerinde geleneksel tarzda yenileşme faaliyetleri olarak adlandırılır. Altın Çağ’a ulaşmak amaçtır. İstenilene ulaşılamamasından dolayı geçiş döneminde yenileşme hareketi denilebilecek III. Ahmet(Lale Devri) ve III. Selim dönemlerini kapsamaktadır. Batı Avrupa tarzı yenileşme hareketi ise II. Mahmud(1808-1839) ve II. Abdülhamid(1876-1909) hükümdarlık yıllarına tekabül eder. Yenileşme faaliyetleri sürerken 1798’de Mısır’ın işgal edilmesi, 1804 Sırp isyanı, 1806-12 Rus harbi, 1815-17 Sırp İsyanı, 1821-30 Yunan İsyanı, 1826-28 Rus harbi, 1830 Fransa’nın Cezayir’i işgali, 1832-39 Mehmet Ali Paşa isyanı, 1839-1841 Mısır meselesi, 1853-56 Kırım savaşı 19. Yüzyılın ilk yarısı olaylarıdır. 1860-61 Suriye olayları, 1866-67 Girit isyanı, 1875 Hersek İsyanı, 1877-78 Rus harbi, 1878-98 Girit isyanı, 1897 Yunan Harbi, 1890’lı yıllardaki Ermeni İsyanları ve Makedonya hadiseleriyle 19. Yüzyılda imparatorluk uğraşmaktaydı. 1908 yılında Jön Türk İhtilali, Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan etmesi ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Bosna’yı ilhak etmesi yaşanmıştır. 1911-12 yılında Tarblusgarp savaşı, 1912-13 Balkan savaşları ve imparatorluğun sonunu getiren Cihan harbi olmuştur.

2. Bölümde Jön Türk kavramı açıklanarak başlamaktadır. Fedailer Harekatı(1859), Genç Osmanlılar(1865-76) ve Jön Türkler(1889-1918) Osmanlı muhalefet hareketleridir. Jön Türk, Osmanlı’daki batılılaşma faaliyetleri sonucu olarak çıkan gençlik hareketlerine genel olarak verilen tanımdır. Jön Türk isminde uzlaşma olsa da homojen bir yapıdan söz etmek mümkün değildir. Osmanlı gençlik hareketlerini Genç Osmanlılar ve Jön Türkler olarak ikiye ayrılır. Jön Türk Harekatı olarak alt başlıkta girdiği konuda Birinci Jön Türk Kongresinde Ahmet Rıza ve Prens Sabahaddin görüş ayrılığına düşerler. Prens Sabahaddin İngilizlerden yardım parası alarak 1903’de başarısız ilk darbe teşebbüsünü yapmıştır. 1906 yılında kurulan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ihtilal yolunda ilk önemli adım olarak değerlendirilir. 27-29 aralık 1907’de Paris’te yapılan Kongre ile Sultan Hamid’in tahtan indirilmesi, idarenin değişmesi, meşrutiyet ve meşveret sisteminin kurulmasında ittifak sağlanmıştır. Jön Türk homojen bir yapı değildi, kendine has bir siyasi fikir ve felsefe yoktu.

Kitabın 3 bölümünde Jön Türk İhtilalinin Nedenleri ele alınmıştır. Aynı zamanda Abdülhamid’in Jön Türklerin babası olarak ele alındığı bölümdür. Batı Avrupa tarzı yenileşme hareketleri sonucunda yönetim karşıtı yetiştirilen sivil ve askeri kurumların bu dönemde yoğun olarak açılmasıdır. Bunun yanında yayın ve fikir organlarında artış oluyor. Posta, telgraf ve demiryolu ile kitlesel ulaşımda gelişmeler var. Muhalif fikirlerin imparatorluk içinde yayılmasını sağlayan faaliyetler olmuştur. Meşrutiyet’in ilan edilmiş olması ve Kanun-i Esasi’nin ilanı cemiyete amacını vermiştir. Muhalif hareketlerine katılanların öldürme cezası yerine sürgüne gönderilmesi ve bunların geri kazanılacağı düşünülerek makam verilmesi sonucundaki gelişmeler önemlidir. Makam verilenler aldıkları maaşlar ile harekete katkıda bulunmaktadırlar. Posta teşkilatında görev yapanlar yasaklı yayınların da dağıtılmasını sağlamaktaydı. Dünyada olan ihtilallerin Jön Türkler üzerindeki etkileri konusunu işlemiştir. Fransız İhtilali’nin hürriyet, kardeşlik, eşitlik ilkelerinin etkisi Dünya’ya olduğu şekilde olmuştur. Jön akımlarının dayandığı yerin aslında Mazzi’nin kurduğu “Giovine İtalio” olduğunu dolayısı ile İtalya’da başladığı belirtilmektedir. Kendine has özelliklerinin olduğu bu özelliklerin Milliyetçilik değil Osmanlıcılık, 1907 kadar Liberalizmin metot olarak görülmediği belirtilmektedir. Hücre örgütlenme biçimi Carbonani modelinden alınmıştır. 1905 Rus ihtilali olması, 1906’da İran’da Şah’ın meclisi açmak zorunda kalarak Anayasayı imzalaması Jön Türklerin etkilemiş ve cesaretlendirmiştir. 1907 Kongresinde Bulgar, Sırp ve Rum komitelerinin ve Anadolu’daki Ermeni terör örgütlerinin usulleri kabul edilmiştir. Bunların yanında Jön Türk Hareketinin oluşmasında ve şekillenilmesinde Masonların ciddi etkilerinden söz edilmektedir. Jön Türkler arasında Mason olanlar vardı. Mason localarının güvenli olması nedeni ile buralarda toplanıyorlardı. Cemiyetin arşivi ve gizli kayıtları localarda saklanıyordu. Selanik hareketin merkezi haline gelmişti. Şehrin coğrafi, iktisadi ve sosyal durumu bunda etkiliydi. Jön Türkler yabancı postahaneler aracılığı ile fikirlerini yayma fırsatı bulmuştu. Avrupa konsolosluklarını bazıları hareketi desteklemiştir. Yabancı subayların fikirleri ve faaliyetlerinin etkisinden söz edilmektedir. Dönmeler Selanik’te başlayan harekete başından beri katılmışlardı. Dönmelerin oldukça yararlı olduğundan Mehmet Rauf bahsetmektedir.  Yahudilerin evinde toplanarak güvenle planlar hazırlanıyordu. Makedonya’da yabancı subay ve memurların yönetime ortak olması ile Osmanlı idarecileri ve subayları gizli faaliyetlere başlamıştı. Devletin içişlerine müdahale 1908 ihtilali etkileri arasındadır. Rus Çarı ve İngiltere Kralının Reval görüşmesi sonrası Osmanlı’ya görüşmede Osmanlı’nın bölüşülmesi konuşulduğu yayılmıştır. Jön Türkler bu haberi propaganda olarak kullanmıştır. 1881’de kurulan Duyun-u Umumi ile ekonomiye dış müdahale tepki çekmiş ve karşıtlığı arttırmıştır. Görevlilere maaşlarının ödenmemesindeki ihtilale katılma nedenlerinden birisidir.

Kitabın 4. bölümünde İhtilal öncesi hareketlilikten bahsedilmektedir. İktisadi nedenlerle çıkan 1906 Erzurum hadisesi 1907’de bastırılmıştır. Ağır vergilerden dolayı Anadolu’nun bir çok yerinde mahalli yöneticilere tepki doğmuştur. Siyasi özellik taşımadıkları için 1908 ihtilali ile ele alınmamalıdır. Jön Türkler İngiliz ve Fransız konsolosluklarını ziyaret ile tavırlarının ne olacağını öğrenme girişimine başladılar. Emmanuel Karası ve Talat Paşa gizli bir İstanbul ziyaretleri ihtilal hazırlığı olarak ele alınabilir. Cemiyet hakkında araştırma yapan Nazım Bey’in suikast edilmesi sonrası gönderilen araştırma heyeti cemiyeti telaşlandırmaya yetti. Bu olaylar ihtilalin ayak sesleriydi.

Kitabın 5. bölümünde Jön Türk İhtilali anlatılmaktadır. Resneli Niyazi İstanbul’dan gelen heyet ve Reval görüşmelerinden dolayı isyanı 3 Eylül’de isyanı ile ihtilali erken başlatmıştır. Hüseyin Hilmi Paşa’nın isyandan haberdar olmasına rağmen örgütü sempatisi olduğu ve ihtilal sonrasında sadrazam olmasından dolayı haberi göz arda ettiği ortaya koyulmaktadır. İstanbul’a başka bir yerden giden haber sayesinde isyanı bastırmak için ilk günden harekete geçilmiştir. Abdülhamid’e beyanname gönderilerek Abdülhamid’e hesap sorulmadığı ve Kanuni Esasinin bugün tatbik edilerek Meclis’in açılması istenmektedir. Yoksa halkın zorla alacağı belirtilmektedir. 5 Temmuz da Manastır Cemiyeti de beyanname hazırlamıştır. İttihat ve Terakki Resneli Niyazi’ye sahip çıkarak hükümetten isteklerde bulunmuştur. Padişah yine hedef alınmayarak Kanun-i Esasi’nin ilanı istenmiştir. İstanbul hükümeti ise Kanun-i Esasi’yi propaganda için köylere adam gönderdi. Niyazi Bey’e gelen emir Eyüp Sabri Bey ile birleşerek Müşir Osman Paşa’yı esir almalarıdır. Niyazi Bey’in çıkışı diğer subayları cesaretlendirmiş ve isyan etmelerini sağlamıştır. Buna rağmen İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Talat Paşa’nın tercihi ile Enver Bey ihtilal kahramanı yapılmıştır. Niyazi Bey ise Enver Paşa’nın gölgesinde kalmıştır. Nazım Bey’e yapılan suikast eyleminde Enver Paşa’nın parmağı olduğu düşünülerek takibat yapılmıştır. Enver Paşa bunu üzerinden Selanik’ten kaçmak zorunda kalır. Talat Paşa Enver Bey’in dağa çıktığı şeklinde propaganda yapıyor. Kaçtıktan birkaç gün sonra M. Kemal Paşa tarafından teşkilat müfettişi olduğu tevdi ediliyor. İhtilali başlatmadı ve isyana kendi isteği ile çıkmadı. Çalışmaları da abartılı değildir. Tesirli çalışmalar yapan Resneli Niyazi ve Eyüp Sabri Bey’in üzerine geçmesi Talat Bey’in Enver Bey’i ileri sürmesidir. Firzovik toplantısı üzerine çalışmalarını ise şöyle aktarır. Sarateşte(saray yeri)’de yabancı çocukların eğitim bir okulun yapılacağı eğlencede yapılacak olan tiyatro oyununa tepki olarak başlamıştır. Toplanan halkın bu hazırlıklara engel oluyor ve koru sahibinin yeri yakılıyor. Halk bunun üzerine dağılır, öğrencilerin arkasından Avusturya askerinin yürüyeceği söylentisi çıkması ile tekrar toplanır. Miralay Galip Bey olay için gelir ama ittihatçı olarak ihtilal için propagandaya başlar. Silahlı gücü olan bu topluluk Kanun-i Esasi’nin ilanı için ikna edilir. Daha sonra Şemsi Paşa suikast eylemi anlatılmaktadır. Cemiyet Şemsi Paşa’dan çok korkuyor ve Resneli Niyazi için görevlendirilmiş bulunmaktadır. Bunun üzerine suikast kararı alınır. Manastır’da Atıf Bey tarafından suikast eylemi gerçekleştiriliyor. Cemiyet rahatlarken cemiyet dışındakiler aynı şeyin kendi başlarına da gelebileceği şeklinde tedirgin olamaya başlıyor. Cemiyete katılımda artış oluyor. Daha sonra Eyüp Sabri Bey’in faaliyetlerinden bahsedilmektedir. Eyüp Sabri Bey Osman Paşa’yı esir alma görevinin verilmesi ile İstanbul’a telgraf çekerek Kanun-i Esasi’nin ilan edilmesini istiyor. Niyazi Bey ile Laçka’da birleşerek Şemsi paşa yerine atanan Müşir Osman Fevzi Paşa’nın konağını basmak için harekete geçiyorlar. 23 Temmuz da Baskını yaparak Osman Paşa’yı esir alıyorlar.

Kitabın 6. bölümünde İstanbul’un isyan için önlemleri ve Kanun-i Esasi’nin ilanı anlatılıyor. Yukarıdakiler haricinde Şemsi Paşa suikast eyleminden sonra nasihat heyeti gönderilmiştir. İstenilen sonuç alınamamıştır. Anadolu’dan asker sevk edilmek isteniyor. Para sıkıntısından dolayı sevkiyat yapılamıyor. İzmir ve Aydın’daki askerler gemiye binmeyi kabul etmiyorlar. Giden bazı taburlar kendi insanına ateş edemeyeceğini bildiriyor. Osman Fevzi Paşa ile Mirlive Osman Paşa’nın karıştırılarak suikast girişimi yapılması aslında Osman Favzi Paşa’ya bir mesajdır. Bu olaylar sonrasında isyanın bastırılamayacağı anlaşılıyor. Said ve Kamil Paşa’ya sadaret teklif ediliyor. Said Paşa sadrazam olmuş ve yeni Heyet-i Vükela teşkil edilmiştir. Telgraflar saraya hala gelmekteydi. Heyeti Vükela toplantı yapmış ama karar alamamıştır. Abdülhamid’in işaret vermesi ile mazbata hazırlanmış ve Sultan’ın imzasın sunulmuş ve Kanun-i Esasi ilan edilmiştir.

Kitabın 7. bölümünde İhtilalin Avrupa basınına yansımaları işlenmektedir. Kölnische Zeitung ile Frankfurter Zeitung’un İstanbul’da bulunan muhabirleri gelişmeleri gazeteye almıştır. Yazar haberlerin diğer kaynaklarla karşılaştırarak çelişkileri ortaya koyar. Gazetelerde Enver Paşa’nın siyasi olarak öne sürüldüğünü belirtir. Gazetelerdeki Kanun-i Esasi kutlamalarından söz edilmiştir. Selanik’te kutlamaların heyecanla yapıldığını Yahudi, Hristiyan, Müslümanların kutlamalara katıldığı ve sanıldığının aksine kadınları yarısından çoğunun tesettürlü olmadığı belirtilir. Farklı topluluklar arasındaki dostluklar görülmektedir. Almanya ve Avusturya basınında ihtilalin orta sınıfa dayanıp, dayanmadığı üzerine farlı görüşler iler sürülmüştür. Yabancı elçilerin memurları istediği gibi görevden aldırması Türk askerini kırdığı haberleri vardı. Kanun-i Esasi’nin sorunları çözeceğine inandıkları yorumu yapılıyor ve asıl meselenin meclise kimlerin gireceği olduğu uyarısı yapılıyordu. Haberlerde isyanın zaman olarak önce yapılmasının şans olarak doğru psikolojik zamanda yapıldığı işleniyor. Düvel- Muazzama politikalarını gözden geçirmesi gerektiği eleştirisi yapılmaktadır. Bunlar yanında basında Jön Türk İhtilali olumlu olarak görülüyordu. Avrupa devletlerinin ihtilale karşı tutumları işlenmiştir.

Kitabın 8. bölümünde İhtilal mı, yoksa İnkılap mı? Olduğu tartışılmaktadır. İhtilal tanımının aslında uymadığı çünkü halk desteği olmadığını belirtse de genel olarak kullanıldığı için bu tanım kullanılır. Askerlerin isyanının gelişmesi ile İhtilal olmuştur.

Özet ve Sonuç bölümü ile kitap son bulmaktadır.



6.) KİTAPTA KAYNAK KULLANIMI

Kitabın kullandığı kaynakları tanıtma konusunda yazarın giriş bölümünde konu hakkındaki çalışmaların bir envanteri alt başlığından yararlanılacaktır. Yazar kendi kullandığı kaynakları dört başlığa ayırmaktadır. Arşiv vesikaları, hatıralar, dönemin süreli yayınları ve araştırma eserler olarak sıralamaktadır.[8] “İSAM’da bulunan Hüseyin Hilmi Paşa Evrakı, Alman Askeri Arşivi, yayınlanan Alman Dışişleri Arşivi ve yine yayınlanan İngiliz Dışişleri Arşivi Vesikaları’na müracaat edilmiştir.”[9] Alıntısı ile hangi arşiv vesikalarını kullandığını belirtiyor. Şemsi Paşa’nı oğlu Müfid Şemsi’nin hatıratı ihtilalin karşıt görüşü olarak kullanılmıştır.[10] En önemli hatırat olarak Resneli Niyazi’nin hatıratıdır. Enver Bey’in hatıratı da önemli bir kaynak olarak zikredilir. Mustafa Ragıb, Süleyman Külçe, Mithat Şükrü Bleda, Kazım Nami Duru, İbrahim Temo, Ahmed Bedevi Kuran ve İsmail Kemal Bey’in hatıratlarına başvurulmuştur.[11] Sınır dâhilinde bulunan yabancıların hatıratlarına da başvurulmuştur.[12]

Araştırma eserlerden ise Yusuf Hikmet Bayur, Aykut Kansu, Şükrü Hanioğlu, Şerif Mardin, Faroz Ahmad ve Ernst E. Ramsour araştırmacıların araştırmalarına yazar müracaat etmiştir.[13] Süreli yayınlardan, “İkdam, Neyyir-i Hakikat ve Balkan” gibi gazetelerden, “Beyanü’l- Hak, Servet-i Fünun ve Resimli Kitab” gibi dergilere başvurulmuştur.[14] Almanya’da yayınlanan “Germenia, Frankfurter Zeitung, Köllnische Zeitung, Vossische Zeitung, Vorwarts” gazeteleri, “Alldeutsche Blatter, Preusische, Jahrbücher, Sozialistische Monatshefte” gibi süreli yayınların tarandığı belirtilmektedir. Avusturya’dan “Pester Lloyd, Wiener Abendzeitung ve Neue Freie Presse” gibi gazetelerden yararlanıldığı belirtilmektedir.[15]

Yazarın belirtmiş olduğu kaynaklardan sonra kaynakçaya göz attığımız zaman şunları eklememiz gerekir.[16] Ahmed Cevdet Paşa, Ahmed Refik, Ahmed Sa’ib, Ahmed Ziya, Ali Haydar Mithat, Ali Said, Rahmi Apak, Celal Bayar, Yahya Kemal Beyatlı, Cevdet Paşa, Cevri, Francis Cullagh, Zuhuri Danışman, Ahmed Rıza Bey, Tevfik Ebuzziya, Husammeddin Ertürk, Paul Fesch, Vladan Georgevitz, Martin Hartmann, Süleyman Kani İrtem, İsmail Kemal Bey, Kazım Hüseyin Kadri, Kamil Paşa, Kazım Karabekir, Katip Çelebi, Edward F. Knight, Mehmet Rauf Leskovikli, Mahmud Celaleddin Paşa, Mehmed Memduh, Mehmet Nusret, Mehmed Selahaddin, Rıza Nur, Fethi Okyar, Osman Nuri, Hali Menteşe, Bernard Stern, Bresnitz Syndacoff, Taylan Sorgun, Şeyh Muhsin Fani, Tahsin Paşa, Yusuf Kemal Tengirşek, Mustafa Turan, Ali Cevdet Bey, Tahsin Uzer ve Galib Vardar’ın anıları kullanılmıştır. Ahmed İhsan, Fuat Balkan, Faik Sabri, Gustav Hubka gibi makale şeklinde hatırat sınıfına giren kaynaklar kullanılmıştır. İkinci elden kaynaklar kullanılmıştır. Bunların yanında Ahmed Mithat Efendi’nin Jön Türk, Murad Bey Turfanda mı yoksa turfa mı.? romanları kullanılmıştır. Daha sonra makaleler sıralandıktan sonra gazetelere yer verilmiştir. Gazeteler, dergiler, ansiklopedi, sözlükler ve internet sıralanmıştır.





7.) BU KİTABI KİMLER OKUMALI

1908 ihtilali üzerine bir mikro çalışma olan kitabı öncelikle Abdülhamid Dönemi üzerine ve Türkiye’de ihtilalleri üzerine çalışan araştırmacılar okuyabilirler. Bunlar yanında konuya ilgisi olanlar bu kitabı inceleyebilirler. Konu hakkında kısa bilgi almak istiyorsanız daha genel bir kitabı okumanız tavsiye edilebilir. Lise ve öncesi için kitap ağır gelebilirse de konu ile alakalı olan lise eğitimi gören kişilerde okuyabilirler. Bunun yanında kitabın metodu anlatıldığı bölümleri tarih yöntemi açısından tarih eğitimi görenler okuyabilirler.



* Necmettin Alkan, Selanik’in Yükselişi, Timaş yay., İstanbul, 2012.
** Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Lisans Öğrencisi.
[1] Necmettin Alkan, Selanik’in Yükselişi, Timaş yay., İstanbul, 2012, s.  4.
[2] http://aves.ktu.edu.tr/n.alkan/ (son giriliş tarihi: 1.11.2014).
[4] Aynı İnternet Sitesi.
[5] Özet ve sonuç tek bölümdür.
[6] “Ve Selanik Düştü” kitabı basılmıştır.
[7] necmettinalkan@gmail.com
[8] Alkan, a.g.e., s. 24.
[9] Aynı eser.
[10] A.g.e, s. 25.
[11] Aynı eser.
[12] A.g.e., s. 26.
[13] Aynı eser.
[14] Aynı eser.
[15] Aynı eser.
[16] A.g.e., s. 355-372
Necmettin Alkan Kitapları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder