DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

2 Mayıs 2019 Perşembe

DİOGENES LAERTİOS'DA FELSEFENİN BAŞLANGICI

Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri

I. Kitap
Giriş
Diogenes Laertios

1. Bazıları felsefe araştırmalarının barbarlarda başladığını söylerler. Nitekim Aristoteles'in Magikon'da, Sotion'un da Filozoflar Zinciri adlı eserinin yirmi üçüncü kitabında belirttiğine göre, ilk felsefeciler Perslerde Maglar, Babillilerde ya da Asurlularda Khaldaialılar, Hintlilerde "Çıplak Bilgeler", Keltlerde ve Galatlarda da Dryidlerle Semnotheolar olmuş. Ayrıca Fenike'de Okhos, Trakya'da Zamolksis, Libya'da da Atlas varmış. Mısırlılar da felsefeyi başlatanın Nil'in oğlu Hephaistos olduğunu söylerler: onlarda felsefenin başında rahiplerle biliciler varmış.

2. Hephaistos ile Makedonyalı İskender arasında 48.863 yıl vardır; bu süre içinde 373 güneş tutulması, 832 ay tutulması olmuştur. Platoncu Hermodoros Bilimler Üzerine adlı eserinde Maglardan -Pers Zoroastres bunların başıydı- Troya'nın düşüşüne kadar beş bin yıl geçtiğini söyler; Lidyalı Ksanthos da Zoroastres'ten Kserkses'in Yunanistan seferine kadar altı bin yıl geçtiğini söyler; ondan sonra Pers İmparatorluğu'nun İskender tarafından yıkılışma kadar Ostanes, Astrampsykhos, Gobryes, Pazates adında birçok Mag birbiri ardından iş başına gelmiş.

3. Ama bunlar Yunanlıların başarılarını barbarlara mal ettiklerinin farkında değiller: oysa yalnız felsefe değil, aynı zamanda insan soyu da onlarla başlamıştır. İşte Musaios Atina'da, Linos Thebai 'd e doğdu. Derler ki, Theogonia ile Sphaira adlı eserleri ilk olarak Eumolpos 'un oğlu yazmış; her şeyin bir tek bu eserden çıktığını ve gene onda son bulduğunu söylemiş. Phaleron 'da ölmüş, mezar taşında şu dizeler yazılıymış:
"Phaleron toprağı bağrına bastı,
Eumolpos'un sevgili oğlu Musaios'u
bu mezarın altında onun ölü bedenini."
Atina'da Eumolpidler adı Musaios 'un babası ndan gelmedir.

4. Linos, Hermes ile Musa Urania'nın oğluymuş; Kosmogonia, Güneşin ve Ayın Yörüngesi, Hayvaniann ve Ürünlerin Yarattlışı adlı eserleri yazmış: şiirinin başı şöyledir: "Bir zaman geldi, her şey aynı anda oluştu." Anaksagoras buna dayanarak her şeyin birarada oluştuğunu, aklın da gelip bunlara çekidüzen verdiğini söylemiştir. Linos Euboia'da Apolion'un okuyla vurulup ölmüş; onun mezar taşında da şunlar yazılıymış:
"Başı taçlı Musa Urania'nın oğlu 
Thebaili Linos ölünce,
bu toprak bağrına bastı onu."
Böylece felsefe Yunanlılarda başlamıştır, zaten felsefe adının da barbar bir sözcükle ilişkisi yoktur.

5. Felsefenin bulunuşunu barbarlara yakıştıranlar, bir de Trakyalı Orpheus'u ileri sürüp onun en eski filozof olduğunu söylerler. Ama ben tanrılar hakkında böyle şeyler anlatan kimseye filozof demek gerekir mi, bilmiyorum; her türlü insanca tutkuyu, hatta bir takım insanların ses aracıyla nadiren yaptığı çirkinlikleri hiç sakınmadan tanrılara yakıştıranlara ne ad vermeli, bilmiyorum. Söylenceye göre, Orpheus kadınların elinden ölmüş. Ama Makedonya kenti Dion'daki yazıt onun yıldırıma çarpıldığını söyler, şöyle:
"Musalar altın lirli Trakyalı Orpheus'u buraya gömdüler:
göklerin egemeni Zeus onu ateşli okuyla öldürdü."

6 . Felsefenin barbarlarda başladığını söyleyenler, bunlardan her birinin felsefe yapma biçimini de açıklarlar: "Çıplak Bilgeler"le Dryidler bilmece gibi konuşarak felsefe yaparlarmış; tanrılara saygı gösterir, hiç kötülük yapmaz ve yiğitliğe önem verirlermiş. Nitekim, Kleitarkhos on i kinci kitabında bu "Çıplak Bilgeler" i n ölümü küçümsediklerini söyler; Khaldaialılar gökbilim ve falcılıkla ilgilenirlermiş; Maglar, sanki tanrılar bir tek onlara kulak veriyormuş gibi, tanrı sunakları, kurban ve dualarla uğraşırlarmış. Tanrıların özü ve yaratılışıyla ilgili açıklamalar yapar, ateşi, toprağı ve suyu da tanrı sayarlarmış; tahta tanrı heykellerini, özellikle de tanrıların erkek ve dişi olduğunu söyleyenleri kınarlarmış

7. Adalet üzerine tartışır ve ölüleri yakarak gömmeyi dine aykırı bulurlarmış; ama onlara göre, Sorian'un yirmi üçüncü kitabında söylediği gibi, anneleri ya da kızlarıyla birleşmek dine uygunmuş; bilicilik ve falcılığa önem verir ve tanrıların kendilerini onlara gösterdiğini ileri sürerlermiş. Ayrıca onlara göre hava, buharl aşıp keskin gözle bakanların gözüne giren görüntülerle doluymuş; altın ve gösterişli süsler kullanmak yasakmış. Giysileri beyaz, yatakları samandanmış; yeşillik, peynir ve ucuz ekmek yerlermiş, çatal olarak da kamış sapı kullanırlarmış: dediklerine göre, bunu peynire sapiayıp kaldırır ve yerlermiş.

8. Aristoteles Magikon adlı eserinde, Deinon da Historiai adlı eserinin beşinci kitabında bunların şarlatan işi büyücülüğü bilmediklerini söyler; Deinon ayrıca Zoroastres adını yorumlayarak "yıldızlara tapan" anlamına geldiğini ileri sürer; Hermodoros d a böyle söyler. Aristoteles Felsefe
Üzerine adlı eserinin birinci kitabında bunların Mısırlılardan daha eski olduklarını belirtir; onlarda iyi cin (daimon) ve kötü cin olmak üzere iki ilke varmış: birinin adı Zeus ve Oromasdes, öbürünün adı ise Hades ve Areimanios imiş. Bunu Hermippos Büyücüler Üzerine adlı eserinin birinci kitabında, Eudoksos Periodos adlı eserinde, Theopompos da Philippika'sının sekizinci kitabı nda söyler;

9. ayrıca Maglara göre insanlar (öldükten sonra) dirilip ölümsüz olacaklarmış ve evren onların yakarışları sayesinde ayakta kalacakmış. Bunu Rodoslu Eudemos da anlatır. Hekataios'un bildirdiğine göre de, tanrıların yaratılmış olduğuna inanırlarmış. Soloilu Klearkhas Eğitim Üzerine adlı eserinde "Çıplak Bilgeler" in Magların soyundan geldiğini söyler; bazılarına göre Yahudiler de onların soyundanmış. Ayrıca Maglar hakkında yazanlar Herodotos'u eleştirirle: çünkü güneş ve deniz Magların geleneksel tanrıları olduğu için, Kserkses güneşe ok atıp denizi prangaya vurduramazmış. Ama tanrı heykel lerini yıkmakta haklıymış.

10 . Mısırlıların tanrılar ve adaletle ilgili olan felsefeleri şöyledir: onlara göre evrenin başlangıcında madde varmış, sonra bundan dört öğe ayrılmış ve kimi canlılar oluşmuş. Güneş ve ay birer tanrıymış, birinin adı Osiris, öbürü İsis'miş; Manethon'un Physika özetinde, Hekataios'un da MısırlıIarın Felsefesi Üzerine adlı eserinin birinci kitabında söylediği gibi, bunları hamam böceği, ejderha, atmaca ve başka hayvanlar aracılığı ile anlamlandırırlarmış. Tanrının biçimini bilmedikleri için, onlara heykeller ve tapınaklar yaparlarmış.

11 . Onlara göre evren oluşmuş bir şeymiş, bir gün yok olacakmış ve küre biçimindeymiş; yıld ızlar ateşmiş ve yeryüzündeki her şey bunların ısısıyla oluşmuş; ay tutulması, ayın dünyanın gölgesi üzerine düşmesiyle oluşuyormuş; ruh ölümden sonra da yaşar ve başka bedene geçermiş; yağmur havanın değişmesiyle oluşurmuş; Hekataios ile Aristagoras'ın anlattığı gibi, başka şeyleri de doğaya dayanarak açıklıyorlarmış; adalete dayalı ve Hermes'e yakıştırdıkları yasalar çıkarmışlar; yararlı hayvanları tanrı sayıyorlarmış. Geometriyi, astrolojiyi ve aritmetiği onların bulduğunu söylerler. Felsefenin bulunuşuyla ilgili olarak söylenecekler bu kadar.

12. Pontoslu Herakleides'in Cansız Kadın Hakkında adlı eserinde belirttiği gibi, Sikyon'da Sikyon ya da Phleius tiranı Leon ile konuşurken felsefe adını ilk kez anan ve kendini filozof olarak adlandıran ilk kişi Pythagoras olmuş; tanrının dışında hiç kimse bilge değilmiş. Eskiden "bilgelik" deniyordu, bunu meslek edinene ve zekasını büyük bir özenle bu konuda çalıştırana "bilge ", bilgeligi bağrına basana da "filozof' deniyordu. Bilgelere sofist de denirdi: yalnız bunlar değil, ozanlar da sofistti; Kratinos Arkhilokhoi'da Homeros ile Hesiodos'u izleyenleri överken böyle söyler.

13. Bilge sayılan kişiler şunlardı: Thales, Salon, Periandros, Kleobulos, Kheilon, Bias, Pittakos. lskit Anakharsis, Khenailı Myson, Syroslu Pherekydes, Giritti Epimenides de bunlara eklenir. Bazıları tiran Peisistratos'u da sayarlar. Bilgeler bunlardır. Felsefenin iki başlangıcı olmuştur: biri Anaksimandros ile, öbürü Pythagoras ile başlamıştır. Anaksimandros Thales'in öğrencisiydi. Pherekydes de Pythagoras'a hocalık yapmıştı. Anaksimandros'un felsefesine Iyon felsefesi denirdi, çünkü Anaksimandros 'un hocası Iyonyalı Thales idi; Thales Miletos doğumludur. Pythagoras ile başlayan felsefe de İtalya felsefesidir, çünkü Pythagoras İtalya'da uzun süre felsefe yapmıştır.

14. İyon felsefesi Kleitomakhos, Khrysippos ve Theophrastos ile sona erer; İtalya felsefesi de Epikuros ile. Thales 'ten sonra Anaksimandros gelir, ondan sonra Anaksimenes, ardından Anaksagoras, sonra Arkhelaos, ondan sonra da ahlak konusunu başlatan Sokrates; sonra öteki Sokratesçiler ve Eski Akademeia'nın kurucusu Platon; onu izleyen Speusippos ve Ksenokrates'tir, sonra Polemon, Krantor, Krates, sonra da Orta Akademeia'yı kuran Arkesilaos; ondan sonra Yeni Akademeia'da felsefe dersleri veren Lakydes gelir; ardından Karneades, ondan sonra da Kleitomakhos. Böylece bu kol Kleitomakhos ile sona ermiştir.

15. Khrysippos ile sona eren kol ise şöyledir: Sokrates, Antisthenes, Kynik Diogenes, Thebaili Krates, Kitionlu Zenon, Kleanthes ve Khrysippos. Theophrastos ile sonlanan kolda şöyle: Platon, Aristoteles, Theophrastos. Işte Iyon felsefesi bu şekilde sona ermiştir. İtalya felsefesi de şöyledir: Pherekydes, Pythagoras, oğlu Telauges, Ksenophancs, Parmenides, Elealı Zenon, Leukippos, Demokritos: onun birçok izleyeni olmuştur, adını duyuranlar Nausiphanes ve Naukydes'dir, ondan
sonra da Epikuros.

16. Filozofların bir kısmı öğretici, bir kısmı kuşkucudur; öğreticiler nesnelerin kavranabilir olduğunu gösterirler; kuşkucular da aniaşılamaz diye havada bırakırlar. Bunların bir kısmı yazılı eser bırakmışlardır, kimine göre Sokrates, Stilpon, Philippos, Menedemos, Pyrrhon, Theodoros, Karneades, Bryson gibi leri ise hiçbir şey yazmamışlardır; kimine göre Pythagoras ve Khioslu Ariston da birkaç rnekcup dışında hiçbir şey yazmamışlardır; bazılarının tek eseri vardır: Melissos, Parmenides, Anaksagoras, Zenon birçok eser yazmışur, Ksenophanes, Demokritos, Aristoteles, Epikuros ve Khrysippos'un da çok sayıda eseri vardır.

17. Filozoflardan bazıları, örneğin Elisliler, Megaralılar, Eretrialılar, Kyreneliler kentlerinin adıyla anılırlar; Akademeiacılar ve Stoacılar gibileri de adlarını bulundukları yerden almışlardır. Bazıları, örneğin Peripatosçular adlarını özel durumlarından, Kynikler onlara yöneltilen taşlamalardan, Mutçular da ruhsal durumlarından almışlardır; "doğruseverler", "eleşciriciler" ve "andırışbilimciler" gibileri kendi düşünceleriyle, Sokracesçiler, Epikurosçular ve benzerleri hocalarının adıyla anılırlar; doğa üzerine çalışanlara "fizikçi", ahlak alanıyla ilgilenenlere "ahlakçı", laf ebeliği ile uğraşanlara da "eytişimci" denmişcir.

18. Felsefenin üç bölümü vardır: fizik, ahlak, diyalektik. Fizik bölümü evren ve evrendeki nesnelerle ilgilidir; ahlak bölümü yaşama ve bizi nsanlara ilişkin konularla ilgilenir; diyalektik de b u ikisinin nedenlerini ele alır. Arkhelaos'a kadar fizikle ilgili biçimi vardı; yukarıda söylediğim gibi, Sokrates'ten sonra felsefeye ahlak girdi; Elealı Zenon'dan sonra da diyalektik. Ahlak konularıyla ilgilenen on okul çıkmıştır: Akademeia, Kyrene, Elis, Megara, Kynik, Eretria, Diyalektik, Peri pacos, Scoa ve Epikuros okulları.

19. Eski Akademeia 'nın başkanı Platon idi, Ona Akademeia'nınki Arkesilaos, Yeni Akademeia'nınki de Lakydes; Kyrene okulu nun başkanı Kyreneli Aristippos, Elis okulunun başkanı Elisli Phaidon, Megara okulunun başkanı Megaralı Eukleides, Kynik okulun başkanı Arinalı Antisthenes, Eretria okulunun başkanı Eretrialı Mwnedemos, Diyalektik okulun başkanı Kartacalı Kleitomakhos4, Peripatas okulunun başkanı Stageiroslu Aristoteles, Stoa okulunun başkanı Kitionlu Zenon idi; Epikuros okulu Epikuros'un adıyla anılıyordu. Hippobotos Felsefe Okullan Üzerine adlı eserinde dokuz okul ve dokuz öğretim olduğunu söyler: birincisi Megara okulu, ikincisi Eretria okulu, üçüncüsü Kyrene okulu, dördüncüsü Epikuros'un okulu, beşincisi Annikeris'in okulu, altıncısı Theodoros'un oku lu, yed incisi Zenon'un Stoa okulu, sekizincisi Eski Akademeia, dokuzuncusu da Peripatos okulu; onun sıralamasında Kynik okul, Elis okulu ve Diyalektik okul yoktur.

20. Çoğu kişi, öğretisi karanlık old uğu için, Pyrrhon'un okulunu kabul etmez; bazıları bir bakıma okul olduğunu, bir bakıma da okul olmadığını ileri sürerler. Ama okul olduğu söylenebilir. Çünkü olayları belli bir düşünceyle izleyen ya da izler görünen harekete okul diyoruz: buna göre kuşkucu harekete de pekala okul diyebiliriz. Ama eğer okuldan kendi içinde uyumlu öğretilere karşı bir eğilim anlıyorsak, buna okul denemez; çünkü kuşkuculuğun bir öğretisi yoktur. Felsefenin başlangıcı ve akışı böyle; bölümleri ve okulları da bu kadar.

21 . Ama geçenlerde lskenderiyeli Potamon, her bir felsefe okulundan beğendiği yanları alarak seçmeci bir okul kurdu: Felsefe Öğeleri adlı eserinde söylediği gibi, hakikatin iki ölçütü olduğunu ileri sürer: biri, yargıyı oluşturan ölçüt, yani ruhun yöneten yanı (akıl); öbürü de en kesin canlandırımın nedeni olan ölçüt. Ona göre, evrenin ana ilkeleri madde, etken öğe, nitelik ve yerdir: neden, ne tarafından, nasıl, nerede? Her şeyin ulaşmaya çalıştığı erek, doğal bedensel iyiler ve dış iyiler de içinde olmak üzere, her türlü erdem açısından kusursuz bir yaşamdır. Şimdi doğrudan doğruya filozofları ele almalıyız, ilk olarak da Thales'i.

ÜNLÜ FİLOZOFLARIN YAŞAMLARI VE ÖĞRETİLERİ
Metin şuradan alınmıştır: Diogenes Laertios, Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri, (Çev. Canda Şentuna), İstanbul 201, s. 13-20.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder