DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

28 Ocak 2020 Salı

MEZOPOTAMYA'NIN ERKEN TARİHİ

hassuna culture ile ilgili görsel sonucu
Mezopotamya Kültürleri

Günümüzden yaklaşık 500 bin yıl önce Mezopotamya kültürleri takip edilmeye başlanır. Burada Paleolitik ve Neolitik döneme dair eserler ele geçmiştir. M.Ö. 7000 yılında tamamen tarımla uğraşan köyler, tarım için yeterince yağmurlu olan bölgelerde kurulmuşlardır. Bu sulama teknikleri ile kısmen değişecek bir durumdur, nehir suyunun kullanılabileceği yerlerde de yerleşimler kurulacaktır. Mezopotamya’da ancak 6000 ile 5500 arasında kalıcı yerleşim yerleri yaygınlaştı.[1] M.Ö 7. binyılda oluşan kültüre “proto-Hassuna” denilebilir, o dönemi sırası ile şu kültürler takip etmiştir: Hassuna, Samarra, Halaf, Obeyd.[2]
            M.Ö. 4. binin başında, çanak-çömlek öncekilerden farklıydı, yeni üretim çarkın yarattığı seri üretim ile beraber, bezemeli çanak-çömlekler bir kenara bırakılarak kaba ve bezemesi olamayan çanak-çömleğe yerini bıraktı. M.Ö. 4. binin ortalarında, Uruk ismi verilen dönem başlar; Obeyd döneminin gelişmelerinin bir devamı olarak görülebilir. 3500 ile 3100 arasında kalan tarihe “Geç Uruk Dönemi” denir. Temeli atılan birçok yeniliğin geliştiği bir dönem olmuştur. Dönemin en büyük özelliği kentlerdir. Uruk Dönemi’nin en önemli özelliği Mezopotamya’da devletin kuruluşuna götürecek temelleri atmasıdır. Kent toplumu oluşacak, nüfusun artması ile çanak-çömlek[3] üretimi artacak, kalabalık bir nüfusun bir arada yaşayabilmesi için öncekilere oranla daha gelişmiş bir sınıf ayrılığı oluşmaya başlayacaktır. Bu hiyerarşi oluşumu ve yönetim anlayışı ile beraber Neolitik çağ içinde başlamış olan baskı mühür geleneği yerini silindir mühürlere bırakmış; “piktogram yazı” kullanılmaya başlanmıştır. Tarım ve ticarette gelişmeler öne çıkmaktadır. Yapılan işlerde uzmanlaşmanın olduğu görülür. Ailelerin kendi kendine yetemediği ve aralarındaki takası düzenleyecek bir otoriteye ihtiyaçları oldukları anlaşılmaktadır. Bu dönemde oluşan gelişmeler geliri artıracak, yönetici sınıf güçlenecek ve büyük inşa projelerine girişeceklerdir.[4] Tapınak inşaları yeni bir gruba daha yer açtı, tapınak idarecilerine. Uruk toplumunda başta bulunan kişinin yetkisini tapınaktan aldığı düşünülmektedir, bu yüzden “rahip-kral” olarak adlandırılmaktadır. Tapınak bir odak noktası olmuş, vergi sistemi ile bölgeyi birbirine bağlamıştır. Dört binyılın sonunda kent yönetimi diyebileceğimiz bir bürokrasi gelişmişti. Uruk’un ilerleyen döneminde piktografik yazıdan gelişen “Proto çiviyazısı” denilen yazılar ortaya çıkmıştır.[5] Güney Mezopotamya’da ortaya çıkan Uruk kültürünün geniş alana yayıldığı düşünülür. Batı İran, Kuzey Suriye ve Güney Türkiye’de Uruk dönemine ait arkeolojik veriler bulunmuştur. Uruk’un etkisi bazı bölgelerde görülürken bazılarında görülmez. Uruk yayılımından önce Hamukar gibi gelişen kültürler kent merkezler kurmaya başlamış, yerleşim hiyerarşileri oluşmaya başlamıştır. Uruk’un etkisinin yayılımı yerel olarak başlayan bu süreçleri hızlandırmış olabilir. Etkileşimin olduğu anlaşılmakla beraber, boyutlarını kestirmek zordur. Uruk yayılımının etkisi ile oluşan yerler, Uruk döneminin sonunda ortadan kalktı(Habuba Kabira gibi). Kuzey Mezopotamya’da köy yaşamı ve toplumsal örgütlenme yeniden kural haline geldi. Batı İran’daki Susa, göçmenlerin eline geçti. M.Ö. 3100 ile 2900 arasına Cemdet Nasr dönemi denir.[6] Kuzey Mezopotamya’da ise Gawra isimli farklı bir kültür yaşamıştır ve Güney Mezopotamya ile ticari düzeyde bir ilişki söz konusu olmuştur. Güney Mezopotamya’daki gelişmeler çok sonra bu bölgede görülecektir.[7]


[1] Kemalettin Köroğlu, Eski Mezopotamya Tarihi, İletişim, İstanbul 2015, s. 37-42; Mieroop, a.g.e., s. 10-14; Dönemle ilgili daha ayrıntılı bilgi için bkz. Hans J. Nıssen, Ana Hatlarıyla Mezopotamya, (Çev. Z. Zühre İlkgelen)  Arkeoloji ve Sanat, İstanbul 2015, s. 19-45; Hrouda, a.g.e., s.16-18.
[2] Hassuna kültürünün özelliği 6-7 odalı evler, çanak çömlek yapımı için fırın ve tandırlarıdır. Hassuna seramiği yayıldığı alan ise kuzeyde Güneydoğu Anadolu’ya, batıda Suriye’ye ve güneybatıda Filistin’e kadar yayılmıştır. M.Ö. 6 binin içinde Samarra çömlekleri öncekinin yerini almıştır ve kuzeyde Diyarbakır’a kadar yayılmıştır. Dicle’nin sularını tarlalarına getirmek için ilk kanal yapan insanlarda bu kültür döneminde görülmüştür. Arpa ve buğdayın yanında ketende yetiştirdikleri anlaşılmaktadır. Halaf döneminde(5600-5000) yeni bir ev tipi- Bu ev tipine “tholos” denir, 3 ile 7 metre arasında yuvarlak bir oda ve bu odaya eklenmiş dikdörtgen yapıdan oluşur-, yeni çanak-çömlek tipi(gövdesinde geniş bir bant veya bezemeler-“bezemeler arasında kuş yılan, balık kılçığı, dalgalı çizgiler, içi dolu kareler, üçgenler, noktalar/benekler ve dama tahtası biçiminde olanlar yaygındır.” - alttan bir bantla sınırlandırılacak şekilde) görülür. Bu kültür grubunun yayıldığı alan ise Kuzey Irak, Kuzey Suriye, Güneydoğu Anadolu’yu kapsarken etkisi daha geniş bir alana yayılmıştır. Halaf ile hemen sonraki dönemde uzak bölgelerle ticaret olduğunu gösterecek kanıtlar vardır. Bunlardan en önemlisi Anadolu’da bulunan obsidyenlerin görülmesidir. Halaf döneminde arpa ve buğday yanından mercimek ve nohut üretimi de görülür. Yukarıda saydığımız kültür grupları Kuzey Mezopotamya’da gelişim göstermişlerdir. Halaf kültürü geliştiği dönemlerde Güney Mezopotamya’da Obeyd kültürünün geliştiği döneme “erken Obeyd” dönemi ismi verilmiştir. Neolitik dönemde ilk kez yerleşim gören Obeyd M.Ö. 6. Binin biraz ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkmıştır ve M.Ö. 4000’e kadar sürmüştür. Tüm Mezopotamya’ya yayılmayı başaran kültür Obeyd olmuştur. Bu dönemde yeni bir ev tipi, yeni çanak çömlek tipleri görülür. İnsanların iş bölümü yaparak kanallar inşa etiği ve sulamayı organize ettikleri düşünülür. İleride oluşacak Mezopotamya kültürlerinin temelleri bu dönemde başlamıştır. Eridu’da keşfedilen tapınak alanında 17 tane ayrı tapınağın yapıldığı ortaya çıkmıştır. Bu yapıların M.Ö. 6000’lerde yapılmaya başlandığı düşünülür. Üçüncü binyılda ise burada büyük bir tapınak yer almıştır. Bu dönemin çanak-çömleği yavaş bir çarkta yapılmaya başlanmış ve dönemin sonuna doğru çömlekçi çarkı gelişmiştir. Bu dönemin çanak-çömleğinde yeni bezemeler -“Ana motifler zikzaklar, üçgenler, şevronlar, haç ve gamalı haçlar, kareler, baklava ve dairelerden oluşur- görülür. Obeyd zamanında ticaretin önem kazandığı ve yaygınlaştığı anlaşılmaktadır. Bkz. Köroğlu, a.g.e., s. 42-48; Mieroop, a.g.e, s. 13-15; Nissen, a.g.e. s. 52; 54-56; 67; 71-75; Amelia Kuhrt, Eskiçağ’da Yakındoğu MÖ 3000-330, (Çev. Dilek Şendil), c. I, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2010, s. 26-27; Hrouda, a.g.e., s. 19-2.
[3] Bu dönemin çanak çömleğine “devrik ağızlı” ya da “eğik ağızlı kenarlı” denir. Bkz. Köroğlu, a.g.e., s. 50; Mieroop, a.g.e., s. 23.
[4] Tarımda saban, ulaşımda tekerlekli araba, nehir taşımacılığında kayıklar görülür. Ticaret aracılığıyla maden, değerli taşlar ve kereste sağlanıyordu. İş yapımında uzmanlaşmanın oluşmaya başladığını gösteren kanıtlar vardır: Balık tutma ve av kuşu avlama; tahıl, meyve, özellikle hurma yetiştiriciliği; koyun ve keçi yetiştiriciliği, sütü için manda yetiştiriciliği; kumaş dokumacılığı; ticaret. Ailelerin kendi kendine yetemediği ve aralarındaki takası düzenleyecek bir otoriteye ihtiyaçları oldukları anlaşılmaktadır. Bu dönemde oluşan gelişmeler geliri artıracak, yönetici sınıf güçlenecek ve büyük inşa projelerine girişeceklerdir. Köroğlu, a.g.e, s. 49-52; Mieroop, a.g.e, s. 19-20; 23-24; Kuhrt, a.g.e., c. I, s. 28; Eric H. Cline, Mark W. Graham, Mezopotamya’dan İslam’ın Doğuşuna Antikçağ İmparatorlukları, (Çev. Ekin Duru), Say, İstanbul 2017, 26.
[5] Mieroop, a.g.e., s. 24-25; Tekoğlu, “a.g.m.”, s. 21-22; Hem Mezopotamya’da hem de Mısır’da karşılaşılan ilk yazılı belgelerin piktogram(resim yazısı) olması nedensiz değildir. Yazının ilk kez nerede doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bazıları Mezopotamya’yı bazıları da Mısır’ı yazının doğduğu memleket olarak kabul eder.” Tekoğlu, “a.g.m.”, s. 20.
[6] Bu dönemi ayırt eden çanak-çömlek kırmızı siyah renkte, geometrik ve doğadan alınmış motiflerle süslüdür. Güneşte kurutulmuş kerpiç inşaatta kullanılmaya başlanmıştır. Kerpiçle düz damlı ve drenaj sistemli bir resmi/dini yapı inşa edilmiştir. Bu dönemde Sümerce tabletler, Cemdet Nasr, Ur ve Tel Ukair’de bulunmuştur. İran ile etkileşimin olduğu düşünülmektedir. Uruk dönemine oranla dış bölgelerde bulgular daha azdır. Cemdet Nasr’da bulunan silindir mühürlerde Ur, Larsa, Nippur, Uruk, Kiş, Zabalam, ve Urum gibi kentlerin isimleri geçmektedir. Mieroop, a.g.e., s.32-35; Köroğlu, a.g.e., s. 55-56; Kuhrt, a.g.e., c. I, s. 28-29; Hrouda, a.g.e., s. 26.
[7] Mieroop, a.g.e., s.36-37; Köroğlu, a.g.e., s. 57; Kuhrt, a.g.e., c. I, s. 28-29;

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder