Ashurbanipal |
Asur, M.Ö. 10. yüzyılının yarısından itibaren başlayıp, M.Ö. 7. yüzyılın sonlarına kadar Mezopotamya’da en önemli güç olmuştur. Bu dönem, Yeni Asur olarak isimlendirilir. Asur militarist bir toplumdu, bütün erkekler savaşa çağrılabiliyor, kralın bizzat seferlerde ordusuna liderlik etmesi bekleniyordu. Her yıl bir seferle isimlendirilmekteydi. Devlet sistemi, krala bağlı valiler tarafından yönetiliyordu. M.Ö. 14. yüzyılda Asur’un çevresi kendine denk büyük güçlerle çevriliydi, bu dönemde ise çevresinde küçük krallıklar mevcuttu. Asur’un fetih hareketlerinde karşısında güçlü bir birlik yoktu. Daha M.Ö. 10. yüzyılın sonunda Asurlular sefer hareketlerine başlamışlardır ve fetih edilen yerlerde yeni yerleşim yerleri kurulmuştur:
“Yokluk, açlık ve kıtlık yüzünden kentlerini ve evlerini terk edip başka ülkelere gitmiş bitap Asur halkını geri getirdim. Onları uygun kentlere ve evlere yerleştirdim ve barış içinde yaşadılar. Ülkemin çeşitli yerlerinde saraylar inşa ettim. Ülkemin çeşitli yerlerini sabanlarla sürdürdüm ve böylece görülmemiş miktarda tahıl topladım.” II. Asur-dan(M.Ö. 934-912)
Yeni Asur Devleti |
Saray ve resmi bina inşaatları ile ele geçirilen kentler merkeze bağlanmaktaydı. M.Ö. 935 ile 745 yıllarını kapsayan dönemde Kuzey (veya Yukarı) Mezopotamya fetihleri gerçekleşmiş, M.Ö. 745 ile 610 yılları arasında gerçekleşen fetih hareketleriyle Basra Körfezi’nden Türkiye’deki Kommagene’ye, oradan Mısır’a kadar olan topraklar ele geçirilmiştir. İlk dönem fetihleri ile beraber doğrudan yönetilen eyaletler olarak idare düzenleme işlemleri başlamıştır.
Bu fetihler ile başlangıçta eski Asur topraklarının yeniden egemenlik altına alınması olarak sunulur. Gerçekten de ilk dönemde Orta Asur dönemindeki devleti yaratmak amaçlanmış olmalıdır. II. Assur-dan (M.Ö. 934-912) ve II. Adad-nirari (M.Ö. 911-891) zamanlarında önce Asur, Kalhu ve Ninive kentleri ve çevresinin güvenliği sağlanmış, Arami gibi halklara karşı başarılı seferler gerçekleşmiştir. Habur bölgesini de için alan alanda Asur egemenliği sağlanmıştır. Güneyde ise Babil ile anlaşmaya varılarak güneyin güvenliği sağlama alınmıştır.
Ardılları ele geçirilen bölgelerde güvenliği sağlamak için faaliyet içinde bulunmuşlar ve belli tehditlere karşı savaşlar gerçekleştirmişlerdir. III. Şalmaneser’in (M.Ö. 858-828) son dönemlerinde merkezi yapılanmada sorunlar çıkmaya başlamış, ölümünden sonra da bir valinin önderliğinde isyan çıkmış ve taht mücadeleleri yaşanmıştır. Ancak M.Ö. 823 yılında Babil’in desteği ile V. Şamşi-Adad (M.Ö. 823-811) tahtı ele geçirdi ama onun hükümdarlığında kargaşa daha 3 yıl daha devam etti. Ardılları döneminde de Asur gücünü kaybetmeye devam etti. Bu dönemde Asur, Suriye’yi kaybetti ve Babil’le olumsuz şartları olan bir antlaşma imzalamak zorunda kaldı. Bazı valiler, Asur’a başvurmaksızın kral gibi hareket etmeye başladılar. Asur’un oluşturmaya çalıştığı merkezi yönetim sekteye uğramıştı. Bu dönemde Anadolu’da Urartu Devleti’nin güç kazandığı görülmektedir. M.Ö. 746’da Kalhu’da çıkan bir isyanda V. Adad-nirari ve ailesi öldürülmüştür.
III. Şalmanezer |
III. Tiglat-pileser (M.Ö. 744-727) dönemiyle beraber Asur ikinci evresine girmiş ve bu dönemde Batı İran’dan Akdeniz’e, Güney Anadolu’dan Mısır’a uzanan topraklarda, bölgelerle yönetilen bir sistem kurulmuştur. III. Tiglat-pileser ve ardıllarından II. Sargon döneminde devlet yeni düzenlemelere gitti. Seferlere yeniden başlandı, kontrolü yeniden sağlanan yerlerde valilerin gücünü azaltmak üzere, idari ve askeri olarak ikili atamalar meydana getirildi. III. Tiglat-pileser döneminde düzenli bir uzman ordu kuruldu. Önceki dönemin aksine vasal devleti merkeze bağlamak yerine uzak yerlerdeki topraklar da eyalet sistemine dâhil edilmiştir.
Asur Devleti’nin sınırlarında Babil, Elam, Urartu ve Mısır güçleri önemli rakipler olarak varlıklarını sürdürüyordu. II. Sargon (M.Ö. 721-705) döneminde Asur, Anadolu’daki güçlerle ve Urartu Devleti ile ilgilenmiştir. II. Sargon döneminde inşa programları yapıldı ve Dur-Şarukin ismi ile yeni bir başkent kuruldu. Sennaherib döneminde ise son başkent Nineve inşa edilmiştir. Babil’i yönetmek için Asur bir yöntem geliştiremedi ve yerel muhalefetle sık sık karşılaştı. Babil’deki yerel muhalefeti Elam Devleti destekliyordu. M.Ö. 704 ile 684 arasında Babil tahtına yedi farklı kral sırasıyla oturdu. M.Ö. 745 ile 610 arasında ise Babil tahtı yirmi kez el değiştirdi. Asur sık sık müdahale etmiş, bazen hâkimiyetini sağlayarak kral atamalarında etkin olmuşsa da yerel muhalefete karşı tam bir zafer kazanılamamıştır. III. Tiglat-pileser’in Basra Körfezine kadar yaptığı sefer sırasında, Babil tahtından Nabu-nasir (M.Ö. 747-734) bırakıldı ve bu seferden sonra III. Tiglat-pileser “Sümer ve Akad ülkelerinin kralı” unvanını kullanmaya başladı. Sennaherip’in dönemindeki uzun mücadeleler sonunda Babil ağır bir yıkıma uğratıldı.
Babil, Sennaherip’in oğlu Esarhaddon döneminde yeniden imar edilmeye başlandı ve oğullarını iki ayrı krallığın kralı olarak atadı: Asur ve Babil. Babil’de hüküm süren oğul Şamaş-şuma-ukin’e vasal olarak davrandıklarından dolayı, M.Ö. 652 yılında Keldani, Arami ve Elam güçleri ile birleşerek başkaldırdı. Asur’da kral olan oğul Asurbanipal ancak dört yıl boyunca sefer düzenleyerek Babil’deki başkaldırıyı bastırabildi. Elam’ın bu desteğinden dolayı Asur hükümdarı Asurbanipal, Susa’yı yağmaladı.
M.Ö. 627 tarihinde Asurbanipal’in ölümü ile beraber, Asur’da taht kavgaları başladı. M.Ö. 626 tarihinde ise Babil’de Nabopolassar yerel bir hanedan kurdu. Asur’a sadakati devam eden kentleri ele geçirdi ve M.Ö. 616 tarihinde Babil, Asur’u istila etti. Batı İran’da Elam’ın ortadan kalkması sonrası Medler önemli bir güç oluşturdular. M.Ö. 615’de Asur’un kentlerine saldırıyorlardı. Babil’le ittifak kurdular, İskit güçlerinin de yer aldığı Med ve Babil ittifakı M.Ö. 612 tarihinde Nineve kentine saldırdı ve yağmaladı. Asur güçleri Harran’da Mısır’ın desteğine güvenerek bir süre dayandıysa da M.Ö. 610 yılında Asur tarihe karıştı. Güney Mezopotamya, Suriye ve Filistin’deki Asur topraklarında Babil; Kuzey Mezopotamya, Zağros Dağları, Batı İran ve Anadolu’daki topraklarında Med gücü hâkimdi.
Yeni Babil denilen dönem Asur’un yıkılmasından hemen önce başlamıştır. M.Ö. 626’da Nabopolassar, Babil’in tahtını ele geçirmiştir. Asur’un yıkılmasından sonra Babil’in en büyük rakibi Mısır’dı Suriye-Filistin bölgesinde Asur sonrası boşluğu doldurmak için iki güç mücadele etmiştir. M.Ö. 605 yılında II. Nebukadnezzar daha kral olmamışken Karkamış’ta Mısır’ı iki kez yendi. Nabopolassar’ın ölümünde sonra tahta II. Nebukadnezzar (M.Ö. 604-562) geçti. Suriye-Filistin ve Elam’da askeri faaliyetler yaptığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Babil’i yeniden inşa ettirmiştir.
Yeni Babil Devleti |
II. Nebukadnezzar sonrasında Babil tahtında çok kısa süreli üç kral görüldü. M.Ö. 555 yılında ise Nabonidis tahta geçti. M.Ö. 539 yılı geldiğinde Ahameniş hükümdarı Babil’deydi. M.Ö. 12 Ekim 539 tarihinde Babil ele geçirildi. Babil siyasal tarihinin sonu gelmişti. Babil’in Ahameniş hükümdarı Kyros’un eline geçmesi ile Mezopotamya’da Hint-Avrupa halklarının hâkimiyeti başlamıştır. Ahameniş hâkimiyetini, sırasıyla İskender, Seleukos, Arsak (Part) ve Sasani takip etmiştir. Fakat Babil kültürü tapınak çevresinde ve tapınak topluluğunda varlığını korumaya devam etti. Elde bulunan en erken tarihli çiviyazısı ile kil tablet M.S. 1. yüzyıla aittir.
Ahameniş İmparatorluğu |
Yasin Çetin, Mezopotamya ve İran Mitolojilerinde Tanrı Anlayışı, Konya 2019, s. 14-17.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder