Bu blogda verilen alıntılar, "Marco Polo Seyahatname" eserinden alınmıştır. Bu blogun ortaya çıkmasına A. Onur Çalışır vesile olmuştur. Kitap için teşekkürler.
- Bokara adlı, Pers Krallığının en büyük ve muhteşem şehrine ulaştılar; burası Barak adlı prensin hakimiyetindeydi. (Çevirmen dipnotta, Barak Han'ın Cengiz Han'ın oğlu Çağatay Han'ın torununun oğlu ve 1266-1271 arasında Çağatay hanı olduğunu bildirir. 1271 tarihinde ölmüştür.) (Polo, s. 35)
- Pers'le sınırda yer alan Kuru Ağaç. (Polo, s. 47)
- [...]doğudakinin adı Abakku'dur ve çevresi iki bin sekiz yüz mil olup bir göl gibidir, çünkü başka bir denize karışmaz. Bu denizde üzerinde güzel şehirler ve kaleler olan birçok ada vardır; buralarda yaşayan insanların bir kısmı, Pers eyaletinin şehirlerini ve topraklarını mahveden Büyük Tatar kralından kaçarak daha güvenli olduğuna inandıkları bu bölgedeki adalara ve dağlara yerleşmiştir. (Çevirmen yağmanın 1221 tarihinde Cengiz Han tarafından yapıldığını bildirir. Hazar Denizi'ne Perslerin genelde Bakü Denizi dediğini ve Abakku'nun da Bakü olduğunu söyler.) (Polo, s. 53-54)
- Tauris(Tebriz) büyük bir şehirdir[...] Tauris en muhteşem ve nüfusu en yüksek şehirdir. Şehir sakinleri geçimini ticaretle ve zanaatla sağlar; burada altınla dokunan çeşitli kumaşlar ve çok değerli ipek kumaşlar imal edilir. Şehir öyle bir konumdadır ki, Hindistan'dan, Baldak'tan, Moksul'dan, Kremessor'dan ve Hristiyan ülkelerinden tüccarlar buraya gelip çeşitli mallar satarlar. Burada değerli taşlar ve bol miktarda inci bulunur. Burada yabancı tüccarlar çok kazanç elde eder, ama şehir halkı genelde yoksuldur. Halk kuşaklardan beri karışıktır. Nasturiler, Ermeniler, Yakubiler, Zorzanialar, Persler ve şehrin asıl halkı olan, farklı dil konuşan, Muhammed'e tapan Taurisliler. Şehrin çevresinde çok güzel meyveler yetiştirilen harika bahçeler vardır. Taurisli Sarazenler çok kötü, ahlaksız insanlardır; Muhammed'in yasalarına göre kendi inançlarına sahip olmayan kişileri soyarak her şeylerini almaya hakları vardır ve bu bir günah teşkil etmez; Hristiyanlar tarafından öldürülür veya zarar görürlerse de şehit sayılırlar. Dolayısıyla onları yöneten efendilerinin kontrolü ve yasakları doğrultusunda yaşamasalar çok kötülük yaparlar. Sarazenlerin hepsi bu yasalara uyarlar. Hayatlarının sonuna geldiklerinde rahipleri olan Muhammed'in Tanrı'nın hakiki elçisi olduğuna inanıp inanmadıklarını sorar, onlar da buna inandıklarını söylerse kurtulurlar; günahlarının bu kadar kolay bağışlanması sayesinde her tür ahlaksızlığı yapma imkanları olur; Tatarlara da bu inancı kabul ettirdiklerinden onların da herhangi bir suç işlemesi yasak değildir. Tauris'ten Pers'e uzanan yol on iki gün sürer. (Polo, s. 62-63)
- Tebriz'deki Aziz Barsauma Manastırı hakkında, sayfa 63'de malumat verilmektedir. (Polo, s. 63)
- Çok büyük bir eyalet olan Pers'te bulunan birçok krallığın adı şöyledir: ilk olarak Casibin(Kazvin) vardır; ikincisi öğlen yönünde yer alan Kürdistan'dır; üçüncüsü Tramontana rüzgarı yönünde bulunan Lor'dur; dördüncüsü Suolistan(Sistan?); beşincisi Spaan(İsfahan); yedincisi Sonkara(Şiraz); sekizincisi de Pers'in en sonunda yer alan Timokaim'dir.[...] Bu krallıkta çok güzel atlar yetişir; birçoğu Hindistan'a götürülüp satılır ve büyük kısmı çok değerli olup iki yüz tournois eder. Dünyanın en güzel ve büyük eşekleri de burada yetişir ve atlardan daha da pahalıya satılır, çünkü az yerler, ağır yük taşırlar ve her gün uzun yol yürürler, bunu da ne atlar, ne de katırlar yapar ve bu kadar yorgunluğa dayanamazlar. Eyaletten eyalete gezen tüccarlar büyük çöllerden ve ot olmayan kumlu bölgelerden geçerler ve tatlı su kuyularının arasındaki uzun mesafelerden dolayı büyün gün yolculuk yaparlar; bunlardan dolayı daha hızlı olan, daha iyi koşan ve daha az maliyetli olan eşekleri tercih ederler. Bu yolculuklarda, ağır yük taşıyan ve yine az maliyetli olan develerden de faydalanırlar, ama onlar eşekler kadar hızlı değillerdir. (Polo, s. 64-65)
- Yukarıda sözü edilen krallıklarda insanlar vahşidir ve kana susamıştır, hemen her gün birbirlerini yaralara veya öldürürler. Doğu Tatarlarından olan ve onları katı bir şekilde cezalandıran efendilerinden korkmasalar tüccarlara ve yolculara da büyük zarar verirler. (Polo, s. 65)
- Efendileri, eyaletler arasındaki tehlikeli yollarda tüccarlar tarafından talep edildiği takdirde, halkın onlara iyi ve güvenilir rehberler ve koruma sağlamasını şart koşmuştur.(Alp, s. 65)
- Halkın tamamı Muhammed'in yasalarına uyar.
- Birileri Sarazenlerin şarap içmediğini, yasanın şarabı yasakladığını söyleyebilir ama onlar şarabı ateşte kaynatarak yasayı ihlal etmediklerine dair kendilerini ikna ederler, çünkü şarabın bir kısmı uçup gider, gerisi tatlı olur, böylece yine de şarap olmaya devam etmesine rağmen, tadı değiştiği için ona artık şarap demezler. (Polo, s. 65)
- Pers'in sınırında yer alan İasdi(Yezd), muhteşem bir şehirdir. [...] Buranın halkı Muhammed'in yasasına bağlıdır. [...] Burada ayrıca yaban eşekleri bulunur. (Polo, s. 65)
- Kierman(Kirman), Pers'in doğu sınırlarına yakın bulunan bir krallıktır. (Polo, s. 65)
- Sekiz günün sonunda Pers'in Tramontana rüzgarı yönündeki sınırında yer alan Timokaim adlı bir eyalete ulaşılır. (Polo, s. 76)
- Bölge halkı buralarda İskender ile Darius arasında bir savaşın gerçekleştiğini söyler. (Polo, s. 77)
- Halk Muhammed'in yasasına uyar; güzel bir ırktır ve özellikle kadınlar bence dünyanın en güzelidir. (Polo, s. 77)
- Balak(Belh), [...] Halk İskender'in burada Darius'un kızıyla evlendiğini anlatır. Burada da Muhammed'in yasasına uyulur. Pers'in Yunan rüzgarı önündeki sınırları bu şehre kadar ulaşır. (Polo, s. 81)
- Balaksiam(Bedahşan) eyaletinin halkı Muhammed'in yasalarına uyar ve kendilerine özgü dilleri vardır. Burası büyük bir krallıktır, baştan başa geçilmesi on iki gün sürer. Yönetim miras yoluyla geçer, yani bütün krallar İskender ile Pers kralı Darius'un kızının soyundan gelir. Kralların hepsinin adı "İskender" anlamına gelen Zülkarneyn'dir.(İki boynuzlu) (Polo, s. 83)
|
Marco Polo Seyahatname, (Çev. Leyla Tonguç Basmacı), Alfa, İstanbul 2008. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder