Akad Devleti |
Akkad Devleti, M.Ö. 2340 ile 2159 veya 2296 ile 2105 arasında varlık göstermiştir. Akad Devleti ortaya çıkmadan önce Sümer kentlerinde bilinen Sami nüfusları vardır. Akad Devleti’nin kurucusu Sargon, Kiş kentinde halktan biriyken önemli bir konuma ulaştı. Sargon’un hayatını anlatan “Doğum Efsanesi” Mezopotamya edebiyatında bilindik bir figürdür. Kiş kentinin iktidarını ele geçirdi ve “Şarukkin”(kral meşrudur) taht adını aldı. Bunun dışında Kiş kralı unvanını taşıdığını belirtmek gerekir. Sargon yönetimi daha önceden önemsiz bir kent olan Akad kentine taşıdı. Bundan sonra bir yazıttan Uruk, Ur ve E-Nin-kimara isimli bir kenti fethettikten sonra “Lagaş’tan denize kadar” olan toprakları fethettiğini ve Umma’yı yenilgiye uğrattığını iddia eder. Bu kadar geniş bir alanda hâkimiyet kurmak kent-devleti anlayışı ile olamayacağı için Mezopotamya’da yeni bir idari üslup gelişecektir. Bu merkezi bir devlet sistemi kurmanın ilk kayda değer denemesidir. Sargon’dan(muhtemelen M.Ö. 2334-2279) sonra torunu Naram-Sin (muhtemelen M.Ö. 2254-2218) Akad’ın etkin hükümdarı oldu. Akad Doğuda, Elam, Parahşum ve Simmurum gibi kent veya devletlerle karşılaştı; Kuzeyde Tuttul kentine kadar ulaştı. Mari ve Ebla bu dönemde ele geçirildi. Bu dönemde tarihte bilinen ilk antlaşma metni de Akad ile Elam arasında imzalanmıştır. Akad ne kadar Elam’ı yenilgiye uğratmış olsa da Elam özerkliğini korumaya devam etmiştir.
Sargon döneminde “Kiş Kralı”18 unvanı yeni bir içerikle kullandı(kent-devletleri arasında arabuluculuk yapanların kullandığı bu unvan, bahsettiğimiz dönemde “dünyanın kralı” anlamına gelmeye başladı). Naram-sin döneminde,“(evrenin) dört köşe(si)nin kralı” unvanını kullanıldı: “Akkad kralı, güçlü Naram-Sin: (evrenin) dört köşe(si) hep birlikte ona düşmanlık ettiğinde, İştar’ın ona duyduğu sevgi sayesinde tek bir yılda dokuz savaştan galip çıktı ve kendisine başkaldırmış kralları tutsak aldı. Kriz döneminde kentini koruyabilmiş olduğundan, kenti(nin sakinleri) Eanna’dan İştar’dan, Nippur’dan Enlil’den, Tuttul’dan Dagan’dan, Keş’ten Ninhursag’dan Eridu’da Enki’den, Ur’da Sin’den, Sippar’da Şamaş’tan ve Kutha’da Nergal’dan onun Akad kentinin kralı olmasını istediler ve Akad’ın ortasına onun için bir tapınak yaptılar.”
Bu döneminde Akad kent devleti tipi yerine tüm dünyayı yönetmeyi amaçlayan bir merkezi devlet olmayı amaçlamıştır. Bu amaç bölgede yeni bir dünya düzeni anlayışının başlangıcı olmuştur. Sümerce kullanılmakla beraber, Akadlar çiviyazısını kendi dillerine uyarlamışlardır: “Çiviyazısına gerçek kimliğini kazandıranlar Asurlular olmuşlardır. M.Ö. 2500’ler civarında Asurlular yazışma aracı olarak çiviyazısını benimsemişlerdir. Bir Sami dili olduğu için daha önce Sümer fonetik yazılışlarında kullanılmamış pek çok yeni işaret çiviyazısına kazandırmış, bu yazı sisteminin tüm Ön Asya’da yayılmasını sağlamıştır.”
Naram-Sin’den sonra devlet bir süre daha devam etse de sonunda Akad bir kent-devleti konumuna düştü.
Akad Hükümdarı Naram-Sin |
Yasin Çetin, Mezopotamya ve İran Mitolojilerinde Tanrı Anlayışı, Konya-2019, s. 8-9.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder