DESCARTES'İN YÖNTEMİ VE TARİHE UYARLANMASI

16. yüzyılın sonunda dünyaya gelen Rene Descartes , 17. yüzyılda ortaya koyduğu düşüncelerle Aydınlanma Dönemi için önemli bir isim olmuştu...

23 Ocak 2025 Perşembe

BAŞTAN SONA, SONDAN BAŞA, DONAT DONAT!

 

BAŞTAN SONA, SONDAN BAŞA, DONAT DONAT!


Çalışma masasının başındayım, üç masalı dar bir odada, pencereden hafif esen rüzgar sırtımı sıyırıyor, gözlerim bilgisayar ekranı ile hemhal içinde, bir kupa içinde filtre kahvesi duruyor, kahveyi fazla kaçıracağımın habercisi saat. Yan masadaki bilgisayarda arkadaşım "Star Wars nasıl kronolojik izlenir" konulu bir video izliyor, önce şu film, sonra şu dizinin şu sezonları, araya serpiştiriyoruz birkaç film ve diziye dönüyoruz. Daha bitmedi şu şu filmler, şu şu sırayla izlenecek, peki sizce Star Wars filmleri nasıl izlenmeli sorusu ile video bitiyor. Star Wars filmlerini bir ara izlemeye çalışmıştım, beni cezbeden filmler arasına girmedi, istediği kadar kült olsun, benim itikadım ve imanım yetmedi. 


Star Wars filmlerinı baştan sona, sondan başa, donat donat tarzında izleyebilirsiniz tadında başlayan güne, Prof. Dr. Doğan Göçmen hocanın Yakın Kitabevi'nin üst katında yaptığı Felsefe Tarihi dersiyle(22.01.2025) devam ediyoruz. Zorla arkadaşıma ısmarlattığım kahve elimde hocayı dinliyoruz. Yöntemsel konuya girmeden, Doğan Hoca'nın esprili bir şekilde yer yer derslerinde kitap okumak üzerine görüşüne değinmek istiyorum. Göçmen, her kitabın baştan sonra değil, sondan başa olabileceği gibi, kitabın nemli kısımlarından diğer kısımlara bir sıralamayla da okunabileceğini belirtir(Aristoteles, Hegel ve Marx'ın kitaplarından örnekler verir).


Bir kitabı ilk sayfasından son sayfasına kadar sırayla mı okumak gerekir? Romanlar için uygun bir okuma biçimi, sayfaları tek tek okumak, hele ki söz konusu olan bir gizem romanıysa. Bazı romanlar ise zaman algımız ile oynamak ister, ilk okumada dümdüz okuduğumuz kurguyu, ikinci okumamız gerçekleşecekse zamanını linear bir çizgiye çevirebiliriz ama yazarın bu düzenini bozmak ne kadar mantıklıdır? Ayrı bir mesele. Kurgu-dışı eserlere geldiğimizde ise iş değişir, hiçbirimiz ansiklopediyi a harfinden z harfine kadar okumaya girişmeye hevesli olmasak gerek. Bir ansiklopedi, merak ettiğimiz bir konu hakkında, öz bir bilgi vermesi için söz konusu madde okunduktan sonra köşedeki yerine koyulmak kaderiyle karşılaşır. Belirli kitaplar da okunmamak için vardırlar, belirli bir yükseklikte tutulup, bilinmedik bir dilde olduklarına dikkat edilir; anlaşılır olduğu anda yeni bir zihin algı dünyasına sebep olurlar ve yüksekte durdukları yeri kaybederler. 


Çoğunlukla kurgu-dışı kitapları da baştan sona okuyan birisiyim sanırım. Fakat 2024 yılında uzun bir süreç içerisinde okuduğum "Sürrealistlerin Hayatları" kitabını, başlık başlık sırayla okumuştum. Bir sonraki bölümü aylar sonra okuduğum zamanlar olduğu gibi, gün gün bölümleri okuduğum zamanlar da oldu. Benzer bir deneyimi "Atatürk Entelektüel Bir Biyografi" kitabında da yaşıyorum. Yarısına geldiğim kitabın daha beş yüz sayfası duruyor ve ona dönmemi masanın köşesinde bekliyor. İki esere de ortadan dalabilirsiniz. İlk kitapta "Picasso" isimli bölümü okuyarak başlamanıza bir engel yoktur. Ya da Atatürk ile bölüm bölüm tasarlanmış olan eserin herhangi bir yerini(merakınıza göre) açıp okuyabilirsiniz. Ya da Doğan Göçmen'in tarzıyla sonundan başlayıp, geriye doğru okuyabilirsiniz; yine de girişteki yöntem bölümünü okumak faydalı olacaktır. 


Atatürk'ün gerçekleştirdiklerini doğumundan ölümüne linear bir çizgiden okumaktansa, Doğan Göçmen, hayatı boyunca gerçekleştirdiklerini anlamak için ölümünden çocukluğuna doğru okumayı tavsiye ederdi sanırım(en azından okuma tarzı konusundan bahsettiğinde kafamda canlanan bu). Felsefe Tarihi derslerine Ahmet Arslan'ın 5 ciltlik "İlkçağ Tarihi" kitabı için yazdığı Felsefe Tarihi yöntemini temellendirmesi ile başlıyoruz. Burada Ahmet Arslan'ın görüşlerinden ziyade Prof. Dr. Doğan Göçmen, diğer Felsefe Tarihi kitaplarındaki bir sayfalık giriş kısımlarının yetersiz olduğunu, Ahmet Arslan'ın bir temellendirmeye girmesinin değerli olduğunu belirtir. Ahmet Arslan'ın görüşlerini eleştirerek anlatırken, kendisinin felsefe tarihi okuması önerisini dinleyicilere sunar. İyi bir felsefeci, tüm geçmiş deneyimi tartışıp, görüşlerini belirttir; bu yüzden öncekileri kapsadığını düşünerek, modern felsefeden ilkçağ felsefesine bakmak, felsefe tarihini anlamamızı daha iyi sağlayacaktır. Aristoteles örneği burada durumu daha iyi anlamamızı sağlar, anfiklopedik filozof olarak sunulan Aristoteles, Thales'ten Platon'a filozofların görüşlerini barındırdığı için, Aristoteles'ten geriye okuma tavsiyesi alırız. Bir başka örnek ise Marx'tan gelir, Marx'ın Hegel'in es geçip, kendisinin yeniden aldığı Kant görüşlerini anlamak için, Marx'tan Kant'a doğru bir okuma yapılması gerektiği ve bunun Hegel'in konu edinmediği ama Marx'ın konu edindiği Kant görüşlerini ortaya çıkarmaya yarayacağını ve Marx'ı(ve tabi Hegel ile Kant'ı da) anlamamızı sağlayacağıdır. Ahmet Arslan'ın felsefe tarihi okuma önerisi ise, felsefe tarihinde linear bir çizgi olmadığı, kesintiler olduğu, tek bir felsefe değil, farklı farklı felsefeler bulunduğu için ilkçağ felsefesinden başlayıp, modern felsefeye doğru bir okuma yapılması gerektiğidir. Göçmen, Hegel'e dayanarak felsefenin birbiriyle ilintili olduğunu, modern felsefede kendinden öncekileri barındırdığını, bu yüzden geriye doğru bir okumanın daha isabetli olacağı görüşünü aktarır. O zaman sondan başa, baştan sona, donat donat! 


Peki sizce felsefe tarihi nasıl okunmalı?


***

Prof. Dr. Doğan Göçmen'in 22.01.2025 tarihli Felsefe Tarihi dersini youtube kanalından izleyebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder